Biz eskiden, eskiden
“Biz eskiden eskiden/Su içerdik testiden”.
Bir zamanlar bu ülkede kuyruklar vardı.
Haliç leş gibi kokardı.
Faili meçhuller vardı, terör vardı. Ama elektrik kısıntısı vardı. Su kesintisi vardı. IMF ile yatar, IMF ile kalkardık.
İrtica vardı. Başörtüsü sorunu vardı.
Askerler muhtıra yayınlardı.
Artık bunların çoğu yok.
AK Parti’nin ilk iktidar yıllarında laikçiler paranoya içinde olacakları anlatıyorlardı.
“Şimdi sayın Başbakan cüppeli ve sarıklı, Sayın Gül de öyle. Arınç, elinde 99’luk tespihle bağdaş kurmuş. Ekserisi birer karış sakal da bırakmışlar. Sayın Şener’in ayaklarında takunyalar, Atilla Koç meslerinin fermuarını çekiyor. Binali, elinde misvak, dişleriyle meşgul, kara çarşafla yüzü peçeli bir bayan, koridorlarda dolaşıyor. Kim olduğu sorulduğunda Nimet Çubukçu diyorlar. Şimdi şeriat gelecek ya.
Ertesi günü siz onları böyle gördüğünüzde.
Anlayın ki şeriat dün gelmiş!
O gün, koşarak takvim yaprağına baktığınızda, göreceksiniz ki yıl 1907. Tam yüz sene geri gitmişiz.
Sonraki gün tapuda işiniz olacak. Memurun önüne geldiğinde, o da ne!..
Gömleğinin kollarını sıyırıyor, abdest almaya gidecek. Size sırıtarak bekle diyor. Sonra havaalanlarında rötarlar, bir sürü yığılmalar. Ne olduğunu soracaksınız başörtülü görevlilere merakla.
Size, pilotların namazdan sonra uçacaklarını söyleyecekler.
Çocuğunuz, üç dersinin boş geçtiğini diyecek, namaza denk geldiği için hocaların derse girmediklerini öğreneceksiniz.
Hastanede tam da ameliyatın ortasında doktorların çıktığına tanık olacaksınız.
‘Hasta nasıl oldu, nasıl geçti doktor’ sorunuza, Cuma namazına müteakip operasyona devam, cevabıyla karşılaşacaksınız.
Durakta otobüs bekliyorsunuz. Önünüzde durduğunda tam ayağınızı birinci basamağa atacaksınız ki; ‘zındık’ sözüyle başınızı kaldıracaksınız, otobüs ‘hatun’ dolu(!) erkek otobüsünü bekleyeceksiniz. Bir eli olmayan insanlar göreceksiniz köşe başlarında, hırsızlıktan kesildiğini söyleyecekler, şaşıracaksınız.
Şeriat geldi ya polislerin meydanda genç kızlara dayak attığına şahit olacaksınız, başları açıkmış. Ondan olabileceğini anlayacaksınız. Sonra zabıtalar bir anneye ceza kesecekler. Üç yaşındaki çocuğuna Ramazan’da simit yedirdi diyecekler. Sonra üsteğmen bölüğüyle Cudi dağında çarpışırken, askerine ateş kestirip mataralardan abdest aldırmış diyecekler. Üsteğmenin ihraç edilmesinde YAŞ’ı masum gösterecekler. Yukarıda görüldüğü gibi adamlar! Ne kadar dertli ve kaygılı değil mi?
Cumhuriyet elden gidecek, şeriat gelecek ya!
Bütün bunları prof.’lar söylüyor iyi mi! Ve benzeri cerbezeleri!.. Hezeyanları! Yazılı ve görsel medya da pompalıyor bu sağanak havayı. İnsafınız kurusun. İnsafınız kurusun. Millet bunu yer mi dersiniz? Şeytanın şeytanlığından utandığı iftiralarıyla. Onlar su-i zanlarıyla çatlaya dururlarken, prof. kaynaklı memleket haberleri böyle sürüp gidecek. Bilim üretemeyince bu işi seçmiş intihalciler. Pes valla. Bin kere pes. Allah bu millete sabır versin. Prof’ları da ıslah etsin. Saygılarımla.”
“İmamlar memleket yönetmekten ne anlar”dı. Bunlar dans etmeyi bilmezdi. İstanbul Büyükşehir, köşkleri Turing’den alınca, bunlar yemek yapmayı, yemeyi bilmezler, ortalık birbirine girecek dediler ama söyledikleri gibi olmadı.
Ama hâlâ inatlarından vazgeçmiyorlar. Yeni yalanlar uyduruyorlar.
“Milli Mutabakat” diyorlardı, sandıktan kaçıyorlar. “Demokrasi” diyorlar halktan korkuyorlar. Cumhuriyetin kazanımları diye savunacak hiçbir şeyleri kalmadı. Laiklik sakızını o kadar çok çiğnediler ki çürüttüler.
Muhalefet acınacak durumda. Ciddi bir kadroları da yok, projeleri de. Geçmişleri sırtlarında bir kambur. Gelecek tasavvurları da yok. Toplumun inanç, tarih, kültür ve geleneği ile bağları da çok zayıf. Söyleyecek fazla bir sözleri olmadığı için bol bol demagoji yapıyorlar.
Muhalefet seçim öncesi garip ve gizli bir ittifak içinde. Eskiden seçim sürecinde, eskiden derin devletin gölgesi sandığa düşerdi. Şimdi sandığa paralelin gölgesi düşmüş durumda.
Dün iktidar üzerinde yukarıda alıntıladığım korku senaryolarını son olarak cumhurbaşkanlığı seçiminde tekrarladılar. Şimdi hedef başkanlık sistemi.
Birileri başkanlık sisteminin ve anayasa değişikliğinin kendileri için sonun başlangıcı olacağının endişesini taşıyorlar.
Dün belediye seçimlerinde aynı yalanı uyduruyorlardı. Sonra iktidar yürüyüşünde aynı yalanı tekrarladılar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Çankaya’ya bizden birileri seccadesini serdi. Şimdi Beştepe’de Cumhurreisinin imamlığında cemaatle namaz kılınıyor.
Hayaldi gerçek oldu.
Birileri istemese de.
Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.