Kazanırsam Mesele Yok, Kaybedersem Tufan!
Sandık günler mesafesinde. Son kozlar oynanıyor. Bu kadar tantana, sonucu ne kadar değiştirir? Temel seçmen davranışlarını kampanyaların etkilemediği söylenemez, ama büyük değişikliklere yol açacağını sanmak da yanlış.
Şu sıralar vatandaş karar verme aşamasında değil, kararını test etme safhasında. Yani iktidarın alacağı oyların alt sınırı ile muhalefetin üst sınırı tahmin edilebiliyor.
CHP’den yüzde otuz beklemek...
MHP’den yüzde yirminin üstünü ummak...
HDP’nin barajı aşması...
Halkın temayüllerini yansıtan anketleri liderler yakından takip ediyor. “Ankete inanma, anketsiz kalma” denilmiştir ya... O hesap. Buna karşılık kamuoyunda taraftar kitleler partilerinden daha fazlasını umuyorlar. Bu da şaşırtıcı değil.
CHP taraftarının gönlünde tek başına iktidar değilse bile yüzde otuzu geçmek yatıyor.
MHP seçmeni ikinci parti olmayı, yani ana muhalefetliği istiyor. HDP barajı geçmek için doğuda seçmenine baraj kuruyor, batıda şirinlik yapıyor.
Liderler de bu heves ve arzuya sahip seçmenini biliyor. Eğer oylarda artış olursa, tahminlerin birkaç puan üstüne çıkılırsa, seçimde hile yok; her şey yolunda.
Ya düşüş olursa?
CHP bir önceki seçimin altına düşerse? Keza MHP? Bunun nasıl bir rahatsızlık tevlid edeceği tahmin edilebilir. Bu yüzden liderler zaman zaman hile ihtimalini gündeme getiriyorlar. Yarın birden dile getirmiş duruma düşmemek için...
Seçime hileyi sadece iktidar partisi mi yapar?
İktidar partisi de olsa Türkiye’de meşru bir nizam var ve 1950’den beri yapılan seçimler bazı ufak tefek arızalar dışında hile kavramı ile ifade edilmiyor. Bu seçimin de öyle olacağını söylemek için sandık geleneğimiz bize yardımcı olabilir.
Ya muhalefetin hilesi?
Barajı aşmak iddiasıyla yola çıkan ve meşru zeminlerden beslenmediği herkesçe bilinen parti seçime her aşamada hile karıştırıyor.
Evlerin zili çalınıp halka hangi partiye oy verecekleri dayatılıyor...
Muhtarlar celbedilip köyünden başka partiye oy çıkarsa.... deniliyor. Silahlı unsurlar bir tehdit olarak zaman zaman piyasa yapıyor...
Bütün bu ön hilelere rağmen mezkûr parti barajı aşamazsa...
Bununla ilgili Kandil’den gelen mesajlar var, partinin yetkililerinin sağda solda ağızlarından kaçırdıkları var...
“Biz barajı geçemezsek hükümet hile yapmış demektir!”
Şunu samimiyetle açıklayalım: TBMM’de milleti teşkil eden etnik unsurların, inanç gruplarının temsilinden rahatsızlık duymamak gerekir. Bunun ille de etnik partiler, mezhepçi partiler eliyle olması da şart değil.
Zaten TBMM kuruluşundan itibaren, tek parti dönemi dahil, bu çeşitliliğe sahip olmuştur. Etnik bir parti etnikçi siyaset güderek de Meclis’e girebilir, açısını genişletip etnikliği aşarak da girebilir. Bunu yapmak için HDP’nin bir hazırlığının olmadığı ortada. Öncesi olmayan bir Türkiyelileşme söylemi seçmeni ne kadar sürekleyebilir? Tabii karşıtlıklar, düşmanlıklar hesaba katılırsa, böyle bir temayül içinde olanlar da çıkabilir. Bunun ciddi ölçüde sandığa yansıması çok da muhtemel görünmüyor. Sırf HDP’nin baskı altında tuttuğu bölgelerin oylarının barajı aşmaya yetmeyeceği de görülebiliyor.
Velhasıl, tehditlerle korku yayarak veya hile iddiaları yerine “nerede hata yaptık?” demek ve bu tecrübeyi gelecek seçimlerde değerlendirmek en doğrusu.
Bakalım bu olgunluk gösterilebilecek mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.