Kafirler Fâtih’i ve Fethi Kötülerken
1453’te Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’u alıp Darü’l-İslam yapması bir Müslüman için kutlu bir fetihtir, sevinilecek bir hâdisedir.
Aynı hadise bir Haçlı için büyük bir felakettir.
Osmanlılar İstanbul’u aldıklarında, Avrupa Katolik Haçlılarının 1204’te yaptıkları gibi zulüm yapmamışlardır.
Fatih, son İmparator Konstantin’e elçi göndermiş, şehri sulhen vermesini teklif etmiş, böyle yaptığı takdirde kendisine Mora Krallığı’nı vereceğini bildirmişti. O bu teklifi kabul etmemiş, şehir savaşla alınmıştı.
Mülk Allah’ındır, dilediğine verir, dilediğinden alır, dilediğini aziz, dilediğini zelil kılar.
1453 yılında İstanbul mülkü, Bizanslılardan alınmış, Müslümanlara verilmiştir.
İstanbul bir ilahî emanettir. Biz Müslümanlar bu emanete riayet ediyor muyuz, hakkını veriyor muyuz, yoksa hıyanet mi ediyoruz?
Ayasofya’nın cami yapılması bir fetih hakkıdır.
Ayasofya’nın camilikten çıkartılıp müze yapılması emanete hıyanettir, vakıf hukukuna, adalete aykırıdır.
Müslümanlar İstanbul’un alınmasını, Ayasofya’nın cami yapılmasını iyi görecekler; İslam düşmanları ise kötü göreceklerdir.
Ayasofya’nın müze yapılmasını iyi gören bir Müslüman düşünülemez.
İstanbul’u alan, Ayasofya’yı cami yapan Fatih Sultan Mehmed ve onu takip eden Osmanlı sultanları Ortodoks Hıristiyanları korumuşlar ve Ortodoks’luğun ayakta kalmasını sağlamışlardır.
Latin Katoliklere kalsaydı, yer yüzünde Ortodoksluk ve Ortodoks bırakmazlardı.
Fatih zulmetti diyenler, İslam düşmanı Kriptolardır.
Bizans zaten bitmiş, şehir ve etrafındaki birkaç köyden ibaret kalmıştı.
Bizans’ın düzgün bir ordusu yoktu. Paralı asker kullanıyordu. Bizans zenginleri, asker kiralaması için İmparatora yardım etmemişlerdi.
Fatihi, fethi alabildiğine tenkit edenler, mülkün Allah’a ait olduğu, dilediğine vereceği, dilediğinden alacağı gerçeğini anlamayan kalın kafalılardır.
Bendeniz Müslümanları da tedirgin edecek laflar ediyorum. Biz bu emanete hıyanet edersek, elimizden alınır diyorum.
Gırnata, İşbiliye gibi.
İstanbul’a yapılan hıyanetler nelerdir?
Belde-i Tayyibe’de, İslam’a Kur’ana Sünnete Şeriata İslam ahlak ve hikmetine aykırı çirkin günahlar son derece artmıştır.
Şehir fısk fücur azgınlık meşheri olmuştur.
Şehrin, dünyanın sayılı riba merkezlerinden biri haline gelmesi için harıl harıl çalışılmaktadır.
Şehirde kadınların ve kızların iffetine aykırı pislikler sel halini almıştır.
Şehirde, bırakın İslam’a, Museviliğe ve İseviliğe de aykırı günahlar; arsızca, hayâsızca, utanmazca, küstahça, azgınca açıkta ve açıkça işlenmektedir.
Şehir Müslümanlarının büyük bir kısmı dine imana şeriata ahlaka aykırı işler yapmaktadır.
Bizanslılar bir ara melekler erkek mi dişi mi tartışmaları yapıyorlardı; zamane Müslümanlarının bir kısmı buna benzer holiganlıklar militanlıklar, fanatizmler sergilemektedir.
İstanbul’un ilahî bir emanet olduğunu unutup, şehrin ebediyyen elimizde kalacağını zannedenlere uyanmalarını tavsiye ederim.
Geniş bir düşünce ve medya hürriyeti olduğu halde, Fatih ve fetih düşmanı Dönmelere, Kriptolara, inkarcılara gerekli cevaplar niçin verilemiyor?
Müslümanların ağırlığı, Ayasofya’yı tekrar cami yaptırtmaya niçin yetmiyor?
İstanbul’da vaktiyle Şeriat vardı. Nereye gitti o?
İstanbul’da Halife vardı. Nerededir şimdi o.
İstanbul’un Müslüman hanımları ve onları taklid eden Hıristiyan ve Musevî hanımlar tesettür kıyafetiyle gezerlerdi. Nerede onlar?
İstanbul’un o eski meşhur İslam medreselerine ne oldu?
Zikrullah yapılan tekkeler zaviyeler dergahlar hangi iklime göç ettiler.
Elimizdeki İstanbul emanetinin durumu nedir?
Resulullah Efendimiz, âhir zamanda Konstantaniye’nin (tekrar) feth olunacağını bildiriyor. Bunun manâsı nedir?