Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Şabân-ı Şerîfte Kur'ân-ı Kerîm Tilâveti

Şabân-ı Şerîfte Kur'ân-ı Kerîm Tilâveti

Şâ­bân ayı ra­ma­za­nın mu­kad­di­me­si gi­bi ol­du­ğun­dan ra­ma­za­na güç­lü ve he­ves­li gir­me­ye bir ha­zır­lık ve alış­kan­lık ol­sun ve ruh­lar Rah­mâ­n’­ın ta­atı­na ri­ya­zat (an­tre­man)lı bu­lun­sun di­ye oruç tut­mak ve Ku­r’­ân-ı Ke­rîm oku­mak gi­bi ra­ma­zan­da meş­rû olan amel­ler şa­ban­da da meş­rû kı­lın­mış­tır.

Enes (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh) şöy­le de­miş­tir. Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in as­hâ­bı şa­bân ayı­nın hi­la­li­ni gör­dük­le­rin­de, mus­haf­la­ra ka­pa­nıp sı­ra­lı okur­lar­dı.

KURRA AYI!

Se­le­me ib­ni Kü­heyl (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh)ın nak­li­ne gö­re: “Şa­bân ayı kur­râ ayı­dır.” de­ni­lir­di. Şa­bân ayı gir­di­ğin­de Ha­bib ib­ni Sâ­bit (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh): “İş­te bu Kur­râ ayı­dır.” bu­yu­rur­du. 

Amr ib­ni Kays el-Mü­lâ­î (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh) şa­bân ayı gir­di­ğin­de ka­pı­sı­nı ba­ca­sı­nı ka­pa­tır, ken­di­si­ni sa­de­ce Ku­r’­ân-ı Ke­rîm oku­ma­ya ayı­rır­dı. 

Ha­sen ib­ni Sehl (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh)ın be­ya­nı­na gö­re:  “Şa­bân ayı: ‘Yâ Rab­bi! Be­ni iki bü­yük ayın ara­sı­na yer­leş­tir­din, pe­ki ba­na han­gi ame­li ayır­dın?’ de­yin­ce Al­lâh-u Teâ­lâ: 

‘Ku­r’­an oku­ma­yı sen­de sâ­bit kıl­dı­m’ bu­yur­du.”  Ar­tık bu kıy­met­li va­kit­le­ri boş ge­çi­rip zâ­yi eden­ler, üs­te­lik kö­tü amel­le­ri­ne bu kıy­met­li mev­sim­le­ri şâ­hit eden­le­rin vay hâ­li­ne!

HELAKİNDEN SAKIN

Re­ceb geç­ti on­da gü­zel bir amel yap­ma­dın, iş­te sa­na mü­bâ­rek şa­bân ayı gel­di. 

Ey bil­gi­siz­ce va­kit­le­ri­ni za­yi eden kul! 

Bu va­kit­ler hür­me­ti­ne ayıl da he­lâ­kin­den sa­kın. Ya­kın­da zor­la da ol­sa lez­zet­le­ri bı­ra­ka­cak­sın. 

İs­te­me­sen de ölüm yur­du­nu boş bı­ra­ka­cak.  Gü­cün nis­pe­tin­de ha­tâ­la­rı­nı te­lâ­fi et, ih­las­lı bir tev­be­yi ken­di­ne me­dâr et, ce­hen­nem­den se­lâ­me­ti çok­ça ta­lep et, suç­lu­la­rın en iyi­si ku­su­ru­nu te­lâ­fi eden­dir. (İb­ni Re­ceb, Le­tâ­ifü­’l-me­‛â­rif, sh:258-259; Ab­dül­ka­dir el-Gey­lâ­nî, el-Ğun­ye, 1/341; Nu‛­mân el-Alû­sî, Ğâ­li­ye­tü­’l-me­vâ­‛ız, 2/161)

ŞA­BÂN-I ŞE­RÎF­TE Zİ­KİR ÇEKİN

Ken­di­sin­de her şe­yin taf­si­lat­lı be­yâ­nı bu­lu­nan Tev­rat ki­ta­bın­da şöy­le ya­zı­lı­dır: “Her kim şa­bân ayın­da:  ‘Al­lâ­h’­tan baş­ka hiç­bir ilah yok­tur. Biz an­cak O’­na ibâ­det ede­riz. Kâ­fir­ler is­te­me­se de biz ta­atı­mı­zı sırf O’­na tah­sis ede­ri­z’ der­se, Al­lâh-u Teâ­lâ ona bin se­ne­lik ibâ­det (se­vâ­bı) ya­zar. 

Bin se­ne­lik gü­na­hı ol­sa bi­le sil­di­rir, kab­rin­den yü­zü do­lu­nay gi­bi par­lak ola­rak çı­kar ve Al­lâh-u Teâ­lâ in­din­de sıd­dîk ola­rak ya­zı­lır.” (Sa­fû­rî, Nüz­he­tü­’l-me­câ­lis,1/144)

ZE­KAT VE SA­DA­KA

Ze­ka­tın her ay­da da­ğı­tıl­ma­sı câ­iz­se de, ta­bi ki şa­bân ayı­nın bu hu­su­ta bir ay­rı­ca­lı­ğı var­dır. 

Çün­kü fa­kir­le­rin ra­ma­zan­dan ön­ce ba­kı­ma ih­ti­yaç­la­rı var­dır.

Ni­te­kim sa­hâ­be­nin tat­bi­ka­tı­nı bi­ze an­la­tan Enes ib­ni Ma­lîk (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh) şöy­le de­miş­tir:  “Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in as­hâ­bı şa­bân hi­la­li­ni gö­rün­ce, fa­kir­ler ve yok­sul­lar ra­ma­zan oru­cu­na kuv­vet bul­sun­lar di­ye ze­kat­la­rı­nı ver­me­ye baş­lar­lar­dı. Vâ­li­ler ha­pis­te­ki mah­kum­la­rı de­net­ler, had ce­zâ­sı ge­re­ken­le­re uy­gu­lar, de­ğil­se ser­best bı­ra­kır­lar­dı. 

Ti­ca­ret er­bâ­bı ala­cak ve­re­cek­le­ri­ni he­sap edip borç­la­rı­nı öder­ler, ala­cak­la­rı­nı tah­sil işi­ni de bi­ti­rir­ler­di.  Ra­ma­zan hi­la­li be­li­rin­ce de gusl edip, mes­cit­ler­de iti­kâ­fa çe­ki­lir­ler­di.” (Ab­dülkadir el-Gey­la­nî, el-Ğun­ye, 1/341) 

NE MUTLU BİZE

Ta­bi ki sa­de­ce ze­kat­la ye­ti­nil­me­yip, sa­da­ka­lar da bu ay­da ar­tı­rıl­ma­lı­dır. Ni­te­kim Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in bu ay­da bir mü­na­dî­ye:  “Şa­bân be­nim ayım­dır. Be­nim ayım­da ba­na yar­dım ede­ne Al­lâh rah­met et­sin (acı­sın, lüt­fuy­la mu­ame­le et­sin)!” şek­lin­de îlan et­me­si­ni em­ret­ti­ği göz ar­dı edil­me­me­li­dir. 

Çün­kü ule­mâ bu yar­dı­mın na­maz, oruç ve sa­da­ka­nın ar­tı­rıl­ma­sı sû­re­tiy­le ger­çek­le­şe­ce­ği­ni açık­la­mış­lar­dır. (Nu­mân el-Âlû­sî, Ğa­li­ye­tü­’l-Me­vâ­ız, 2/161)  Ar­tık bu mü­bâ­rek ay­da ha­yır­la­rı­mı­zı ar­tı­ra­rak Pey­gam­be­ri­miz (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in du­ası­na maz­har ola­bil­me fır­sa­tı­na sa­hip olan biz­le­rin vay sa­ade­ti­ne! 

Sa­ha­be­den ola­ma­dıy­sak da kı­yâ­me­te ka­dar ge­çer­li du­ala­ra maz­har ola­bil­me im­kâ­nı­na sa­hip ol­du­ğu­muz­dan ne mut­lu bi­ze! 
 

YİRMİ YEDİNCİ GECE NAMAZI

Bu mü­bâ­rek ayın yir­mi ye­din­ci ge­ce­si de re­ceb-i şe­rîf ve ra­ma­zan-ı şe­rî­fin yir­mi ye­din­ci ge­ce­le­ri gi­bi ih­yâ­sı müs­te­hap olan ge­ce­ler­den­dir. Bu ge­ce­de dört re­kat kı­lı­nır ki; ta­ri­fi şöy­le­dir: Her re­kat­ta bir Fâ­ti­ha­’dan son­ra bir Zil­zâl Sû­re­si, yir­mi beş ke­re de İh­lâs Sû­re­si oku­nur. Se­lam­dan son­ra sec­de ya­pı­lır ve sec­de­de ye­di Fâ­ti­ha, bi­rer ke­re İh­lâs ve Mu­av­vi­ze­teyn (Fe­lak ve Nas) sû­re­le­ri oku­nur. 

Yü­zer ke­re de is­tiğ­far, sa­le­vât-ı şe­rî­fe ve hav­ka­le (Lâ hav­le ve­lâ kuv­ve­te il­lâ bil­lâh) oku­nur. (Mu­ham­med Hak­kî en-Nâ­zi­lî, Ha­zî­ne­tü­’l-es­râr, sh:68) 

MİRASTA KADINA ERKEĞE PAY DÜŞER

İslam’a göre miras hukukunda kadına 1 pay erkeğe 2 pay düşer.  Bunu Allah-u Teâlâ böyle takdir etmiştir ve bazı hikmetleri ve incelikleri vardır. 

Ayet-i ke­ri­me­de bu­yu­rul­du­ğu üze­re mi­ras­ta er­kek tam pay alı­yor, ka­dın ya­rım pay alı­yor. Bu­nun ta­bi­ki ba­zı hik­met­le­ri ve in­ce­lik­le­ri var. Bu­nu Rab­bi­miz böy­le tak­dir edi­yor. Çün­kü ka­dın ko­ca­ya gi­di­yor ve ko­ca­sı da ona bak­mak­la mü­kel­lef tu­tu­lu­yor. Ka­dın za­ten İs­la­m’­a gö­re de ka­zan­mak­la mü­kel­lef tu­tul­mu­yor. 

Ev­li de­ğil­se ba­ba­sı, am­ca­sı gi­bi ya­kın­la­rı bak­mak­la mü­kel­lef olu­yor. Ya­kın­la­rı da yok­sa dev­let bak­mak­la yü­küm­lü olu­yor. 

İs­lam ka­dı­na bu şe­kil­de hak­lar, ko­ru­ma­lar ve gü­ven­ce­ler ver­di­ği için, onu ia­şe ve ma­işe­ti­ni te­mi­ne mec­bur tut­ma­dı­ğı için ka­dı­na ya­rım pay ve­ri­yor. Er­kek ise ev ge­çin­dir­mek­le, ço­luk ço­cu­ğa bak­mak­la mü­kel­lef tu­tul­du­ğu için er­ke­ğe tam pay ve­ri­yor. İs­lam ka­dı­nın bü­tün hak­la­rı­nı te­min et­tir­di­ği için ba­ba­sın­dan bir he­di­ye ma­hi­ye­tin­de ya­rım pay ve­ri­yor. 

ÖZEL DU­RUM­LAR­DA DE­Ğİ­ŞE­Bİ­LİR

Bu­ra­da ba­zı es­ki fet­va­lar­dan kay­nak­la­nan “Ar­sa ve tar­la­lar­da pay­lar ya­rı ya­rı­ya­dı­r” şek­lin­de gö­rüş var­dır. Ev­vel­ce ara­zi dev­le­tin mül­kün­de ol­du­ğu için in­san­la­ra sa­de­ce in­ti­fa ve­ril­miş ol­du­ğu için o za­man ara­zi­de pay ya­rı ya­rı­yay­dı. 

Ya­ni 2’ye 1 de­ğil­di. Ve­la­kin şim­di ara­zi­ler ta­pu­lan­dı­ğı ve mülk ola­rak sa­hip­le­ri­ne in­ti­kal et­ti­ği için 2’ye 1 de­vam edi­yor. Ya­ni şu an­da­ki sis­tem­de er­kek bir, ka­dın ya­rım pay alı­yor.

Ha “Bi­zim­ki ha­zi­ne ara­zi­si­dir ve­ya ta­pu­lu 

de­ğil­dir. Ba­zı özel du­rum­lar va­r” gi­bi bir şey de­ni­lir­se, ta­pu­suz özel bir du­rum var­sa ara­zi­de kız, er­kek ya­rı ya­rı­ya pay alır. Ta­pu­lu du­ru­ma geç­tik­ten son­ra 2’ye 1 de­vam eder.

 

AYET-İ KERİME

Ey Mu­ham­med! Sa­na şa­rap ve ku­mar­dan so­ru­yor­lar. De ki: Bu iki­sin­de bü­yük bir gü­nah, bir de in­san­lar için ba­zı men­fa­at­ler var­dır. Fa­kat gü­nah­la­rı, men­fa­at­le­rin­den da­ha bü­yük­tür. Yi­ne sa­na ne­yi in­fak ede­cek­le­ri­ni so­ru­yor­lar. De ki: İh­ti­yaç­tan faz­la­sı­nı in­fak edin. İş­te böy­le­ce Al­lah, si­ze ayet­le­ri­ni açık­lı­yor. Umu­lur ki siz dü­şü­nür­sü­nüz. 

HADİS-İ ŞERİF

“Ya­rım hur­ma ile de ol­sa ateş­ten ko­ru­nun. Bu­nu da bu­la­ma­yan, gü­zel ve hoş söz­le ko­run­sun.” (Bu­hâ­rî, Edeb, 34)

 

ALİMLERDEN ÖĞÜTLER

Al­la­h’­ım, kal­bi­min mü­hür­len­me­si­ne se­bep ola­cak ta­mah­tan sa­na sı­ğı­nı­rım. Al­la­h’­ım, kö­tü huy ve amel­ler­den, he­ves­ler­den ve has­ta­lık­lar­dan sa­na sı­ğı­nı­rım. Borç al­tın­da kal­mak­tan, düş­man kah­rın­dan, düş­man­la­rın üs­tü­me gül­me­sin­den ve kı­na­ma­sın­dan sa­na sı­ğı­nı­rım.  Ah­med Er-Ru­fa­i Haz­ret­le­ri

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi