Şabân-ı Şerîfte Kur'ân-ı Kerîm Tilâveti
Şâbân ayı ramazanın mukaddimesi gibi olduğundan ramazana güçlü ve hevesli girmeye bir hazırlık ve alışkanlık olsun ve ruhlar Rahmân’ın taatına riyazat (antreman)lı bulunsun diye oruç tutmak ve Kur’ân-ı Kerîm okumak gibi ramazanda meşrû olan ameller şabanda da meşrû kılınmıştır.
Enes (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir. Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in ashâbı şabân ayının hilalini gördüklerinde, mushaflara kapanıp sıralı okurlardı.
KURRA AYI!
Seleme ibni Küheyl (Radıyallâhu Anh)ın nakline göre: “Şabân ayı kurrâ ayıdır.” denilirdi. Şabân ayı girdiğinde Habib ibni Sâbit (Radıyallâhu Anh): “İşte bu Kurrâ ayıdır.” buyururdu.
Amr ibni Kays el-Mülâî (Radıyallâhu Anh) şabân ayı girdiğinde kapısını bacasını kapatır, kendisini sadece Kur’ân-ı Kerîm okumaya ayırırdı.
Hasen ibni Sehl (Radıyallâhu Anh)ın beyanına göre: “Şabân ayı: ‘Yâ Rabbi! Beni iki büyük ayın arasına yerleştirdin, peki bana hangi ameli ayırdın?’ deyince Allâh-u Teâlâ:
‘Kur’an okumayı sende sâbit kıldım’ buyurdu.” Artık bu kıymetli vakitleri boş geçirip zâyi edenler, üstelik kötü amellerine bu kıymetli mevsimleri şâhit edenlerin vay hâline!
HELAKİNDEN SAKIN
Receb geçti onda güzel bir amel yapmadın, işte sana mübârek şabân ayı geldi.
Ey bilgisizce vakitlerini zayi eden kul!
Bu vakitler hürmetine ayıl da helâkinden sakın. Yakında zorla da olsa lezzetleri bırakacaksın.
İstemesen de ölüm yurdunu boş bırakacak. Gücün nispetinde hatâlarını telâfi et, ihlaslı bir tevbeyi kendine medâr et, cehennemden selâmeti çokça talep et, suçluların en iyisi kusurunu telâfi edendir. (İbni Receb, Letâifü’l-me‛ârif, sh:258-259; Abdülkadir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/341; Nu‛mân el-Alûsî, Ğâliyetü’l-mevâ‛ız, 2/161)
ŞABÂN-I ŞERÎFTE ZİKİR ÇEKİN
Kendisinde her şeyin tafsilatlı beyânı bulunan Tevrat kitabında şöyle yazılıdır: “Her kim şabân ayında: ‘Allâh’tan başka hiçbir ilah yoktur. Biz ancak O’na ibâdet ederiz. Kâfirler istemese de biz taatımızı sırf O’na tahsis ederiz’ derse, Allâh-u Teâlâ ona bin senelik ibâdet (sevâbı) yazar.
Bin senelik günahı olsa bile sildirir, kabrinden yüzü dolunay gibi parlak olarak çıkar ve Allâh-u Teâlâ indinde sıddîk olarak yazılır.” (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis,1/144)
ZEKAT VE SADAKA
Zekatın her ayda dağıtılması câizse de, tabi ki şabân ayının bu husuta bir ayrıcalığı vardır.
Çünkü fakirlerin ramazandan önce bakıma ihtiyaçları vardır.
Nitekim sahâbenin tatbikatını bize anlatan Enes ibni Malîk (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir: “Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in ashâbı şabân hilalini görünce, fakirler ve yoksullar ramazan orucuna kuvvet bulsunlar diye zekatlarını vermeye başlarlardı. Vâliler hapisteki mahkumları denetler, had cezâsı gerekenlere uygular, değilse serbest bırakırlardı.
Ticaret erbâbı alacak vereceklerini hesap edip borçlarını öderler, alacaklarını tahsil işini de bitirirlerdi. Ramazan hilali belirince de gusl edip, mescitlerde itikâfa çekilirlerdi.” (Abdülkadir el-Geylanî, el-Ğunye, 1/341)
NE MUTLU BİZE
Tabi ki sadece zekatla yetinilmeyip, sadakalar da bu ayda artırılmalıdır. Nitekim Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in bu ayda bir münadîye: “Şabân benim ayımdır. Benim ayımda bana yardım edene Allâh rahmet etsin (acısın, lütfuyla muamele etsin)!” şeklinde îlan etmesini emrettiği göz ardı edilmemelidir.
Çünkü ulemâ bu yardımın namaz, oruç ve sadakanın artırılması sûretiyle gerçekleşeceğini açıklamışlardır. (Numân el-Âlûsî, Ğaliyetü’l-Mevâız, 2/161) Artık bu mübârek ayda hayırlarımızı artırarak Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in duasına mazhar olabilme fırsatına sahip olan bizlerin vay saadetine!
Sahabeden olamadıysak da kıyâmete kadar geçerli dualara mazhar olabilme imkânına sahip olduğumuzdan ne mutlu bize!
YİRMİ YEDİNCİ GECE NAMAZI
Bu mübârek ayın yirmi yedinci gecesi de receb-i şerîf ve ramazan-ı şerîfin yirmi yedinci geceleri gibi ihyâsı müstehap olan gecelerdendir. Bu gecede dört rekat kılınır ki; tarifi şöyledir: Her rekatta bir Fâtiha’dan sonra bir Zilzâl Sûresi, yirmi beş kere de İhlâs Sûresi okunur. Selamdan sonra secde yapılır ve secdede yedi Fâtiha, birer kere İhlâs ve Muavvizeteyn (Felak ve Nas) sûreleri okunur.
Yüzer kere de istiğfar, salevât-ı şerîfe ve havkale (Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh) okunur. (Muhammed Hakkî en-Nâzilî, Hazînetü’l-esrâr, sh:68)
MİRASTA KADINA ERKEĞE PAY DÜŞER
İslam’a göre miras hukukunda kadına 1 pay erkeğe 2 pay düşer. Bunu Allah-u Teâlâ böyle takdir etmiştir ve bazı hikmetleri ve incelikleri vardır.
Ayet-i kerimede buyurulduğu üzere mirasta erkek tam pay alıyor, kadın yarım pay alıyor. Bunun tabiki bazı hikmetleri ve incelikleri var. Bunu Rabbimiz böyle takdir ediyor. Çünkü kadın kocaya gidiyor ve kocası da ona bakmakla mükellef tutuluyor. Kadın zaten İslam’a göre de kazanmakla mükellef tutulmuyor.
Evli değilse babası, amcası gibi yakınları bakmakla mükellef oluyor. Yakınları da yoksa devlet bakmakla yükümlü oluyor.
İslam kadına bu şekilde haklar, korumalar ve güvenceler verdiği için, onu iaşe ve maişetini temine mecbur tutmadığı için kadına yarım pay veriyor. Erkek ise ev geçindirmekle, çoluk çocuğa bakmakla mükellef tutulduğu için erkeğe tam pay veriyor. İslam kadının bütün haklarını temin ettirdiği için babasından bir hediye mahiyetinde yarım pay veriyor.
ÖZEL DURUMLARDA DEĞİŞEBİLİR
Burada bazı eski fetvalardan kaynaklanan “Arsa ve tarlalarda paylar yarı yarıyadır” şeklinde görüş vardır. Evvelce arazi devletin mülkünde olduğu için insanlara sadece intifa verilmiş olduğu için o zaman arazide pay yarı yarıyaydı.
Yani 2’ye 1 değildi. Velakin şimdi araziler tapulandığı ve mülk olarak sahiplerine intikal ettiği için 2’ye 1 devam ediyor. Yani şu andaki sistemde erkek bir, kadın yarım pay alıyor.
Ha “Bizimki hazine arazisidir veya tapulu
değildir. Bazı özel durumlar var” gibi bir şey denilirse, tapusuz özel bir durum varsa arazide kız, erkek yarı yarıya pay alır. Tapulu duruma geçtikten sonra 2’ye 1 devam eder.
AYET-İ KERİME
Ey Muhammed! Sana şarap ve kumardan soruyorlar. De ki: Bu ikisinde büyük bir günah, bir de insanlar için bazı menfaatler vardır. Fakat günahları, menfaatlerinden daha büyüktür. Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyaçtan fazlasını infak edin. İşte böylece Allah, size ayetlerini açıklıyor. Umulur ki siz düşünürsünüz.
HADİS-İ ŞERİF
“Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamayan, güzel ve hoş sözle korunsun.” (Buhârî, Edeb, 34)
ALİMLERDEN ÖĞÜTLER
Allah’ım, kalbimin mühürlenmesine sebep olacak tamahtan sana sığınırım. Allah’ım, kötü huy ve amellerden, heveslerden ve hastalıklardan sana sığınırım. Borç altında kalmaktan, düşman kahrından, düşmanların üstüme gülmesinden ve kınamasından sana sığınırım. Ahmed Er-Rufai Hazretleri
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.