Kabahat Düzende mi, Müslümanlarda mıdır?
Sözde laik düzen, sözde demokrasi, sözde insan haklarına saygılı sistem Hilafetin ihyasına, Şeriatın yüzde yüz tatbikine izin vermez ama karışmadığı, yasaklamadığı dinî konular da vardır. Mesela, Müslümanların yüzde doksan beşinin namaz kılmasına karışmaz.
Ezan okunuyor… Yüzde doksan beş içine dahil Müslüman abdest alıp namaz kılmak konusunda serbesttir. Kılmıyorsa kendisi sorumludur.
Laik düzen Müslümanlara ille de gıybet edeceksiniz, birbirinizle çekişeceksiniz demiyor. Peki, Müslümanlar niçin bu kadar çok gıybet ediyor ve birbirleriyle çekişiyor?
Laik düzen eskiden Osmanlıca öğretilmesini yasaklamıştı. Şimdi o yasak kalktı, devlet (MEB) bedava Osmanlıca kursları açtı. Müslümanlar niçin akın akın o kurslara gidip de bin yıllık dinî ve millî yazılarını öğrenmiyor?
Yakın zamana kadar Müslümanların gerçek din mektepleri açması yasaktı. Şimdi o konuda da, yüzde yüz olmasa bile hayli hürriyet var. Müslümanlar bu hürriyeti ganimet bilip, bütün öğrencilerinin cemaatle beş vakit namaz kıldığı, sağlam din kültürü verilen okulları niçin açamıyor?
Dilekçe verme hürriyeti var ama niçin en az on milyon Müslüman, kanunlara uygun şekilde ayrı ayrı dilekçeler vererek Ayasofya’nın tekrar cami yapılmasını yazılı olarak istemiyor, yapılmadığı takdirde iktidarı cezalandıracaklarını bildirmiyor?
İngiltere’de, (sadece özel hukuk sahasında hüküm verebilen) 85 Şeriat mahkemesi açıldı da, Türkiye’de Müslümanlar böyle mahkemeler açılmasını niçin talep etmiyor?
Hürriyet olduğu halde, Müslümanlar niçin Şeriata uygun tesettür kıyafeti, erkekler için istanbulin’e benzer elbiseler, zarif serpuşlar konusunda bir faaliyet göstermiyor?
Müslümanlar kendi aralarında, Cuma ezanı okununca dükkanların kapatılıp, ticarete ara verilip akın akın camilere gidilip ibadet edilmesi konusunda niçin faaliyet göstermiyor?
Müslümanlar iş, ticaret, iktisat, sanayi hayatını tanzim için niçin Fütüvvet Ahlakı konusunda çalışmıyor?
Her şeyi devletten bekliyoruz. Biz bostan korkuluğu muyuz?
Devlet bir İslam devleti değil ki, yapılması gereken her işi yapsın.
Niçin gayretli Müslümanlar kolları sıvayıp, himmet kuşağını kuşanıp hayırlı işleri bizzat yapmak için er meydanına inmiyor?
Anıtkabirli bir sistemde, hiç çalışmadan, baskı yapmadan Ayasofya’nın açılmasını beklemek ahmaklık ve eblehlik olmaz mı?
Zinayı suç olmaktan çıkartan İslamcı zihniyete ne diyoruz? Light ve ılımlı İslam ile dinimizin içini boşaltmak isteyenlerle aramız nasıl?
Önemli soru: İslam’ın, yapılması yasak olmayan, serbest olan emirlerini yapıyor muyuz?
Eskiden TCK 163’üncü madde vardı, İslamî sistem isteyenlerin canına okuyorlardı. Şimdi bu madde yok. Bu hürriyetten yararlanıyor muyuz?
Ağır konuşacağım: Vaktiyle bu düzen bozuktur diyen bazı sahte mücahidler, şimdi müteahhit kesildiler ve bozuk düzen ve sistemin haram rahtlarına aç kurtlar gibi saldırdılar.
Birtakım gafiller ise yan gelip yatıyor.
Bütün kabahat bozuk düzendeymiş… Ya öyle mi?.. Asıl kabahat ve hıyanet vazifelerini yapmayan gayretsiz Müslümanlardadır.