Zerdüştleşme Temayülü
Mustafa İslamoğlu, Yahudileşme Temayülü diye bir kitap yazdı. Elbette günümüzde hem kadim İsrailiyat hem de cedit veya siyasi İsrailiyat var. Sözgelimi Holokost iddiaları ve buna eşlik eden tezler yeni ve siyasi İsrailiyattan birisidir. Peygamberimiz eski milletlerin çığırını karış karış izleyeceğimizi haber vermiştir bu meyanda İsrailiyat olduğu gibi mesihiyat diyebileceğimiz Hıristiyanlıktan etkilenme tortularını benimseme hatta teslisi bile tevhitle karıştırma temayülü var. Bununla birlikte Yahudileşme temayülünü yazan adam Şiileşme temayülünün de öznelerinden veya odaklarından birisi haline gelmiştir. Son sıralarda cahiliyetin bütün boyutlarının hortlama emareleri gösterdiğini görüyoruz. Son yıllarda PKK şakilerinin içinde Yezidi unsurların da barındığını hatta bunların etkili olduğunu duyuyorduk. Sincar olaylarıyla birlikte Yezidilerin üzerine küresel bir mazlumiyet halesi geçirildi. Acaba bu tanım ve tasvir doğru mu? Yezidi çetelerin çok sayıda masumu öldürdüğü ise kimse tarafından dikkate alınmıyor. Hatta barındırdığımız, misafir ettiğimiz ve adlarına kamplar kurduğumuz Yezidiler çadır kentlerde PKK bayrakları asmadılar mı? Bundan daha önemlisi Kürtler arasında Zerdüştleşme temayülü olduğu gibi aynı zamanda Yezidileşme temayülü de var. Kökleri itibarıyla kısmen Yezidiliğe dayandığını ifade eden Ezidiler kitabının yazarı Birgül Açıkyıldız Şengül, Kürtler arasında Yezidileşme temayülüne tanıklık etmektedir. Büyük ölçüde objektif olan ve hakkı verilen kitapta Diyarbakır’da Yezidiliğe dönmek isteyen birçok Kürt gördüğünü yazmaktadır (Ezidiler kitabı, Alfa Yayınları, s: 49).
Demek ki anlatılanlar boşuna değil. Ayrılıkçı Kürtler ayrılıkçılıklarıyla mütenasip kendilerine İslamiyet dışında milli bir din arıyorlar. Perslerin Şiilik üzerinden milli bir mezhep keşfettikleri gibi İslam’dan uzaklaşan ve yerine milli bir din ikame etmek isteyen bazı Kürtler de kimi zaman Zürdüştlüğün kimi zaman da Yezidiliğin peşine takılmakta, pençesine düşmektedir. Kürtler arasında hatırı sayılır bir oranda Zerdüştleşme eğilimi görüyoruz. Bazıları buna bir de kulp buluyor. IŞİD’in Kürt bölgesine veya El Cezire sınırlarına dadanmasından dolayı Kürtlerin tepki olarak Zerdüştleşme eğilimi içine girdikleri konu ediliyor. Tepki olarak oy vermeyi bir nebze anlasak da tepki için din değiştirmeyi anlayamıyoruz. Geçmişte kimi Irkçı Araplar, ‘bizi Osmanlılar geri bıraktı’ diyordu. Daha laik kesimler ise İslamiyet’in Şarkı geri bıraktığını iddia ediyorlardı. Şimdi de bazı ulusalcı-şuubi Kürtler İslamiyet nedeniyle ulus devletlerini kuramadıklarını söylüyorlar ve kabahati İslam’da görüyorlar. IŞİD ise işin bahanesi. Bu eğilim IŞİD ile birlikte başlasaydı yine de tepkilerini bir nebze anlamamız kabil ve mümkün olurdu. Heyhat! Lakin bu eğilim IŞİD’den evvel de var idi. Burada Kürtlerde görülen ridde dalgasının ve eğilimin ardından IŞİD mi var yoksa Afşin’den Apo’ya hortlayan ulusalcılık veya şuubulik damarı mı?
Ulus devletlerin doğuşundan İslamiyet mi sorumlu ki Kürtlerin ulus devlet olamamalarından sorumlu tutulsun? İslamiyeti bilmeyen ve onun dışında içine sindiremeyen unsurlar bütün kabahati doğrudan veya dolaylı olarak İslamiyete yüklüyor, mal ediyorlar. Faturayı İslamiyete kesiyorlar, biçiyorlar. İslamiyet meselenin aslından sorumlu olmadığı gibi türevinden de sorumlu değildir. Hakiki mümin olsalar bu sorunları aşacaklar.
Yezidileşme veya Zerdüştleşme eğiliminde alarm zilleri çalmaya başlamıştır.
İslamiyet yerine eklektik bir dine, ümmet yerine ulusalcılığa ram ve tav oluyorlar. Burada akıl ve vicdan utulması var. En büyük zulüm manevi değerlerin inkarıdır. Zulüm gördüklerini söyleyenler zulüm ediyorlar. Zira hakkı kaldırmamak zulümdür. Hakkı ihkak etmemek veya her şeyi yerli yerine koymamak zulümdür.
Irak Kürt Yönetimi Diyanet İşleri Başkanlığı, Iraklı Kürtler arasında Zerdüştlüğün yayılmaya başladığını doğruluyor ve yeni ibadet yeri açmak için başvuruların arttığını teyit ediyor. Başkanlık Sözcüsü Marivan Nakşbandi, Müslüman Kürtlerin eski inançlarına dönme yoluna girdiğini öne sürdü ve Zerdüşt lider sayısının da 100 bini aştığını ve sürekli katılım olduğunun kendisine söylendiğini aktardı. Erbil’de, 19 Nisan’da (1015) Zerdüştlük Yüksek Konseyi kurulmuştu. Zerdüştler’de ibadet ateş ve güneşe bakılarak yapılır. Güneşin yerine kimi PKK’lılar Apo’yu da ikame edebilirler. PKK arasında Zerdüştleşmenin bir temayül veya odak haline geldiği kimi HDP’li üyelerin tutum ve beyanlarından da anlaşılıyor. HDP’nin geçmişte dinsiz ve Zerdüşt bir parti olarak suçlandığı şeklindeki soru üzerine Diyarbakır eski Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş şöyle konuşmuştur: “Ben muhafazakar bir aday değilim. Çünkü muhafazakarlık geçmişe çakılıp kalmaktır. Dolayısıyla ben geçmişin değerlendirilmemiş, yenilenmemiş hiçbir kültürel mirasını kabul etmem. O kültürün mutlaka tabiri caizse budanması lazım ki, daha bir gelişkin olsun, daha bir yenilenme olsun, daha faydalı olsun. Bu anlamda ben yenilikçi de değilim. Çünkü yabancı reçetelerin bizim hastalığımıza çare olacağını sanmıyorum. Biz yereliz, kendimiziz, biziz, bu program ile biraz önce dediniz ya Zerdüşt partisi dediniz bu program ile HDP bir Zerdüşt partisi olsaydı yine aynı şekilde görev alırdım…” Bu bir ikrar ve itiraftır. Bunun üzerine söz söylemek zaittir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.