Kin ve nefret cennete giremez
AYET-İ KERİME
Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Nur, 24 / 60
HADİS-İ ŞERİF
Allah’ın en çok sevdiği yerler mescidlerdir. Allah’ın en ziyade nefret ettiği yerler de çarşı ve pazarlardır. Müslim, Mesâcid 288
ALİMLERDEN ÖGÜTLER
Makam, reislik, yükselmek, büyüklenme hususunda nefsin isteklerini vermek suretiyle nefsi terbiyeye kalkışmak ona yardım olur ki, hakikatte Yüce Allah’a düşmanlıktır. Onu takviye etmek dahi bu manayadır. Bu isin çirkinliği ciddi bir şekilde idrak edilmelidir. (İmam-ı Rabbani)
İnsanlardaki kin, nefret ve kıskançlık gibi duygular cennette olmayacak. Cennete girmeden evvel o duygular insanın kalbinden temizlenecek. Zira o duygular devam ederse insana sıkıntı verir; cennet, cennet olmaktan çıkar.
Kalbinde birine karşı kin, nefret, haset veya kıskançlık varsa bunların cennete girmeden evvel kaybolması lazım. Çünkü cennette kin ve nefret olmaz.
Allah-u Teâlâ “ Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık; onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar.” (Hicr-47) buyuruyor.
Cennette kin olmayacak. Çünkü kin olursa insana sıkıntı verir. “Ah şunun kafasını koparsam, ah şuna iki tokat atsam. Sövsem, suratına tükürsem” diyorsun ama yapamıyorsun. Bu sefer ne oluyor? İçinde intikam hırsı, kin ve nefret kalıyor. Kalınca da sıkıntı veriyor.
İkide bir onu düşününce, onun suratını görünce sıkıntı olur. O sana bir şey yapmış ama sen yapamamışsın, kin oluşuyor.
HERKES OLABİLİR
Cennete girenler arasında dünyada birbirini kıskananlar olacak. Dünyada birbirine kin tutanlar, nefret edenler hatta birbirini öldürenler bile olacak. Mesela müşrik adamlardan biri geldi, sahabeden birini şehit etti. O şehit olan sahabe cennete gitti. Bu katil de sonradan Müslüman oldu. O da cennete gitti. Ne olacak şimdi? Hazreti Vahşi ile Hazreti Hamza meselesi gibi.
CENNET OLMAKTAN ÇIKAR
Şimdi, bir adam dünyadayken katil olmuştur. Sonra pişman olup, tövbe etmiştir. Allah da onu affeder veya cehennemde yanarak cezasını öderse, imanını kurtardığı için cennete girer. Katil ile maktul cennette buluşur. Peki, bu kişilerin kalbinde zerre kadar kin kalsa cennette onlara sıkıntı vermez mi? Verir. Cennet, cennet olmaktan çıkar. Cennette kin ve nefret olmadığı içindir ki kapıdan girmeden pınardan içiriyorlar, ondan içenlerde kin, nefret, haset, fesat duyguları kalmıyor.
ŞİMDİ ATMAK KOLAY
Mesela bir adam birine o kadar gıcık ki “Benim buna kinimin geçmemesi lazım” diyor. Tamam, geçmezse geçmesin ama o adam cennete gitmeyi hak etmiş. Sen ona kızabilirsin ama Allah onu cennete sokmuş. Sen de cennete gireceksin deyince adam “Bu cennete girerse ben cennete girmem” diyor. Ehl-i Sünnet itikat kitaplarında “İşte bunu diyen adam kâfir olur” diyor. Birbirine “Senle cennete bile girmem” diyenler elfaz-ı küfürden bir şirk sözü söylemiş oluyorlar. Ne tehlikeli bir laf yahu! Cehennemi görmediği için rahat rahat konuşuyorlar tabi. Cehennemi gördükleri zaman “Babamın katiliyle de aynı odada kalırım canım, fark etmez” diyecekler. “Ben kini, nefret taşımam canım. Ben af ettim, gitti” diyecekler. Niye? Çünkü ateş gürledi. Şimdi atmak kolay. Ateşi görünce yanmak zor. Onun için şimdiden kini, nefreti, haseti bırakmak lazım. Ben epeydir bıraktım. Hiç kimseyle uğraşmıyorum. Kalbimde hasete, fesata pek yer vermiyorum. Eskiden vardı biraz, şimdi onlar da gitti. Ancak Ehl-i Sünnete muhalif itikat taşıyanlara Allah için buğz ederim. Nefsim için buğzlarım kalktı. Bana söven, sayanlarla uğraşamam.
BİZE FORMAT ATACAKLAR
Mesela kumalar birbirini kıskanır. O kıskançlık öyle bir şey ki şimdiden hesabını yapıyor, “O da cennete gider ben ne yapacağım?” diyor. Yahu arkadaş sana ne? Cennette zaten kıskançlık olmayacağı için sana bir üzüntü yok bu işten. Ama kadın şimdiden üzülmeye başlıyor, “Cennette niye kıskançlık alınacak? Cennette de o duygularım olmasını isterim” diyor. Ama şimdiki kafa orada değişecek. Program değişecek, bize format atacaklar.
İÇKİ YÜZÜNDEN NAMAZI TERK EDENLERiN AZABI
Allâh-u Teâlâ: “Şeytan, içki ve kumar sebebiyle ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vaz geçtiniz değil mi?” (Mâide Sûresi:91) buyurarak, mümin kullarını namaza mani olacak içki gibi haramları bırakma hususunda uyarmıştır.
Abdullâh ibni Amr (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
FELAKETE UĞRAR
“Sarhoş olduğu için bir kere namazı terkeden kimse, sanki bütün dünya ve üzerindekiler kendisine aitken elinden alınmış gibi (felakete maruz kalmış biri)dir. Her kim sarhoşluk nedeniyle dört kere namazı terk ederse, o kimseyi Tıynetü’l-habâl’den içirmesi Allâh-u Teâlâ üzerine bir hak olur.”
KAN VE İRİN
Bunun üzerine: “Yâ Rasûlellâh! Tıynetü’l-habâl nedir?” denilince Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Cehennem ehlinin usâresi (yanmaktan dolayı vücutlarından akan kan ve irin)dir.” buyurdu. (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:6671, 2/593; Hâkim, el-Müstedrek, no:7233, 4/162; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, no:17338, 8/499)
MEKKE’DEN HEDİYE
Cübbeli Ahmet Hocaefendi kendisine hediye edilen Kâbe-i Şerif'in örtülerini hasret ile öpüp inceledi. Örtülerden siyah olanı Kâbe-i Şerif'in dış örtüsü, yeşil ve kırmızı olanlarsa iç örtüsüdür. Kâbe'nin içindeki örtüler her beş senede bir değişirken, dış örtüsü ise her sene değişiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.