Dost Başa Düşman Ayağa Bakar
Türkiye’nin içine kapanması ve dışarıyla ilgisini azaltmak zorunda kalması hasımlarının yüreğinin yağlarını eritiyor. İran, Rusya ve Çin bölgelerinde yayılmaya devam etsinler gam değil. Yeter ki Türkiye ‘başını’ kaldırmasın! Türkiye her açıdan haklı olmakla birlikte herkes haklının önünü kesmenin derdinde. Bu nedenle AK Parti’den çok şey bekleyenler veya aynı istikamette düşünenler seçim sonuçlarıyla alakalı kederlendikleri kadar Türkiye’nin öne çıkmasını hazmedemeyenler ve istemeyenler de aynı oranda şamata imkanı buldular. Şamatacılar hem yerel düzeyde hem de küresel düzeyde bayram ettiler. Eskilerin tabiriyle ‘teşeffi-i gayz’ yani öç alma dedikleri alçak ve hakir bir psikolojik hastalık vardır. Hasmın yere düşmesinden marazi bir zevk alır. Teşeffi-i gayzın belirtilerinden veya kendini dışa vuran özelliklerinden birisi ise şamatadır. AK Parti’nin oylarında bir nebze azalma içeride ve dışarıda şamatacıları harekete geçirdi. Herkes AK Parti’yi yere sermenin şerefini kendisine ait görüyor. Ama keyfini birlikte çıkarıyorlar. Bununla birlikte Ak Parti’nin kendi hataları olmasaydı düşmanları sırtını yere getiremezdi. Bu nedenle rahmetli Malik Binnebi’nin ‘kabiliyetü’l hezime’ ya da yenilmeye yatkınlık tabirini yeniden hatırlamalıyız. Bediüzzaman ise sosyolojik zeminde değil ama sorumluluk zemininde şunları söyler: Düşman zulmeder ama kader adalet eder. Şamatacılar şamata ederek kendi densizliklerini ve seviyelerini gösteriyorlar. Halbuki, herkes herkesin akıbetinden sonuç çıkarmalı. Ve yine akıbet şamatacıların değil dünyada üstünlük taslamayan, böbürlenmeyen zaferi kendi namlarına almayan heyyin ve muttaki kullarındır.
İngiliz The Independent yazarı ve Ortadoğu uzmanı Patrick Cocburn çok yerinde bir değerlendirme ile birlikte AK Parti’nin gerilemesiyle birlikte Türkiye’nin kendi sorunlarının içine gömüleceğini ve içine kapanacağını yazmaktadır. Bunun bir adım ötesini de Ahmet Davudoğlu söyleyerek ; AK Parti denklemi dışında iktidar denklemlerinde Türkiye’nin Suriyelileşme anaforuna kapılacağını beyan etmektedir. Kısaca Suriye bataklığından bahsedenler bu ‘hezimet’ üzerinden Türkiye’yi bataklık haline getirmeye yelteneceklerdir. Nitekim, 28 Şubat sürecinde Suriyelileşme eğilimine en fazla dikkat çeken siyasetçi merhum Muhsin Yazıcıoğlu olmuştur. Belki de ölümünün perde arkasında bu gerçeği doğru okuması ve buna dair uyarıları yer almaktadır. Gerçekten de başta Kürt ulusalcısı Selahaddin Demirtaş olmak üzere bilumum ulusalcılar Türkiye’nin Suriye politikasının değişmesi gerektiğini savunuyorlar. Suriye’de kaybeden Esad’ın Türkiye’de kazanmasını istiyorlar. Kobani’yi (Kürtçüleştirme kampanyalarına karşı doğru ismi kullanarak Aynu’l’ Arap demeliyiz) sınırdan içeri taşımak isteyeceklerdir.
****
İsrail basını alenen ‘ideolojik kardeşi’ HDP’ye övgüler düzmüştür. İsrail’de yayın yapan Kanal 2 Televizyonu ve sair kanallar seçimlerden önce alenen HDP propagandası yapmıştır. Vaktiyle Yaşar Kaya gibiler de yurtdışına kaçtıktan sonra İsrail tarafından el üstünde tutulmuş, en azından ilgiyle ve sevgiyle takip edilmiştir. 7 Haziran seçimlerinde ülke dışında temsilciliklerde kullanılan oylarda İsrail’de CHP birinci gelirken Suudi Arabistan gibi ülkelerde AK Parti başa oynamıştır. İsrail ve ABD gibi ülkelerde CHP başı çekerken bazı İskandinav ülkelerinde de HDP varlık göstermiştir. Kimi Batı ülkeleriyle birlikte İsrail elbette şamata yapanlar arasındadır. İsrail’in Arap dünyasındaki gölgesi veya uydusu; Abdullah Fehd Nefisi’ye göre bölgenin ikinci İsrail’i, BAE de AK Parti’nin gerilemesinden dolayı sevincinden zil takıp oynamaktadır. Ebu Zabi Hakiminin Danışmanı Abdulhalık Abdullah Türkiye’de laik çizginin korunmasının şayanı dikkat ve kabul olduğunu ifade etmiştir. Türkiye’nin İsrail’e mesafesinden dolayı AK Parti yönetimine karşı çıkan BAE rejimi aynı nedenden dolayı İsrail’in korkulu rüyası Arap Baharı’na karşı çıkmış ve darbelere ve darbecilere destek vermiştir. İsrail namına darbe üssü olmuştur. Sisi ile birlikte Halife Hafter, Muhammed Dahlan ve Ahmet Şefik gibi darbeci ve baltacı tipleri desteklemektedir. Negatif anlamda Katar’ın yerine geçmiştir.
Oraya buraya serpilmiş Sisiciler de Türkiye’de Ak Parti’nin gerilemesinden son derece hoşnut bulunuyorlar. Bunlardan birisi ve İhsan Eliaçık’ın Mısır versiyonu olan eski Vekil Muhammed Ebu Hamid Türk seçmeninin oy birliğiyle Ak Parti’ye kırmızı kart gösterdiğini söylüyor. Bahsettiği oy birliği nerede ve nasıl tecelli etti acaba? Ya dayak yememiş ya da sayı saymasını unutmuş! Türkiye’de bir zamanlar TESEV’in karşılığı olan Mısır İbni Haldun Araştırmalar Merkezi Başkanı Sadetttin İbrahim de İhvan fobisini bastırmak için Türkiye’de de İhvancıların sırtının mindere geldiğini savunuyor. Veya öyle teselli buluyor. Laf çok ama meali bir: Şamatacılar iyi ki kaybettin Erdoğan diyerek tempo tutuyorlar. Ne diyelim: Dost başa düşman ayağa bakar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.