Bu polislerin işi ne?
Bonzai gibi bir uyuşturucu belası her yerde peynir-ekmek gibi nasıl alınıp-satılıyor? Nasıl bulunuyor? Bunun görevlisi, yetkilisi nerde?
PKK yol kesip, kimlik sorar hale geldi. Bonzai her yere yayıldı, aldı başını gitti. Emniyet güçleri bunları halletmesi gerekirken, benle uğraşıyor. Benim telefonlarımı dinleyeceğinize gidin bu işleri halledin.
Yahudilerin de, Hristiyanların da, müşriklerin de hepsinin İslam’dan haberi var artık. Rasullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in gönderildiğinden haberleri var. Kur’an diye bir kitap olduğundan haberleri var. Çok nadirdir haberi olmayan.
Afrika’nın bazı ücra yerlerinde dünya ile hiç irtibat kurmamış kabileler çıkabiliyor. Onlar mesul olmayabilir.
BİZE YOLU TARİF ETTİLER
Davet ulaşmamış, fetret ehli gibi görülebilir. Ama bugün bütün insanlık Rasullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in gönderildiğini biliyor. Hakkı batıldan ayırmak için onların bunu araştırması lazım.
Kur’an’da “Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.” (İnsân (Dehr)-3) buyruluyor. Hele siz, hele ben. Bize tamamen yolu tarif ettiler, net bir şekilde beyan ettiler. Helalleri açıkladılar, haramları açıkladılar. Bu millet faizin haram olduğunu bilmiyor mu? Rüşvetin haram olduğunu Allah bildirmedi mi? Yolsuzluğun haram olduğunu bildirmedi mi? Zinanın yasak olduğunu Rabbim beyan etmedi mi? Sarhoş edici maddelerin, içkinin, uyuşturucunun haram olduğunu bildirmedi mi?
HANİ NERDE POLİS?
Bakın geçenlerde bana Samsun’da bu zamana kadar bonzaiden 170 kişi öldüğünü söylediler. Böyle bir uyuşturucu belası Samsun gibi yerde peynir-ekmek gibi nasıl alınıp-satılıyor? Nasıl bulunuyor? Bunun görevlisi, yetkilisi nerde? Bu emniyetin, polislerin işi ne? Anca beni tutup hapse atıyorlar. Polis beni hapse götürürken “Bütün millet birbirini kesiyor. Irz, namus kalmamış. Kadınlara tecavüz ediyorlar, saldırıyorlar, kesiyorlar, doğruyorlar, konteynere atıyorlar. Uyuşturucu kol geziyor. Siz benle niye uğraşıyorsunuz” dedim. Polis bana “Devletin polisi herkese yetecek kadar var” diye cevap verdi. Hani nerde var?! Soruyorum şimdi madem vardı, Samsun’da niye bonzai var? Niye uyuşturucu var Samsun’da? Olmamalı! Bir tane bile olmamalı. O emniyet, o polis onu bulmadan sabaha kadar uyuyamaz.
PKK’YA BAKIN SİZ
Arıyoruz polisi “Burada çocuk yığılıp kalmış. Kaldırımda yatıyor, komaya girmiş” diyoruz. Bize “Tam öldüyse haber verin, kaldırırız” diyor. Yahu bu çocuk ölene kadar, bu bonzaiyi içene kadar sen nerdesin?!
Telefonları dinliyorlar. Kimi dinliyorlar? Beni dinliyorlar! Benim hanımı dinliyorlar! Benim hanımdan ne çıkar? Terörist çıkmaz.
Niye benim telefonumu dinliyorsun? Gitsene orada adamlar bonzai satıyor, uyuşturucu satıyor, silah satıyor, teröristlik yapıyor. PKK yolları kesmiş millete kimlik soruyor. Bunlara baksanıza. Bunlara bir şey yok. Anca gelir bizi bulurlar.
Hey gidi insan! Allah “Ben sana yolu gösterdim” buyuruyor. Uyuşturucunun haram olduğunu bilmeyen mi var? Madem aklını kaybettiriyor, sağlığına zarar veriyor, haramdır. Bunu müftülüğe sormaya gerek yok.
ŞABAN İÇİN HATİME
Mübarek şaban ayının sonuna geldik. Evet kardeşlerim! Bazıları şabanın sonunu yemeye-içmeye vedâ edilen uğursuz günler şeklinde değerlendirerek, mübah şehvetlerin tatminine sarfetmeye çalışmış, kimi ise bununla da yetinmeyip haramlara bulaşmıştır.
Bütün bu anlayışlar Hristiyanlardan alınma yanlış algılamalardır. Hayvanlar bile bu fikirdekilerden daha akıllıdır.
DİNDEN NASİPLERİ YOK
Hatta bazıları ramazan ayını tamamen isteksiz karşılamaktadır ki bunların dinden îmandan hiçbir nasîbi yoktur.
Hârun Reşîd’in sefih bir oğlu vardı, bir defasında ramazana çıkmak istememişti. Allâh ona sara hastalığı musallat etti, günde birkaç defa bayılmaya başladı ve bir daha ramazan görmeden öldü gitti.
İşte bu sefîhler bu mübârek aylardaki ibâdetlerden ağırlandıklarından ve alışkanlıklarını bırakmaktan zorlandıklarından ötürü, bizim çıkmasından üzüldüğümüz bu uğurlu vakitlerin çabucak geçmesi için gün saymaktadırlar.
Kimileri bile bile günahlara ısrar etmektedir ki bunlar ramazanda bile isyânı terk etmemektedir.
KABULE MAZHAR OLAMADI
Muhammed ibni Hârun el-Belhî’nin başına gelen musîbet çok kişinin anlattığı meşhur ve yaşanmış bir hikâyedir.
Bu adam içki içmeye devam eden bir kişiydi, şabanın son günü sarhoş olarak annesinin yanına gelince onun sitemiyle karşılaştı. Annesinin nasihatleri karşısında sinirlenerek, tutup onu oracıkta yanan tandıra atıp yaktı.
Daha sonra ne kadar tevbe etmiş ve âbidlerden olmuşsa da, mânâ âleminde onun dışında tüm hacıların kabule mazhar olduğu zuhur etti.
AZGINLARDAN OLMAYIN
Allâh kimin hayrını dilerse ona îmânı sevdirip, sâlih amelleri kalbine hoş gösterir. Kâfirliği, fâsıklık ve isyânı kendisine kerih göstererek onu kâmil ve râşid kullarına katar.
Kimin de şerre müstahak olduğunu bilirse, nefsini ona musallat eder de o, şeytanın vesveselerine mâruz
kalır. Artık kâfirlik ve günahlar kendisine çok hoş gelir ve böylece o, azgınlardan olur.
ÖLÜMLE İFTAR ET
Ey Müslüman! Sakın günahlara bulaşma, çünkü onlar nice nîmetleri söküp almış, nice nikmet ve belâları celbetmiş, nice yurtları harap etmiş, nice evleri ıssız bırakmıştır da artık onların sahiplerinden bir eser bile kalmamıştır.
Büyüklerden biri şöyle demiştir: “Dünyayı oruçlu geçir ki ölümle iftar edesin. Takva sahipleri dünyayı tüm haramlardan oruç tuttukları bir ay olarak görmüş, ölüm gelince de bayrama ermişlerdir.”
GÖNLÜNÜZ SEVİNÇLE DOLSUN
Bu gün haramlardan kendilerini tutamayanlar ise âhirette büyük bir mahrumiyetle karşılaşacaklardır. Nitekim âhirette kendilerine:
“Siz bütün lezzetlerinizi o en alçak (dünyâ) hayatınızda (tamamen tüketip) giderdiniz ve onlarla iyice faydalandınız (artık sizin için burada zevk alacağınız hiçbir şey kalmamıştır)!” (Ahkaf Sûresi:20) denilerek sitem edilmesi bile ceza olarak onlara yeterli gelecektir.
“Dünyada içki içenin cennet şarabından içemeyeceği, dünyada ipek giyenin âhirette giyemeyeceği”nin bilinmesi de gerçekten ibret vericidir. (Buhârî, Eşribe,10/25-26, Müslîm, no:2003, 2073; İbnü’l Esîr, Câmi‛u’l-usûl, 10/677-680)
Ey Kardeşler! Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, rahmet ve bereketlerin yayıldığı ve nurların saçıldığı ramazan ayınızla müjdelenin, gönlünüz sevinçle dolsun!
Ayların efendisi şehr-i ramazan hepinize mübârek olsun! Makbul oruçlar ve sâlih ameller cümlemize nasip ve müyesser olsun! “Âmîn!” diyen kullar icâbete mazhar olsun! Âmîn! (İbni Receb, Letâifü’l-me‛ârif, sh:276-278)
AYET-İ KERİME
“Ey îmân edenler! Adâleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, anne babanız ve akrabanız aleyhinde bile olsa Allah için şâhitlik eden kimseler olun. (Haklarında şâhitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar, Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adâletten sapmayın…” (Nisâ, 135)
HADİS-İ ŞERİF
“Kıyâmet gününde insanların Allah Teâlâ’ya en sevgili olanı ve O’na en yakın yerde bulunanı, adâletli idârecidir. Kıyâmet gününde insanların Allah Teâlâ’ya en sevimsiz olanı ve O’na en uzak mesâfede bulunanı da zâlim idârecidir.” (Tirmizî, Ahkâm, 4/1329; Nesâî, Zekât, 77)
ALİMLERDEN ÖĞÜTLER
“Amellerin en güzeli, gönülden geçenleri araştırmaktır. İyi mi geliyor, kötü mü geliyor bilmektir.” (Alaaddin-i Attar Hazretleri)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.