Seçim Sonuçları: Beklenenler ve Beklemeyenler!
Seçim sonuçları ile ilgili tahminlerimizi aylar öncesinden dostlarımızla paylaşırken, “millet AK Parti’ye bir uyarı fiskesi vuracak, inşaallah şiddetli olmaz, yani yüzde 40’ın altına düşmez” diyorduk...
İktidar partisi yüzde kırkın altına düşmedi ama, hükümet kurabilecek sayıyı bulamadı. Tabiî seçim kampanyasının başlangıcında kapının 400’den açıldığını hatırlarsak, 258 milletvekilinde kalınması başarısızlık olarak görülebilir.
Seçim sonucu beklenendi... Elbette bunu beklemeyenler de vardı. Bunların bir kısmı safyüreklilikten, olup bitenleri, yükselen halk tepkilerini fark edemeyenlerdi. Bunlara söyleyeceğimiz bir şey yok. Fakat bazıları da var ki, bunlar iktidar yalakası konumunda olduğu için görülebileni değil, görülmesi gerekeni yazıyorlardı.
Tepedeki eski âşinalarımız, iktidar rehavetine kapılmış, ancak kendilerinin hoşuna giden basını takip eder hale gelmişlerdi. Bu arada, doğrudan ve dolaylı bir hayli yazımızda samimi uyarılarımızı dile getirdik, fakat duvarları aşıp ilgililere ulaşmadığı anlaşıldı.
AK Parti başlangıçta istişareye önem veriyordu. Hatta parti kuruluşundaki eleştiri, “Necmeddin Erbakan istişare ediyor, ama bildiğini okuyor” şeklindeydi. AK Parti yöneticileri istişare etmeden bildiğini okumaya yöneldi! Bildikleri neydi? Orası meçhul! Mesela, “çözüm süreci”nin bilgiyle yürütüldüğüne dair bir emare göremedik. Bir takım isimleri “akil” ilan edip sahaya sürdüler. Bunların bir kısmı, yalaka sınıfındandı, bir kısmı Kürt etnikçiliği ile organik bağı olanlardı. Bunların bazıları AK Parti’den bazıları da HDP’den aday oldu. Demek ki siyasî ikbalin yolunu buradan bulmuşlar.
İktidar körlüğünün devam ettiğine dair bir emare de, eski “süreç bakanı”nın beyanatıdır: Hazret çözüm sürecinde seçim nedeniyle frene basılmasını Doğu ve Güneydoğu’daki oy kaybında bir faktör olarak görüyormuş. “Her şey planlanmış giderken, artık neredeyse silah bırakmayla ilgili son adımlara doğru gelinirken, seçim öncesi o sürecin bir anlamda seçim sonrasına erteleniyor gibi bir hava verilmesi ya da durdurulması burada faktörlerden biri olmuştur” deyu buyurmuş...
Bunu sıradan bir vatandaş söylemiyor, bir zamanların ilgili bakanı söylüyor. Çözüm sürecinde hükümetin yapmadığı ne kaldı? Bizim görebildiğimiz, hiçbir şey! Her şeyi hiç bir şey almadan verdi.
Peki terörist örgüt ne yaptı? Mesela, silahlı unsurlarını sınır dışına çıkardı mı?
Bunun “kem küm”ü yok! Bunu yapmayan, kafasına estiği zaman yol kesen, asker kaçıran, şehirlerde hendek kazdıran, gösteriler yaptıran, Cumhurbaşkanının beyanıyla havaalanı inşaatını engelleyen... örgüt silah bırakacak ha?
Bu ancak şaka olabilir!
“Silah bırakmanın ‘tam zamanı’ değil, maalesef değil...” Bunu Mardin’den seçilen tek AK Parti milletvekili, Orhan Miroğlu yazıyor. Görüşünü şöyle özetliyor: Kürt siyasetinde silahlı kanatla sivil kanat arasında bir çatışma yaşanıyor, sivil kanat demokratik siyaset zemininin güçlenmesini isterken, silahlı kanat bu zeminin zayıf kalmasını arzu ediyor. O halde Türkiye, demokratik sivil alanı genişlettikçe silahlı mücadele alanı daralacak ve dağ kadrosu siyasette belirleyici olmaktan çıkacak. Bu görüşü ifade eden sloganlar bile vardı vaktiyle: Dağdan inip düz ovada siyaset yapmak… Ama bu bir türlü mümkün olamadı. Dağın ovaya üstünlüğü, her koşulda azalacağına arttı.”
Özetleyelim: AK Parti kendi kuyusunu kazdı, eğer bu siyaset sürdürülürse, kuyu derinleştirilmiş olacak!
Yoksa şu mu doğru? Bölgenin çocuğu, bölgeyi bilen, sözüne itibar edilir bir isim yazıyor: Müfit Yüksel, hem de Yeni Şafak’ta:
“Daha önceden de belirtmiştim. AK Parti 2009 yılından beri garip bir şekilde bölgeden kademeli olarak ric’at ediyordu... Bugüne kadar Ak Parti bölgede sürekli PKK/HDP lehine alan boşalttı… Seçimlerde bölge bazında, aday tesbitinde çok negatif davrandı. Gittikçe çok daha düşük aday profili ile seçmen karşısına çıktı. Üstelik Ak Parti’nin, diğer partilere, muhalefet partilerine, meydanlarda “Bölgede biz varız; siz yoksunuz, Sivas’ın, Malatya’nın ötesine gidemiyorsunuz, biz gidiyoruz” diye nisbetleşmesi de, kendisini riske atan bir tutum olup, siyaseten doğru değildi. Şimdiki seçim sonucuna göreyse, Ak Parti’nin bölgeye gitmesi çok zorlaştı. Adeta bölge dışına çıkarıldı.”
Bu tespit doğru ise, kullanılacak kelime, kesinlikle “ihanet”tir.
AK Parti’nin hükümet kurma çalışmalarından önce aklını başına devşirme çabası içine girmesi lâzım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.