Şii-IŞİD Kardeşliği
Esad ile IŞİD kardeşliği belgelendiği gibi aynı zamanda Sünnilik karşıtlığında IŞİD ile Şiiler ve Husiler arasında ortak paydanın varlığı da ortaya çıkmıştır. IŞİD Sünniliği temsil adına hatta tekeli altına almak için ortaya çıksa da teravih namazı gibi Sünniliğin şiarlarını veya şearini reddediyor. Bu yönüyle Şiilerle köprü kuruyor. Bilindiği gibi hilafet meselesi, ayakları mesh meselesi gibi meseleler furuat-ı diniyeden olmasına veya akait meselesi değil, münhasıran fıkıh meselesi olmasına rağmen Sünniliğin bir şiarı olarak önemine binaen akait kitaplarına girmiş ve orada yerini almıştır. Akait kitaplarına girmese bile teravih namazı da Sünniliğin önemli şiar ve sembollerinden birisidir. Sünniliği, Sünnilik yapan esas ve hususlardan birisidir. Hazreti Ömer, Hazreti Peygamberin ara sıra camilerde kıldığı ve kıldırdığı teravih namazını düzenli olarak camilere taşımış, aktarmış ve Peygamberimizin bu yöndeki maksadını pratik uygulama ile hayata geçirmiştir. Bu nedenle de teravih namazı Hazreti Ömer’den itibaren ramazanın ve Müslümanların şiarlarından birisi haline gelmiştir. Teravih namazı ramazana mahsus bir namaz olarak anılır ve bilinir. Şiiler ise Hazreti Ömer’e karşı olduklarından dolayı teravih namazını eda etmezler ve onun ötesinde engellemeye kalkışırlar. Hazreti Ömer’in teravih namazını camide düzenli olarak eda edilmesini sağlaması bir bidat çığırı değildir. Hatta Hazreti Osman’ın yaptığı bir uygulamadan daha muhkemdir. Hazreti Osman da bir çığır açarak ihtiyaca binaen cuma namazında ikinci, iç ezanı ihdas etmiştir. Ömer Bin Abdulaziz ise Ehl-i Beyt’e lanet yerine hutbelerde ‘innallaha yemürü bil adli’ ayetinin okunmasını bidat çığırı değil de, aksine hulefa sünneti olarak kayda geçirmiştir. Onların eserlerine ve yaptıklarına dört elle sarılmakla emrolunduk.
***
Şiilerin teravih namazına muhalif olduklarını biliyorduk ama IŞİD’in de aynı çizgide yer aldığını doğrusu bilmiyorduk. Çokları onlarda bir Şiilik temayülü sezmiştir. Vakıa da bunu doğrular vaziyette gelişmektedir. Nedense IŞİD Sünnilerin dışında herkese hatta Sünnilerin bütün düşmanlarına hizmet ediyor. Bilhassa Şiilik ile köprü kuruyor.
İran’a yönelik olarak tek bir saldırısı mevzubahis değil. Sonuç olarak bu durum siyasi nedenlerle izah edilebilirse de peki teravih namazı gibi Sünnilerce şiar olarak kabul edilen bir hususta neden Sünnileri değil de Şiileri esas alıyor, izliyor? Buna ne demeli? Bilindiği gibi, 21 Eylül 2014 tarihinde Sanaa’yı ele geçiren Husiler bu ramazanda daha önce Amran’ı ele geçirdiklerinde yaptıkları gibi Sanaa camilerinde de teravih namazının kılınmasını yasaklama cihetine gitmişlerdir. Daha önce de ele geçirdikleri bölgelerde ve mıntıkalarda Kur’an kurslarını ve camileri kundakladıkları gibi aynı zamanda teravih namazına da kısıtlama getirmişler ve aleni olarak teravih namazının kılınmasını yasaklamışlardı. Husilerin teravih namazını yasaklaması meşhur bir mesele olmasına rağmen Husiler, 2015 Ramazanı’nda bu yönde bir tamim veya genelge yayınladıklarını yalanlıyorlar. Husilere bağlı Vakıflar Bakanlığı yayınladığı bir bildiride yasaklama meselesinin doğru olmadığını ve iftira mahiyeti taşıdığını ileri sürmüştür. CNN’in bu yöndeki bir haberine göre Husiler teravih yasağını yalanlıyorlar. Zor durumda olan Husiler bunu yalanlayarak kendilerini aklamaya, cilalamaya ve makbul göstermeye çalışıyorlar.
Yoksa bu hususta sabıkaları var. Ayrıca, nefes alıp verir gibi yalan söylüyorlar. Yalan onlar için ontolojik bir ihtiyaç veya varlık sebebi! Haricilerin müspet vasıflarından birisi yalana başvurmamaları ve onu kebairden saymalarıdır. Şiiler ise bunu siyasi bir malzeme haline getirmişler ve yalanlarını yöntemlerinin baş aracı yapmışlardır.
Yalancılıklarıyla tanınır ve temayüz ederler. Bu nedenle de sözlerine itimat edilmez. IŞİD’ciler de hakim oldukları Ninova vilayetinde Husilerin yöntemini benimsemekte, izlemekte ve teravih namazını bidat olarak tanımlayarak yasaklama cihetine gitmektedirler. Onları yakından tanıyanlar Haricilerin hilafına yalan furyasında IŞİD’in selefleri, Haricileri değil Şiileri izlediğini ifade ediyorlar. IŞİD de takiyye prensibine yatkın bir yöntem izliyor. Musul imam ve hatiplerinden Sadun Nuaymi de IŞİD’in Divan-ı Hisbe teşkilatının veya bakanlığının (emri bi’l maruf nehyi ani’l münkeri icra eden kurum) bir genelge ile teravih namazını yasakladıklarını aktarmaktadır. Sadun Nuaymi’nin nakline göre IŞİD’ciler teravih namazını bidat ve dalalet olarak nitelendirmekte ve bundan dolayı bu namazla mücadeleyi üzerlerine bir vazife telakki etmektedirler. Nuaymi, IŞİD’in karara muhalefet eden imamlara kırbaç cezası vereceğini duyurduğunu da aktarıyor. Husiler de benzeri bir tamimle teravih namazı kılan veya kıldıran imamları hapse atmakla tehdit etmişlerdi.
Çinli komünistler oruçla mücadele ederken IŞİD-Husi kardeşler de ramazanın şiarı olan teravih namazıyla savaşıyorlar (http://www.almowaten.net/2015/06 ). Doğru olmamasını temenni ediyoruz doğru ise Allah ne müstahakları varsa, versin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.