Seçim bitti böyle oldu
Geçen hafta medya 76.652 tiraj kaybetti.. Politik gündemin sıcaklığını kaybetmesine rağmen bu kayıp düşündürücü.. Bugün toplam tiraj 4.532.292 seviyesinde. Tabi bu resmi rakam..
İlk 6 gazetede ciddi tiraj kaybı sözkonusu. Zaman 21.577 tiraj kaybı ile ilk sırada. Onu 20.141 tiraj kaybı ile, daha önce 4. sırada iken bugün 3. sıraya yükselen Sözcü izliyor. Sabah 4. sıradaki yeri sabit ama 15.583 tiraj kaybına uğramış. Posta 2. sıradan 4. sıraya yuvarlanmış, kaybı 11.086. 2. sıradaki Hürriyet’in kaybı ise 9.320. Habertürk, Milliyet, Türkiye ise 5.000’er tiraj kaybetmişler. Millet gazetesinin kaybı ise 6.917.
Aslında politika sıcaklığını koruyor, ama tiraj kaybı devam ediyor.. Tiraj artıran yok gibi. Paralel medyanın bir haftalık toplam kaybı 30.000 seviyesinde.
Medya bu süreçte ciddi anlamda bir güven kaybına uğradı. Sahibinin sesi bir medya var.. Yandaşı göklere çıkart, karşı olduklarını yerin dibine batır. Söv, say, iftira et.. Medyaya bu süreçte yine tetikçilik düştü.
Siyasetin yozlaştığını söylüyoruz da medyanın durumu sanki daha mı iyi..
Sosyal medya desen dingonun ahırı. Balta girmemiş bir orman. Kim kimdir belli değil. Özgürlük bu değil. Herkesin her aklına eseni yazıp, söylediği, hakaretin, küfürleşmenin, yalanın mubah sayıldığı, iftiranın ayıp karşılanmadığı bir ortam değil özgür ortam. Kim neye inanacağını bilmiyor. Toplum herkesten şüphe duymaya başlıyor. Ya şizofren oluyor, ya paranoyak bir tip oluyor.. Sürekli saldırıya uğruyorsanız panik atak olabilirsiniz..
Neye inanacağını bilmeyenler bir süre sonra agnostik oluyorlar. Herkesten, her şeyden şüpheleniyorlar.
Medyaya bakar mısınız. Birinin şeytan dediğine, ötekisi melek diyor. Birinin hain dediğini, ötekisi kahraman ilan ediyor..
Bazen dün birilerini göklere çıkartırken bugün yerin dibine batırıyorlar.. Paralel medyaya baksanıza, dün AK Parti’nin sadece iyiliğinden söz ederken bugün hiç bir iyiliğini görmüyorlar.. Kimileri de bu cemaati öve öve bitiremiyorlardı, bugün yerin dibine batırıyorlar..
Siyasetin de, bürokrasinin de, medyanın da kendini gözden geçirmesi gerek. O “güzel söz ve hikmetle hakikati anlatma geleneği”ne ne oldu. Hani bir kavme olan düşmanlığımız bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmeyecekti. Adil şahitler olacaktık. Dedikodu, yalan, iftira ve gıybetten uzak duracaktık. Emin olmadığımız bir konuda kesin hükümde bulunmayacaktık.
Bizden olmayana karşı her hareketi mubah sayan bir anlayış hakim bugün genel olarak Türkiye’deki medyaya. Medya kendi gözündeki mertekleri çıkartmadan başkasının gözünde çöp arıyor sanki..
Hani derler ya “laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde..”
Bu günlerde geçecek. Eskiden bugün yazılıp çizilenler bir süre sonra unutulup gidiyordu. Ama artık internet var. Birileri eski defterleri karıştırıp bilgi çöplüğünden topladığı yalan ve iftiraları ısıtıp servis edebiliyor.
Medya böyle giderse bir süre sonra kendi ciddiyet ve inanılırlığını bitirecek. Toplum sosyal medyaya mahkûm olacak.. Klasik medya da, sosyal medya da kendine çekidüzen vermek zorunda.. Yoksa gelecek günler geçen günleri aratacak. Sanırım eğer ülkede çok önemli gelişmeler olmazsa gazetelerin tirajları daha da düşecek.
Okurun da kendine çeki düzen vermesi gerekiyor. Biz bize benziyoruz. Sonuçta tencere yuvarlanıyor, kapağını buluyor. Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir..
Medya Hakk’ın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olmak zorundadır. Aksi halde varlık sebebine ihanet emiş olur.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.