Orucun gayesi nefse boyun büktürmektir
Ulemânın beyânı vechile; oruçtan maksat ve bu tür bir ibadetin farz kılınışındaki esas gaye ve hikmet, Allâh-u Teâlâ’nın en büyük düşmanı olan nefsi kahr etmek ve ona boyun büktürmektir.
Nitekim Dâvûd (Aleyhisselam)ın kudsî hadislerinde:
“Nefsini düşman bil, çünkü o, Bana düşmanlık için diklenmiştir” (İmâm-ı Rabbânî, el-Mektubat, no:52, 1/66) buyruluyor. Şeytanın insana günah işletmedeki en büyük yardımcısı, hiç şüphesiz ki nefsin şehvetidir, bu şehveti ateşleyen de yiyip içmektir. Demek ki Allâh-u Teâlâ’nın düşmanları olan nefis ve şeytanı ezmek, ancak, oruç gibi yemeyi içmeyi azaltan bir ibadetle mümkün olabilir.
ŞEYTAN KAN DAMARINDA
Bu yüzden Enes (Radıyallahu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Şüphesiz ki şeytan, âdemoğlunun kan damarında akmaktadır, o halde siz aç kalarak, onun kanallarını daraltın” (Zebîdî, İthâ-fu’s-sâde, 7/269) buyurmuştur.
Zaten Allâh-u Teâlâ orucun farziyetini beyan eden âyeti kerîmenin sonunda, bunun illet ve hikmetini açıklarken:
“(Oruç sayesinde, haramlardan) iyice sakınasınız diye!” buyurmakla, aslında bütün günahların kaynağı olan nefsânî şehvetin, ancak bu suretle kırılacağına i aret etmiştir.
EVLENEMEYEN ORUÇ TUTSUN
Nitekim Abdullah (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen:
“Bizler, peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sel-lem)in maiyyetinde (evlenmek için) hiç bir imkân bulamayan bir takım gençlerdik. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bize buyurdu ki:
“Ey gençler topluluğu! Evlenmeye gücü yeten hemen evlensin. Çünkü evlenmek, gözü (haramdan) daha kısıcı, tenasül uzvu için de daha koruyucudur. Evlenmeye gücü yetmeyen ise, oruca devam etsin. Çünkü o, kendisi için (şehveti kıran) bir enemedir.” (Buharî, Nikah, 2,3,6/117, Savm:20; Müslim, Nikah:l,3; Ebû Dâvûd, Nikâh:1; Tirmizî, Nikah:1; Nesâî, Sıyam:43, Nikah:3; İbn-i Mâce, Nikah:1; Darimî, Nikah:2; Ahmed İbn-i Hanbel, el-Müsned, 1/ 378,424,425, 432,447) hadîs-i şerîfi buna delâlet etmektedir.
AÇLIK TERBİYE EDER
Orucun meşrûiyyeti hakkında nakledilen şu rivâyet de, konumuz açısından aydınlatıcı niteliktedir.
“Allâh-u Teâlâ aklı yarattığında ona ‘Gel!’ buyurmuş, gelmiş, ‘Git’ buyurmuş, gitmiştir, sonra ‘Sen kimsin? Ben kimim?’ diye sormuş, o:
‘Sen benim Rabbimsin, bense senin zayıf bir kulunum!’ diye cevap vermiş. Bunun üzerine Allâh-u Teâlâ:
‘Ey akıl! Senden değerli bir şey yaratmadım!’ buyurmuştur.
Sonra nefsi yarattığında ona da ‘Gel!’ buyurmuş, fakat o hiç cevap vermemiştir.
Bu sefer ‘Sen kimsin, Ben kimim?!’ sorusunu yöneltmiş, o küstahça: ‘Sen Sensin, ben, benim!’ demiştir.
Bu yüzden ona yüz sene cehennem azabı yapmış, çıkardığında sorusunu tekrarlamış, fakat o hiç akıllanmadığından aynı cevabı vermiştir.
Sonra onu yüz sene açlık ateşine müptela kılınca, açlık onu terbiye etmiş, bu defa İlâhî sual karşısında: ‘Sen benim Rabbimsin, bense Senin âciz bir kulunum!’ demeye mecbur kalmıştır.” (Osman el-Hobevî, Dürratü’n-nâsihîn, sh:13; Zebîdî, İthâfü’s-sâde, 1/455)
İşte Allâh-u Teâlâ, kullarının nefislerini terbiye etme, toku açın halinden haberdar etme, âhiretteki sonsuz açlık, susuzluktan kurtulma tedbirlerine sevketme, “Ya Rabbi! Açlıkla, susuzlukla terbiye etme!” diye dua ettirme ve nimet kıymeti bildirme gibi nice yüce hikmetlerle, orucu inananlara, zahmet olmasın diye sürekli değil de, ibret olsun diye sayılı günler boyunca farz kılmıştır.
ELİNE DAVULU ALAN VURUYOR
Bu davulcular da cins yahu. 1.30’da davula başlanır mı mübarek adam?! 3.20’ye kadar imsak var. 2.30’da başla.
“Ama ben kaç mahalle daha gezeceğim” diyor. Sen kaç mahalle daha gezeceksin diye beni niye 1.00’de kaldırıyorsun. Bunlar da bir cins. Çocuğu olan var. Uyuyan var, uyutan var. Hastası olan var… Hadi 2.20’de falan anlarız. 45-50 dakika kaldı diye. 1.00’de başlıyor adamlar yahu.
ESKİLER HAVALI ÇALIYORDU
Davulcuları da kim tasnif edecek? Onlara kim usul öğretecek? Usul diye bir şey yok. Makam diye bir şey yok. Eline davulu alan vuruyor. Mübarek adam onun da bir usulü, usturubu var. Eski davulcular baya havalı çalıyorlardı yani. Allah rahmet etsin bizim bir Recai dede vardı. “Davulcu bir çaldı davulu, kalkıp göbek atasım geldi” demişti. Şimdiki davulcular kafana vuruyor gibi vuruyor yahu. Mübarek adamlar milletin de moralini bozmayın. Yataktan kalkarken insanları sinirli kaldırmayın.
Ayet-i Kerime
“O gün (kıyamet günü) gerçek hükümranlık Rahmân’ındır ve kâfirlere zorlu bir gün olacaktır.” (Furkân, 25 / 26)
Hadis-i Şerif
“Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)’ı herhangi bir şey üzecek olursa namaz kılardı.” (Ebû Dâvud, Salât 312; Nesâî, Mevâkît 46)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.