Medya reformu
Sabah Gazetesi yazarı değerli dostum Yavuz Donat,dünkü yazısında bizim ‘Yeni Türkiye’nin ‘Medya Özel Sayısı’ndan bahsederek, Dergi’de yayınladığımız Abdullah Gül,Sami Selçuk,Hüseyin Hatemi ve Zahit Akman’ın yazılarından yaptığı iktibasları aktarmış. Gerçekten de, Yeni Türkiye’nin bu iki ciltlik ve 1647 sayfalık sayısı,iletişim fakültelerinde okutulacak değerde görülmüştü.
Eserin ilk yazısı Abdullah Gül’e ait ve ‘Medyada Reform Şarttır ’ başlığını taşıyor.Sayın Cumhurbaşkanımız bundan tam 12 yıl önce yayınladığımız yazısında şu tespitlerde bulunuyor:
‘Türkiye’de demokrasinin tam olarak yerleşmesi ve bilgi çağında yerini alabilmesi için bir medya reformunun gecikmeden yapılması kaçınılmazdır. Bu reformun ana hatları şu şekilde özetlenebilir :
1. Başta Anayasa olmak üzere, medya ile ilgili mevzuat 3984 sayılı kanun dahil- süratle gözden geçirilerek medyanın özgürlüğü ve sorumluluğu çerçevesinde yeniden düzenlenmelidir.
2. Medyanın denetimi, prensip olarak ‘özdenetim’ şeklinde düşünülmeli, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi ve Türkiye’deki Basın Konseyi Basın Meslek İlkeleri çerçevesinde, hürriyetleri sınırlamaksızın, cevap ve düzeltme hakkı, özel hayat ve kişilik hakları korunmalıdır.
3. Medyanın yeniden yapılanmasında; şeffaflık, katılımcılık, bağımsızlık ve etik gözönüne alınmalı, ayrıca yerellik boyutu ihmal edilmemelidir.
4. Medyanın sermaye yapısı mümkün olduğu ölçüde halka yaygınlaştırılmalı, artık demokratik ülkelerin birçoğunda tekelleşmeye karşı denenmeye başlayan yeni örgütlenme modelleri üzerinde durularak yeniden yapılanmaya gidilmelidir.
5. Medya mensuplarının eğitimi üzerinde önemle durulmalı ve medyada beşerî kaliteyi arttırıcı tedbirler alınmalıdır.
6. Medya Reformu, yeni iletişim teknolojisinin getireceği değişiklikler hesaplanarak gerçekleştirilmelidir.’
Gül’ün medya reform tekliflerinin bugün için de aynen geçerli olduğunu düşünüyoruz.
***
Dergide sayfalar arasında gezinirken rastladığımız bazı önemli tesbitleri de aktarmak istiyorum.
Basın ahlâkı konusunda yazdığı yazıda Sedat Ergin şöyle söylüyor: “Türkiye’de hukuktan insan haklarına kadar pek çok alanda bir ‘yeniden yapılanma’ ihtiyacı konusunda genel bir görüş birliği vardır. Bunun zorunlu bir şartı, ahlâk ölçülerinin her alanda sıkı bir şekilde gözetilmesidir. Türk basını da bu ihtiyaçtan bağışık değildir. Türk basınının meslekî ilkeler bakımından kendisine ciddi bir şekilde çeki düzen vermeye başlamasının zamanı çoktan gelmiştir. Ülkedeki kurumları kamuoyu adına denetleyen basının, kendi içinde etkili bir denetim mekanizmasını henüz yerleştirememiş olması, (...) Türk demokrasisinin en önemli özelliklerinden biridir.”
Sedat Ergin’in teşhis ve tespitlerine aynen katılıyoruz.
Rahmetli Yavuz Gökmen de ‘Medya ve İdeoloji’ başlıklı yazısında, 12 yıl önceki ortam çerçevesinde şu tabloyu cesaretle çiziyor: ‘Şu anda baktığımızda, Medya, sivil hükümetleri kaale almamakta, devletin asli sahibi Ordu’ya toz kondurmadan ve gerektiğinde darbe kaşıyarak ön plana çıkmaktadır. Sivil politikacılar, adeta medyanın alay konusu etmesi gereken zavallı kuklalar haline gelmişlerdir. İşte medyanın ideolojisi özetle budur. Devlete damga vuran Ordu’nun ideolojisi, medya eliyle savunulmaktadır.(...) Şimdi umut, Türkiye’nin ve elbette medyanın demokratik biçimde yeniden yapılanmalarındadır.’
Ne yazık ki, Yavuz Gökmen’in tespiti, aradan geçen zamana rağmen pek değişmiş değildir.
***
Medya 4. kuvvettir. Tamam da, diğer 3 erkin denetim yolları bulunurken, medya erki, bir türlü işletilemeyen ‘özeleştiri’ dışında hiçbir denetime tâbi değildir. ‘Kişi hakları’, ‘basın hürriyeti’ adlı sunakta kurban edilmekte; ‘cevap ve düzeltme hakkı’ ise hiçbir şekilde çalıştırılmamaktadır. Açıkça ifade etmek gerekirse, Türkiye ’de ‘medyakrasi’, antidemokratik tesirini icra etmektedir.
Lâkin, buna karşı, Başbakan ’ın yaptığı gibi, hergün ilçe kongrelerinde son derece sert bir üslûpla bağırıp çağırmak ve gerilimi arttırmak da çare değildir.
En kısa zamanda bir ‘Medya Kurultayı’ toplanmalı; medya mensupları ve taraflar, bu kurultayda meseleyi bilimsel şekilde tartışmalı; TCK ’da ve Basın Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılmalı; medyada tekelleşme önlenmeli, medya terör, şantaj ve şiddet aracı olmaktan çıkarılmalı, daha fazla kirlenmesine ve yozlaşmasına mâni olunmalıdır.
Kısaca, Türkiye ’de acil bir ‘Medya Reformu’na ihtiyaç vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.