Sünnîler Suriye’den İbret Alamadılar
DİKTATÖR Saddam Hüseyin zamanında çok baskı vardı ama Irak bu kadar kötü durumda değildi. Ülkede birlik vardı, üniter devlet yapısı vardı. Bugünkü gibi parçalanmamıştı. Sünnîler ve Şiîler birbirinden bugünkü kadar kopmamıştı.
Suriye’de de dört sene önce devlet vardı, güvenlik vardı, oldukça yumuşama vardı, meselâ bendeniz arkadaşlarımla birlikte oraya gidip keyf içinde gezebiliyordum. Bugün ise korkunç bir iç savaş var, ülke yangın yerine, harabeye dönmüş vaziyette.
Yemen’in durumu da oldukça iyiydi, orada da güvenlik vardı, gidebiliyorduk.
Libya’da diktatörlük vardı ama bugünkü gibi iç savaş yoktu, birbiriyle çarpışan iki ayrı devlet ve hükümet yoktu.
Irak hakkında kesin konuşamam ama Suriye’nin bugünkü duruma düşmesinin asıl sebebi, çoğunlukta olan (yüzde 75 veya 80) Sünnî Müslümanların gafletinden ve birlik olmamalarından ileri gelmiştir. Onların en ölümcül hatâsı (imkân varken) istidatlı ve kabiliyetli çocuklarının yeterli kısmını subay yetiştirmemeleri olmuştur.
Onlar orduyu ihmal etmiş, yüzde onluk Nuseyrî azınlığı orduya sızmış ve sonunda kanlı bir diktatörlük kurulmuştu.
Sünnîlerin müzmin hastalıklarından birincisi ittihadsızlıktır, yâni tek bir Ümmet çatısı altında bir ve beraber olmamalarıdır.
Yekûn olarak nüfusun yüzde seksenini oluşturuyorlar ama birbirinden kopuk bir sürü hizbe, fırkaya, cemaate ayrılmış oldukları için azınlık durumuna düşüyorlar.
Haçlı seferleri başladığında Ortadoğu Müslümanları bir sürü küçük devlete ayrılmıştı, bunlar birbirleriyle rekabet ve çekişme halindeydi ve sonunda Haçlı ordusu geldi, hepsini hallaç pamuğu gibi attı ve Kudüs’ü zabt etti.
Aradan yüz yıla yakın bir zaman geçtikten, çok acılar çekildikten, çok kanlar döküldükten sonra Salahaddin Eyyubî birliği sağladı da Kudüs ondan sonra istirdat edilebildi (tekrar ele geçirilebildi.)
Sadece Ortadoğu’da değil, bütün İslam âlemindeki Sünniler ittihattan uzaktır, gaflet içindedir.
Suriye’de olup bitenler onlara ders vermemiştir, ibret almamışlardır.
Türkiye Sünnîleri arasında hiçbir derlenme, toparlanma, tek bir Ümmet olma, bu Ümmetin başına râşid bir Halife seçme, güçbirliği yapma niyeti teşebbüsü ve faaliyeti görülmüyor.
Birilerine küçük saltanatlar çok zevkli geliyor.
On, yirmi, otuz Sünnî cemaat tarikat hizip fırka sivil toplum kuruluşu başkanının bir araya geldiği görülmemiştir.
Tek bir Ümmet olma yolunda dişe dokunur bir çalışma yoktur.
Böyle bir çığır şu mübarek Ramazan’da açılabilirdi. Lakin bu konuda hiçbir şey yapılmadı.
Türkiye parçalanıyor, güneyimizde birkaç Kürt devleti kuruldu, ordu sınıra yığılmış ve teyakkuz durumunda, yarın bizim topraklarımızda da çok vahim gelişmeler olabilir ama Sünnî çoğunlukta bir toparlanma, birleşme yok.
İftar ziyafetleri gırla gidiyor. Birlik mi, Ümmet mi, Halife mi?.. Kalsın…
Bu durum hep böyle gider mi?
Suriye Nuseyrilerin eline düşmeden önce Sünnîler derin bir gaflet içindeydiler. Durum biraz yumuşadıktan sonra gaflet yine devam etti.
Bizdeki birileri ne diyor biliyor musunuz? Suriye’de olabilir ama bizde olmaz…
Balkan harbinden önce de bazı gafil Osmanlılar bir şey olmaz bir şey olmaz demişlerdi ve sonra beş asırda aldığımız Rumeli’yi üç haftada kaybetmiştik.
İttihadsızlık, Ümmetsizlik, İmamsızlık, şuursuzluk, gaflet gerçekten büyük beyinsizlik ve felaket.