Bir Taşla Çift Terörist Vurmak
Türkiye Zap Suyu havzasında teröristlere aman vermiyor. Zap üzerinden operasyonlarını PKK’ya doğru kaydırdı, çeşitlendirdi. İyi de yaptı. Zira yarım operasyon, operasyon değildir. Terör örgütleri sonuçta birbirlerini domine ediyorlar. Daha doğrusu terör örgütleri veya uçlar birbirini besliyor ve tetikliyor. Terör domino etkisi meydana getiriyor ve bir terörist hareket karşıtını da doğuruyor. Kesinlikle IŞİD ile PKK ve hatta DHKP-C sonuç itibarıyla madalyonun öteki yüzlerini temsil ediyorlar. İdeolojileri farklı olabilir ama ideolojik zehirleri aynı. Bunlar domino taşları gibi, birisine vurduğunda öteki de otomatik olarak harekete geçiyor. Varlığını ve ideolojisini ötekisine borçlu. Ötekinin gölgesinde serpiliyor. Biz bunu 12 Eylül öncesinde doya doya yaşamıştık. Sokak kutuplaşmış ve sağ ile sol arasında ülke bölünmüştü. Bunun sonucunda kurtarılmış bölgeler ve sokaklar ihdas edilmiş ve bu sağ sol kavgası ülkeyi çalkalamış ve kurutmuştu. 12 Eylül sonrasında geçmiş süreçten dersler çıkarılmış ve devlet adına hareket ederek kimse öteki örgütle kötü olmak veya kavgaya tutuşmak istememişti. Günümüzde de aslında bu çeşit bir kutuplaşma yok. Lakin saha kazanmak isteyen PKK, IŞİD meselesini büyüttükçe büyütüyor ve durumdan vazife çıkartarak zeminini ve etki sahasını genişletmek istiyor. Hem içeride hem de sınır ötesinde. PKK kendisini IŞİD’in panzehiri olarak görüyor. Ashton Carter’a göre de böyle gözükebilir. Ama bize göre farklı türlerde zehirleri temsil ediyorlar.
***
Terörist bünyeler kendilerini ötekinin panzehiri olarak görebiliyor. Lakin onlar hastalıklara benziyorlar. Birisi kanser ise öteki ülser, diğeri tifo vesaire. Hepsi yekdiğerini illet olmakla suçluyor. Halbuki, kendisi en büyük illet. Bu açıdan PKK ve HDP’nin IŞİD’i verem veya kanser olarak tasviri doğru olmakla birlikte kendisini işin içine katmadıkça eksiktir. Kendisi de veba türü bir şey. Bu zıtlık veya tezat bizzat selefi gruplar arasında da yaşanıyor. Sözgelimi IŞİD, muhalifi selefi hareketler tarafından Harici olarak nitelendiriliyor ve genel olarak ümmet kendisi Hariciliğin yeni versiyonu olarak görüyor. Yanlış değil. IŞİD örgütü yüzyılımızın Hariciliğini temsil ediyor. Yeni bir Harici hareket! Her noktada aynı olmasalar bile sonuç itibarıyla ortak kökleri var. İbni Mülcem’in mirasını temsil ve tevarüs ediyorlar. Irak’ta Salahaddin ili Huveyce merkezine bağlı Eş Şarkat şehrinde ilmi Selefilik olarak anılan Camiye veya Medhaliye ekolünün temsilcilerini ele geçiren IŞİD militanları, bunları teşhir ediyor. Ebu Menar el Cebburi lakabıyla anılan Hamd Bin Hudeyr el Cebburi teşhir edilen selefi şeyhlerinin en öne çıkan ismi. Amerikan işgalinin getirdiği hükümetle işbirliğine cevaz vermesiyle dikkatleri üzerine toplamıştı.
Ebu Menar Irak’ta cihadın meşruiyetini reddetmiş, işgal karşısında halka sabır tavsiye etmiştir. Amerikan işgali karşısında pasif tutum takınmayı yeğlemiş ve tavsiye etmiştir. Ebu Menar ile birlikte İlmi Selefilik, Camiye veya Medhaliye grubuna bağlı beş Selefi şeyhi bir pikaba dolduran IŞİD militanları yanlarına da örgütten birisini katarak kara propaganda yapmış ve bu alimleri teşhir etmiştir. Pikapta IŞİD’i temsil eden unsur eliyle onlara işaret ederek yolda şöyle seslenmektedir: Ey ahali! Duyduk duymadık demeyin. İşte bunlar Mürcie ekolünün adamları! Bizim hakkımızda da Harici diyorlar! Ardından da Mürcie olarak isimlendirdikleri şeyhlerden IŞİD amigoluğu yapmasını istiyorlar. Onlar da ‘İslam Devleti (IŞİD) kalıcıdır, kalıcıdır’ diye tempo tutuyorlar! PKK’lıların gördükleri her sakallıyı IŞİD namıyla kaçırmaları bundan daha mı az komik bir durum! PKK’lıların akıl fukaralığında IŞİD’cilerden farkı ne?
Sadede gelecek olursak, her iki grubun da birbiri hakkında söyledikleri yerden göğe kadar haklı. İlmi Selefilik adı verilen grup kesinlikle asrımızda Mürcie dalgasını veya hareketini temsil ediyor. Güneşin altında yeni bir şey yok dedikleri gibi her asrın Haricisi ve Mürciesi de var. Bu aynı zamanda ilmi bir tutum olmaktan ziyade psikolojik bir tutumdur. Bunlar zehirli örgütler kümesidir. Aralarında panzehir yok hepsi de zehrin farklı türlerini temsil ediyorlar. Bunlar panzehir iddiasıyla birbirleriyle zıtlaşarak kendilerine hayat alanı açıyorlar. PKK ve siyasi yandaşlarının bünyelerinde taşıdığı hastalıklardan bir ikisi şudur: Totaliterlik ve dinsizlik. HDP’nin eş başkanları birbirlerinin rekorlarını egale etmek için yarışıyorlar. Birbirlerinden rol çalmak veya geri kalmamak için adeta yırtınıyorlar. Figen Yüksekdağ şunu söylüyor: Biz PKK ve PYD’ye yaslanıyoruz! Arkadaşları da PKK’nın terör örgütü olmadığını söylüyorlar. Ne zaman salah-ı hal bulmuş veya olmuşlarsa! Gerisini biz tamamlayalım: Devleti olmadığı halde dünyada silahlı kuvvetleri olan parti var mıdır varsa hangisidir? El Cevap: HDP.
Türkiye birbirini domine eden teröristlere karşı bir taşla çift terörist vurma operasyonunda tam isabet kaydetmiştir. Gerisini de bekliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi durum taşmış, zaten çığırından çıkmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.