Burjuva süprüntüler ve kurbanları!
Toplumun canının yandığı, insanların birbirini kırdığı; sükûnetin rafa kalkıp nefretin dolu dizgin koştuğu ne çok dönem görüp yaşadım.
Ta 70'lerden beri...
Hepsi zihnimde derin izler bıraktı.
Üstüne bir de medyada geçen 30 yıla yakın meslek hayatım var.
Memleket gemisinin defalarca çarpıp battığı aysbergin suyun altında kalan kısmını da bilmenin yorgunluğu yani...
Sonuç olarak şunu öğrendim: İstanbul burjuvazisi ve bu kesimin eteklerine yapışan süprüntü tayfa "solculuk" oynamaya başladı mı, eyvah!
Ne zaman böyle bir gelişmeyle karşılaşsam bütün tadım kaçar, içim acımaya başlar, gelecekten korkarım.
O zaman bilirim ki..
Pek entel, pek dünyalı, pek modern bu tayfa canı hiç sıkılmasın, doymak bilmez iştahı hiç kapanmasın diye milleti ateşe atmayı göze almıştır.
Epeydir vur patlasın çal oynasın yaşayıp kazançlarına kazanç katmakla meşguldüler.
Derken, Gezi'de ortaya çıkıverdiler.
Sosyetenin en "mermer" temsilcileri bile parktaydı.
Parkta iki gün yatınca sırtlarının nasıl tutulduğunu, biber gazının astımlarını nasıl tetiklediğini anlata anlata bitiremediler.
Tatil kasabalarında hep bir ağızdan "Tayyip gidecek, halk gelecek" diye haykırarak avuçlarını şaklattıklarını da bilen biliyor.
Yalıkavak Che'leri, Alaçatı Fidel'lerinden bahsediyorum.
Tamam! İlk bakışta gülünçtüler.
Ama benim gibi bu filmi defalarca izleyen biri için gülmek zordu.
Tersine, midem bulanmış ve tedirginliğim artmıştı.
Tabii o sırada Taksim ve Dolmabahçe'de ortalığı altüst edenlerin parktaki burjuva yoldaşlarından(!) haberleri yoktu.
Büyük patronların küçük kurbanları olmayı seçtiklerinin hiç farkına varamadılar.
Geçen gün İstanbul burjuvazisine yamanmak için yıllardır sekiz takla atan ünlü birinin instagram hesabıyla karşılaştım...
Birkaç modern sanat galerisinden; uzak bir Amerikan şehrinde yeğenin kep atma töreninden ve Yunan adalarında tekne turundan görüntüler..
Ve sonra DHKP-C'ye anlayış, PKK türevlerine alkışla dolu mesajlar...
Peki, daha düne kadar bu örgütlerin adını ağzına almaktan bile ölesiye korkanlar nasıl oldu da bu noktaya geldiler? Cevap açık: İnanan ve inandığı gibi yaşayan halktan ve onun siyasi temsilcilerinden öyle nefret ediyorlar ki, gözlerini fena halde şiddet bürüdü.
Peki ben bunları niye anlatıyorum?
Bilmem ki!
Korkarım, bu pislikler güzel güzel tatillerini yapıp şu içinde yaşadığımız badireden de sağ salim çıkacak ve olan yine halk çocuklarına olacak!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.