Ben Bunlara Durup Dururken mi “Şerefsiz” Diyorum?
Hani meşhur hikâye... Adamın ağzı bozukmuş, ana avrat galiz küfürler edermiş. Kadı huzuruna çıkarmışlar. Kadı ceza kesmiş, tövbe ettirmiş; adam bir daha küfür etmeyecek... O sırada müptezelin biri gelmiş “Babam vefat etti, üvey annemle evlenebilir miyim kadı efendi?” demiş. Taze tövbekâr dayanamamış ve meşhur küfrünü bir daha tekrarlamış “işte kadı efendi ben böylelerinin...”
Siz öyle demez miydiniz?
Adamlar polise telefon ediyorlar, kaza olmuş, yardım istiyorlar... Polis tabiî olarak yardıma gidiyor: Katlediyorlar! Henüz 37 yaşında, bir kız çocuğu babası... Bir de ağır yaralı var! (Selo hali hazırda bu şehitten beş yıl fazla yaşamış durumda)
Siz buna ne dersiniz?
“Şerefsizlik” demek az gelir. Bu namussuzluktur. Bu hayvanlıktır. Daha doğrusu: Bu alçaklığa tam uyan kelime henüz icad edilmedi!
Doğuma giden ebeyi kaçırıyorlar?
Ya buna ne dersiniz?
Bütün bunlar olurken memleketin bir sayfiyesinde keyif çatan “eş-tatilci Selo” nihayet yüzünü gösteriyor. Biz bekliyoruz ki, “bu şerefsizlikleri yapanlarla, bu insanlıktan çıkmışlarla bir ilişkimiz yoktur” desin...
Böyle bir tepki şerefli, haysiyetli insanlardan beklenir... Vicdan yoksa, bunların hiçbiri olmaz. Lügatinde “vicdan” kelimesine yer olmayan Selo’nun bunu yapamayacağı ortada...
Kurusıkıya devam! Partisinden Hakkari milletvekili de aynı yolda. PKK tükrüğü ile boğacakmış... PKK önce Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi ile olan meselesini halletsin. Tükrük tüketimine oradan başlasın. Barzani Kürt değil mi? Kendine göre Kürt’ün hasosu!
Peki PKK ile alıp veremediği ne? Bu dava Kürtlük davası değil, insanlık davası.
Bakın ne diyor Barzani: “Tarihe not düşmek için söylüyorum: Türkiye hükümeti barışçıl çözüm için olumlu adım, tavır ve hareketlerde bulunmuştur. Ancak maalesef bazı tarafların, bu imkânları değerlendiremediklerini ve bu konuda gurura kapıldıklarını gördük. PKK’ya da uzun soluklu hareket etmeleri için defalarca kez mektup gönderdim. Çünkü barış uzun bir süreçtir. Başarı için uzun zamana ihtiyaç var.”
Silahı bırak, terörden vazgeç, bir sözün varsa söyle. Türkiye’de bunun için kapılar sonuna kadar açık. Son seçimlerde alınan sonuç ortada. 80 vekil seçildi, Meclis’e geldi. Halk onlara bir sorumluluk yükledi: Siyaset yapma sorumluluğu!
Onlar silahtan başka siyaset güçten başka dil bilmedikleri için Kandil’le, KCK ile bağlarını kesmeye yanaşmadılar. Siyasetlerini onların üstüne yükselteceklerine, onların talimatlarına tâbi olmayı seçtiler.
Seçim hakları... Bu seçimi yapan sonuçlarına da katlanır!
Selo’ya göre, barışa çok yaklaşılmış-mış!
Sizin “barış”ınız devletin boyun eğmesi. Ne yaparsanız yapın görmezden gelmesi.
Bir bahane bulup şehirleri cehenneme çevirmenizden sonra olup bitenleri bir tadat etmeye kalkışsak neler neler var...
Katledilenler, şehid edilenler, yakılıp yıkılanlar...
Bütün bunlarla ilgili neden sizden tık çıkmıyor? Hani katliama karşıydınız? Bizimkiler öldürürse, kutsal temizlik, bizden ölen olursa, katliam!
“Büyük insanlık çağrısı” bu mu? Cücelerden nasıl büyüklük beklenebilir ki?
Siyaseten rüşdünü ispat etmek için işte fırsat. Türkiyeli olmanın tam zamanı. Çekin restinizi, PKK’yı hizaya getirin! Yoksa onların sultası altında ezilmeye mahkûmsunuz!
Kandilin ışığı söndü mü?
Kandil, yani PKK’nin karargâhı bombalandı... Kaç gün oldu? O günden beri bülbüller hamuş oldu! Mevsimsiz dut yemek zorunda kaldılar! Konuşma ishaline tutulmuş ekabirden tık çıkmıyor!
Uzantıların bu yüzden moralleri bozuk, ne dediklerini bilmiyorlar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.