Ve karar açıklandı
Almanya Deniz Feneri e.V’nin kararı açıklandı. Dün bu kararı hemen herkes okumuş ve duymuştur. İhmal, suistimal ve suç işleyenlerin, Alman yasalarına göre cezalarını çekmesi üzere karar verildi ve dava sona erdi.
Alman hakim gerekçeli kararını açıklarken, önemli bir ayrıntıyı dile getirmişti. Ne demişti Alman hakim; “Bu davanın Türkiye’de siyasi malzeme yapıldığına üzüldüm.” Alman hakimdeki şeref ve haysiyet, buradaki bir kısım medya ve siyasetçilerde olsaydı, bugün Türkiye dünyanın bambaşka bir ülkesi olurdu zaten.
Alman hakim bile yapılan çirkinliklere isyan ederken, bizdeki malum siyasi odaklar ve yine malum bir kısım medya gurupları, ısrarla ve inatla, kin ve öfkeyle, ilgili davayı takip etmek yerine, AK Parti’ye ve Türkiye Deniz Feneri’ne saldırdılar ve devam ediyorlar.
Alman hakim kadar bile şerefli olamamaları ne kadar acı. Alman hakimle; dilimiz, ırkımız, dinimiz ayrı ama şerefli adam. Tekrar edelim, Almanya Deniz Feneri’nde bir suç işlenmiş, suçu işleyen kişiler suçlarını itiraf etmiş ve cezalandırılmışlardır.
İşin bu kısmını savunan yok zaten, savunmak da mümkün değil ve doğru değildir. Yalnız Almanya üzerinden Türkiye’deki Deniz Feneri’ne saldırılar, aşağılığında ötesinde, hatta Necip Fazıl’ın deyimiyle, çukurlarında ötesinde bir çukurluktur.
Kişisel olarak ben Türkiye Deniz Feneri’nin çalışmalarını kılcal damarlarına kadar biliyorum. Bütün isyanım bunadır. Binlerce muhtaç ve fakir ailenin, depremzede ve felaketzedenin bu dernekten doyduğunu ve giyindiğini biliyorum. Ve kuruş paranın haksız olarak kimsenin kursağına gitmediğini biliyorum. Bu yüzden de isyanımın ölçüsü yok.
Ayrıca Deniz Feneri’ne veya diğer hayır kurumlarına bağış yapmanın sınırı, kişisi, derneği, vakfı, rengi, dini, dili olmaz. Almanya Deniz Feneri e.V’den de Türkiye Deniz Feneri’ne yardımlarda kullanılmak üzere para gelmiştir. Oradan bağış geldi diye buradaki derneği de davanın içine dahil etmek, hangi ahlaki ve insani değerlerle bağdaşabilir?
Türkiye Deniz Feneri yetkilileri bütün dünyaya “buyurun” diyor. “Denetleme yetkisi olan her kurum bizi denetleyebilir” diyor. “Adaleti ve hukuku içine sindirmiş savcılar, hakimler, avukatlar, istedikleri gibi gelip araştırma ve soruşturma yapabilirler” diyor.
Daha ne desinler Allah aşkına? Şeffaflığın da ötesinde bir dernek olduğunu; dürüst, namuslu, haysiyetli ve şerefli herkes pekala bilmektedir. Sadece içi kararmış, kalbi hıyanetle dolu, gönlünde zehirli duygularla yaşayan, sözlerinde şiddet, gözlerinde öfke olan ve iyilik adına yapılan her şeye düşman kesilenler gerçeği görmek istemiyorlar ve istemezler.
Çünkü böyleleri insan olma nasiplerini yok etmişlerdir. Allah kimsenin elinden insan olma nasibini almasın. İnsan olma nasibi elinden alınanlar, kendileri başta olmak üzere yerkürede biten en cılız ottan, gökteki en küçük bulut kümelerine kadar düşmanlık eder ve asla, kat’a, yaşadıkları çevreye huzur vermezler. İşte iki davayı birbirine karıştıranlar bu zihniyette ve bu tıynette kişi ve kişilerdir.
Önceki gün akşam Uğur Aslan’ın “İnsanlık namına” diye Kanal 7’de yayınlanan özel bir programı vardı. Türkiye Deniz Feneri’nin çalışmalarını belgeleriyle gösterdiği gibi, dernek hakkında çıkan iddiaları da çürüten bilgi ve belgeleri sundu. Deniz Feneri’nin pek çok faaliyetlerini izleyen bir gazeteci ve yazar olarak ben de programa katılıp düşüncelerimi aktardım.
Bir örnek mesela; Deniz Feneri Endonezya’da anasını babasını kaybetmiş çocukları Amerikalılara kaptırmamak için, aslan avına çıkar gibi, çıkıp sahipsiz çocukları toplayarak onların gözyaşlarını silerken, sabahlara kadar teselli verirken, karınlarını doyururken, Türkiye Deniz Feneri’ne saldıranlar aynı saatlerde şaraplarını içip çoktan sızmışlardı.
Televizyon kameralarını ve mikrofonlarını kırmızı pelerin zannederek saldırıya geçmek maharet değil. Maharet, adam gibi, insan gibi meydana çıkıp, Deniz Feneri’ne gelerek, yetkililerden bilgi almaktır. Bilgi almadan kuru gürültüyle yapılan siyaset değil, “ihanettir.” Gazetecilik değil, “çamurluk ve çukurluktur.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.