D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Açılım Artisleri!

Açılım Artisleri!

Evet, Türkiye bir “açılım süreci” geçirdi, bunun siyasî-idarî yönü olduğu gibi, bir de artislik, hatta “artizlik” tarafı vardı. Yani kamuoyunu oyalayacak, meşgul edecek tarafı...”Artislik” yönü olunca, tabiî olarak “artis”leri de vardı! Bu mecaz değil; Bir zamanlar Yeşilçam perdesinde rol kesmiş, “kariyer” yapmış bazı artisler/aktrisler de “âkil adam” statüsü verilerek, halkın önüne sürüldü. Bunlardan bazıları rolle hayatı karıştıran cinsinden olmalı. Hele bir tanesi çok meşhur, mafya babası, kabadayı, külhanbeyi rolleriyle ve bilhassa “uleeennn!” hitabıyla iştihar etmiş bir aktör...

“Hayat ve rol” zamanla “rol ve hayat”a dönüşüyor. Böylelerinin fikir âleminde bir behresi olmaz. Okumazlar, hatta gazete bile! Günü yaşar, günü kurtarır, keselerini doldururlar; tatlı hayatlarını sürdürler. Yaşayışlarıyla topluma örnek olurlar ama “kötü örnek”! Meğer artisimiz 2006’da kalp rahatsızlığı geçirmiş, o zamana kadar rakı içermiş, o tarihten sonra kırmızı şaraba mecbur kalmış! Hürriyet manşet atmış o zaman: “Stent takılınca şaraba yöneldi!”

Delikanlılığa sığar mı ya! İlle de rakı, ille de rakı! Hemi de ulusal alkol! Bir aralar piyasayı allak bullak eden sahte rakı meselesi, onu viskiye de mecbur etmiş! Geri rakıya dönmüş, neyse ki. Bu kabadayıyı oynayan aktörün kendi adına bir “izm”i bile varmış! 

Fikri yok ama ideolojisi var! Zaten birçok ideoloji de fikirsizlikle malûl değil midir? Yaşı gelmiş kemale, âhir ömrüne kadar kadınlarla “yol arkadaşlığı” yapmış, vakit bulamadığı için nikâh masasına oturamamış! Kendi tabiriyle, hayatta her şeyi ertelemiş. Adam “haza âkil”, hem de “İmparator” lakaplı şarkıcıya akıl verecek mevkide. Soru şuymuş: “Ağam sen bu kadınlarla nasıl başa çıkıyorsun?”

Cevap, eğer samimilerse, kadın cinsi adına, sağda solda olmadık numaralar çekenleri sıçratacak cinsten: “Birinci kural, sevdiğin kadınla fazla yüz göz olma, tepene çıkarma, şımartma. Bırak senin peşinde olsun, arada bir tatlı sert davranacaksın, hep döversen de olmaz! Her zaman seni kaybetme duygusu yaşatacaksın!”

Adam dayağı kadınlara ilaç olarak tavsiye ediyor! Hani HDP’nin Bülent Arınç’ın yerinde uyarısına karşı “kadınlık onuru” için ayağa kalkma numarası çeken madamaları? Hadi bu adamla ilgili bir tek menfi cümle kurun!

Bu öyle âkil ki, güya mezkûr partiden aday olacaktı da, doktoru izin vermedi. Artisik bir red anlayacağınız.  

Türkiye’de teröristlerin artisleri var, medyası var, partisi var... Şu sıralar Devlet barış sürecini bitirdiğini ilan eden terör örgütü ile savaş halinde. Bütün şişgöbek geveze teröristlerin sesi kesildi. Bir kısmı cehennemi boylamış olmalı. Bir kısmını da ağababaları sahte cennetlerine almışlardır. Zamanı gelince iplerini gevşetir, yine üzerimize salarlar. Barış sürecini bitiren taraf, muhtemelen o bildikleri AK Parti siyasetinin ilanihaye süreceğini hesaplamış olmalı. AK Parti de olsa, müsamahanın bir sınırı var, çizmeyi çoktan aşmış olan eli kanlı canilere anladıkları dilden konuşmak ertelenemez hale geldi. Başbakan, bu mücedelenin diz çöktürünceye kadar sürdürüleceğini açıkladı. 

Bunlar şer yuvaları bombalanırken kuyruklarını dik tutmak için içeride terör sadırılarına devam ediyorlar. Güya halkı yıldırıp hükümete karşı harekete geçirmek istiyorlar. Peki, halk ne yapıyor? Kıbrıs harekâtından beri ilk defa halk kitleler halinde askerlik şubelerine başvuruyor: “Bu hainlerle gönüllü savaşmak” istiyoruz diye! E tarzan zor durumda! Eğer terörün beli kırılırsa, Türkiye’nin iktidar odakları siyaset oyunlarını ne üzerine kuracaklar? Dolayısıyla, hemen sağdan soldan “barış” lafları yükselmeye başladı. Efendiler! Daha önceleri neredeydiniz? Adamlarınızın kuyruğu sıkıştığı için Hükümeti anladıkları dilden konşmaktan men etmekten başka bir hedefiniz yok. Güya bütün silahlar sussunmuş! Devlet güçlerine silah bırakma tavsiye edecek kadar müptezelleşmiş bu âkileri sakillikleri ile baş başa bırakmak en doğrusu. 

Zaten toplaya toplaya 10 kişiyi bir araya getirebilmişler. Sinemanın artisi, basının artisi ve terör örgütünün “İnsan hakları” kuruluşu artisi! Sevsinler! Âkillerden bazı aklı başına avdet etmeye başlayanlar da bunların koftiden bildirgecini imzalamaya yanaşmamışlar!

Nedense hep bektaşî babasının bır fıkrası zihnime takılıyor. Hani baba erenler bir gün sokağın başına gelmiş ve elini kulağına atarak “pezevenkler” diye naralanmış ya...

Sokağa dökülen dökülene... Baba erenler manzarayı görünce “memlekette ne çok pezevenk varmış meğer” demiş!

Şimdi biz “şerefsiz” diye seslensek kimler dökülür sokağa tahmin edin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi