Seküler kardeşlik zinciri
Sisi'nin davetini kabul eden Yunanistan Başbakanı Çipras perşembe günü Mısır'a gidecek ya...
Muhafazakâr basın haberi "hani Çipras radikal solcuydu?" havasında veriyor.
Belki birkaç solcu internet sitesi de geçtiğimiz ocak ayında Sisi'nin adamları tarafından sokak ortasında öldürülen Sosyalist Halk Partisi yöneticisi Şeyma-El Saba'yı hatırlar ve Çipras'a sitem eder. Ben rastlamadım.
Anlayacağınız... Mısırlı sosyalistler ilk başta çanak tuttukları darbeciler tarafından öldürüldükleriyle kalacaklar. Ateş düştüğü yeri yakacak, o kadar!
Çünkü demokratmış, radikal solcuymuş, sosyal demokratmış fark etmez: Nihayetinde sekülerler kardeştir!
Sisi'nin üzerine oynadığı ve kazandığı çizgi de bu zaten!
Boşuna "eğitimde ve dinde reform"dan bahsedip durmuyor.
Hem Çipras, Sisi'ye gidecekmiş diye mızıldanmanın ne anlamı var; darbenin danışmanı bir zamanların solda "3.Yol" lideri diye tanınan Tony Blair değil miydi?
Aslında iyi biliyoruz...
Yaldızlar birer birer dökülüyor ve Doğan medyasından Vatan Partisi'ne; Grup Yorum'dan Şafak Pavey'e kadar bir grup solla Esad arasındaki seküler kardeşlik zincirinin heyecanını net biçimde görüyoruz.
Halkmış, insan acısıymış, dağılan bir ülke varmış, umurlarında değil.
Umurlarında olan şey benzerleri...
Dünyaya aynı (seküler) gözle bakış...
Bir nokta var ki, hep kendimizi aldatıyoruz.
Daha doğrusu, aldatılıyoruz.
O da şu...
Sekülarizm ve onun sert siyasi veçhesi olan "laikçilik" modern toplumsal gelişmelerin tabii bir sonucu olarak ortaya çıkmamıştır.
Tersine ısrarla sürdürülmüş bir siyasetin ve ideolojik/ moral çabanın (mühendisliğin) ürünüdür.
Gerisi, retoriktir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.