Kürt sorunu değil gavurluk sorunu var
İslam’ı, Ehl-i Sünnet’i yeniden o bölgelerde ihya edeceksiniz, o çoluk, çocuk “Kan dökmek haram. Bütün insanlığı öldürmek gibidir” bilecek, “Cehennemde helak olurum. Ahiret var, azap var” diye inanacak ondan sonra eline taş alır mı?!
Milleti dinsiz bıraktılar. Çoluk, çocuğu cahil bıraktılar. Ehl-i Sünnet’ten çıkarttılar, Marksist, Leninist, Komünist bir nesil yetiştirdiler. Ve bu nesil de 16-17 yaşındayken polisi, askeri şehit ediyor. Onun için Kürt sorunu falan
yok, gâvurluk sorunu var.
Ey gidi Genelkurmay, ey gidi Milli Güvenlik Kurulu, ey gidi hükümet, ey gidi devlet, ey gidi derin devlet, ey gidi sığ devlet… Hepiniz toplanın aklınızı başınıza alın.
Şu şehit sayısına bakar mısınız! Derginin kapağına küçük küçük şehitlerin resimlerini basalım dedik, sığmadı. Koca kapağa sığmadı yani. Memleketin haline bakar mısınız!
Biz Kur’an’a uyacağımıza, Ehl-i Sünnet’e tabi olacağımıza, geçmiş ecdadımızın yaşayıp, tecrübe edip, deneyip başarılı olduğu, dünyaya sulh-u salah, nizam, intizam, adalet, merhamet, şefkat getirdiği 1400 senelik sistem ortada dururken, ne dediler: “Yeni din uyduracağız, reformlar yapacağız, bidatlar çıkaracağız, Abduhların, Afganilerin, Reşit Rızaların peşine gideceğiz, İmam-ı Azamları, İmam-ı Şafileri, İmam-ı Malikleri, Ahmed ibn Hanbelleri bırakacağız, Maturidileri, Eşarileri kenara koyacağız, geleneksel fıkıh diyerek hepsini bir kenara atacağız, bu akıl, mantık, felsefe yürüten adamların, hiçbir ayet, hadisten delil getiremedikleri, tezat teşkil eden mantıklarına uyacağız.”
Vatan, millet de böyle yağma gidecek!
KALPLERİ BİRLEŞTİRDİ
Yahu birlik zamanı, ittifak zamanı. Bu millet neyle düzelir, bu işler neyle düzelir? Kürt sorunu neyle çözülür? Hadis-i şerifte “Ümmetin başını düzelten ne ise sonunu da o düzeltecek” buyruluyor. Başını ne düzeltti? Medine’ye geldiklerinde Evs ve Hazreç kabilesi yok muydu? Bütün ensar ekseriyet itibariyle onlardan teşekkül ediyor. 120 senelik kan davası vardı. Birbirlerini öldürüyorlardı. 2 senden 2 benden yapıyorlardı. Aşiret usulü yani. Ne oldu? Kur’an’da “Ey sahabe-i kiram. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.” (Ali İmran-103) buyruluyor. Özellikle Medine tarafını söylüyor yani. Çünkü Mekke’de kabile savaşı yoktu.
Muhacirler de yoktu. İslam öncesi kendi aralarında husumet olan şahıslar olabilir. Onu demiyorum. Ama Evs ve Hazreç bir kabile, bir nüfus. O zaman ayet-i kerime Evs ve Hazreç hakkında inmiştir.
TOSLADINIZ ARTIK
“Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte Onun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.” (Ali İmran-103) buyruluyor. Onun için Kürt sorunu, mürt sorunu yok. Gâvurluk sorunu var. Milleti dinsiz bıraktılar. Çoluk, çocuğu cahil bıraktılar. Ehl-i Sünnet’ten çıkarttılar, Marksist, Leninist, Komünist bir nesil yetiştirdiler. Ve bu nesil de 16-17 yaşındayken polisi şehit ediyor. Geçen 4 polisi şehit edenin yaşı 17. Bunu cahil bıraktığın, İslam’ı öğretmediğin zaman, medreseyi, tekkeyi, zaviyeyi kapat. Hoca, şeyh, evliya yasak. Getirdiniz, getirdiniz tosladınız. Tosladınız! Yeniden İslam’ı ihya edeceksiniz, Ehl-i Sünnet’i o bölgelerde ihya edeceksiniz, o çoluk, çocuk “Kan dökmek haram. Bütün insanlığı öldürmek gibidir” bilecek, “Cehennemde helak olurum. Ahiret var, azap var” diye inanacak ondan sonra eline taş alır mı?! Bırak tüfeği, bombayı, taş bile atamaz. Kur’an “Düşmandınız, kardeş oldunuz” buyuruyor. Hadis-i şerif de “Ümmetin başını düzelten ne ise sonunu da o düzeltecek” buyruluyor.
AKLINIZI BAŞINIZA ALIN
Ey gidi Genelkurmay, ey gidi Milli Güvenlik Kurulu, ey gidi hükümet, ey gidi devlet, ey gidi derin devlet, ey gidi sığ devlet… Hepiniz toplanın aklınızı başınıza alın. Kur’an’a dönün. İslam’la çözersiniz. Kur’an’la çözersiniz. Bu millete Ehl-i Sünnet şuuru aşılayarak “Türk, Kürt ne var yahu?
Hepimiz Ehl-i Sünnet Müslümanız, kardeşiz” şuurunu verirseniz düzelir. Yoksa onun damarına Kürt ırkını sokarlar, buraya Türk damarını verirler, oraya bir iğne buraya bir zerk, birbirine vururlar. Oyun bitmez! İslam gelmeden, Kur’an, sünnet hakim olmadan bu bitmeyecek. Bitmeyecek! Yazıktır!
ÇÖZÜM İSLAM’DA
Âkil kimseler diyorsunuz. Öbürlerini boş verin. Çözüm Sürecindekiler ‘Âkil kimseler.’ Âkil yiyici demek. Âkili bırakın. Akıl, akıl sahibi demek. Akıl sahipleri hala 1400 senelik sulhu salahı, hadi bıraktım Arap falan diyorsun. 1000 seneye yaklaşmış Alparslan’ın girişinden, 1071’den itibaren 900 küsur senelik salah, sulh, barış, düzen, şefkat, rahmet, merhamet olan hiç çıt çıkmayan yerde ne oldu böyle yahu? Ne oluyor? Ne varken düzgündü? Kur’an ve sünnet varken.
Ne yokken bozuldu. Kur’an ve sünnet yokken. Ne anlatacağım sana ben yahu?! Burada yaşanmışlık var. Düzeltemezsin bu sorunu. Adamı Müslüman etmeden, Ehl-i Sünnet yapmadan vazgeçirmezsin. Paraya aldanır, kadına aldanır, ırkçılığa aldanır… Gâvur, Yahudi, Ermeni bunları yetiştirir.
KURBANIN MAHiYETi
“Udhiye” sözlükte; bayram günlerinde kesilen hayvanın adıdır. Şerî ıstılahta; ibadet niyetiyle hususi bir hayvanı hususi bir vakitte boğazlamaktır. “Bedâyiu’s-sanâyi‛” isimli eserde şöyle denilmiştir:
İbadet niyeti olmaksızın hayvan boğazlamak kurban niyetine geçmez. Çünkü hayvan boğazlamak bazen et için bazen de Allâh-u Teâlâ’ya yaklaşmak için olur. Niyet olmadan yapılan herhangi bir fiil, Allâh-u Teâlâ’ya yaklaşmak için olmaz.
Dört cihet
Hayvan kesmenin Allâh-u Teâlâ’ya yaklaşmak için olmasının da cihetleri vardır.
Mesela:
1) Temettu haccında kesilmesi gereken kurban,
2) Kıran haccında kesilmesi gereken kurban,
3) İhsar halinde (hac veya umre için ihrama girip, sonra zaruri bir mani sebebiyle ibadet vazifelerini tamamlayamadan vihramdan çıkması gereken kişi tarafından harem bölgesinde) kestirilmesi vacib olan kurban,
4) Adak kurbanını örnek verebiliriz.
Özel niyet
O halde kesilen hayvanın kurban olarak belirlenmesi ancak ona ait yapılan özel niyetle olur. Kalbiyle yaptığı niyeti, diliyle söylemesi şart değildir. “Bezzâziye” isimli eserde şöyle denilmiştir:
Kurban edilmek üzere satın alınan bir hayvanı, kurbana niyet etmeksizin keserse, caiz olur. Çünkü satın alırken yapmış olduğu niyet yeterli olmuştur. (Dürrü’l-muhtâr ve Reddu’l-muhtâr, 6/312)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.