Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Oturduğun evin bindiğin arabanın zekatı olmaz

Oturduğun evin bindiğin arabanın zekatı olmaz

Hiçbir fıkıhta yoktur. Oturduğun evin zekâtı olmaz. 

Bindiğin arabaya zekât olmaz. Kimi pahalı arabaya biner, kimi ucuz arabaya. Bunlar zekâta tabi değildir.

Bunların yanlış fetvalarına cevap vermekle ömrümüz geçecek. Ama adamlar devamlı yanlış konuşuyor. Mehmet Okuyan geçmişte “Villada oturuyorsan evin de zekâtı var. Araba pahalıysa arabanın da zekâtı var” demişti. Hâlbuki hiçbir fıkıhta yoktur. Oturduğun evin zekâtı olmaz. Bindiğin arabaya zekât olmaz. Kimi pahalı arabaya biner, kimi ucuz arabaya. Bunlar zekâta tabi değil. Ancak galerici olursan, araba satışı yapıyorsan, sattığın arabalar senin malın olduğundan, bakkalın tezgâhındaki malına benzer. Bunlar hesaba girer. 

FARZIN TERKİNDE CEZA VAR

Sen komünist gibi adamın oturduğu yerden, her şeyinde zekat var niye diyorsun? “Bu adamlar o zaman araba alır, mal, mülk alır. Bunların hepsi zekâttan muaf olur. Böyle din mi olur?” diyor. Yahu bunlar niye zekâttan muaf olsun biz burada farz mı, değil mi onu konuşuyoruz. Farzın terkinde ceza var. Biz bundan bahsediyoruz. Yoksa adama “Zekât verme, sadaka verme, hayır yapma” mı dedik. Madem zengin, durumu müsait, fazla fazla versin sadakasını. Müslümansa veriyor zaten. 

MALLAR ZEKÂTA TABİDİR

O hile-i şeriyyedir. Zekâttan kaçmak için, fakirin hakkını gasp etmek için sen ikide bir, arabaya bağla, mala bağla… E zaten mala bağladığın zekâta tabidir. Mal zekâta tabi. Demirciysen demirlerin zekâta tabi. Bütün mallar zekâta tabidir. Kullandığın şey kaç tanedir? Bunlar zekâta tabidir. İkinci bir ev olursa, yazlık gibi kurbanda nisaba girer. Zekâtta o da girmez. Sen Allah’ın dinini mi değiştireceksin? 

DERTLERİ BAŞKA

Peki, bunlar niye böyle fikirler ortaya atıyorlar. “Aa ne kadar sosyal, ne kadar fakirden yana” desinler diye. Oradan fakir kitleyi kendine bağlayıp, diğer batıl görüşlerle “Kabir azabı yok, şu, bu yok” diyerek milleti saptıracak. Dertleri bu. Derdi Allah’ın dinini anlatmak değil. 

ABDEST İMANIN YARISIDIR

Ellidört farzdan ikinci farz; “Elbise giyinmek”tir. Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

 “Ey Âdemoğulları! Her secde vaktinde (namaz kılacağınız veya tavaf yapacağınız zaman avret yerlerinizi örtecek) elbisenizi alı(p giyini)n!” (A‘râf Sûresi:31) 

Zînet; kişinin avret yerini örten elbisedir.

 “(Habîbim! Çırılçıplak tavaf eden müşriklere) de ki: “Allâh’ın, kulları için (ortaya) çıkarmış olduğu o ziynetini(; süslü elbiseleri) kim haram kılmıştır (ki onları giyinmekten kaçınıyorsunuz)?” (A‘râf Sûresi:32)

TEMİZ ELBİSE GİY

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Amel-i sâlih işle, helâl ye ve temiz elbise giy.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:4)

Câbir (Radıyallâhu Anh) Hazretlerinden rivâyet olunmuştur ki şöyle buyurur: Bir gün Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Hazretleri bizim menzilimize teşrif buyurduklarında eteğinde kirli elbisesi olan bir kimse gördüler ve: “Bu kimse elbisesini yıkayacak bir şey bulamadı mı.” buyurdular. (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:5)

ESERİ ÜZERİNDE GÖRÜNSÜN

Yine rivâyet olunduğuna göre: Cenâb-ı Mahbûb-u Hüdâ Aleyhi efdalü’t-tehâyâ Efendimiz Hazretleri seksen deveye bir hulle satın alıp giymişler ve: “Hazreti Allâh Zülcelâli vel ikrâm sana mal verdiğinde o malın eseri üzerinde görünsün.” buyurmuşlar. (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:5) 

ÜÇÜNCÜ FARZ

Ellidört farzdan üçüncü farz “Abdest almak”tır. 

 “Ey iman etmiş olan kimseler! Namaza kalk(mayı arzula)dığınız zaman (eğer abdestsizseniz), yüzlerinizi ve dirseklere kadar (kaplayıcı şekilde) ellerinizi yıkayın! Başlarınızı mesh edin, ayaklarınızı da iki topuğa kadar (kapsayıcı şekilde yıkayın)!

Eğer (namaz kılmanız gerektiğinde) cünüp kimselerseniz, (boy abdesti alarak) iyice temizlenin!

Eğer siz (suyu kullanmanıza mâni olacak bir şekilde) hasta kimseler yahut bir yolculuk üzere (bulunanlar) olduysanız veya sizden biri (def-i hâcet yapıp da) abdest bozma yerinden geldiyse, ya da kadınlarla (cimâ etmek sûretiyle) birbirinize dokunduysanız ve (abdest veya gusül almak için) bir su bulamadıysanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin de yüzlerinizi ve ellerinizi onun bir kısmıyla (kaplar şekilde sıvazlayarak) meshedin.

ALLAH NİMETİNİ TAMAMLAMAK İSTİYOR

Allâh (sizi abdest, gusül ve teyemmüm gibi vazifelerle mükellef tutarak) sizin üzerinize en ufak bir güçlük yüklemek istemiyor. Velâkin O sizi iyice temizlemek ve üzerinize nimetini tamamlamak istiyor, tâ ki siz (nimetlerine karşı) şükredesiniz!” (Mâide Sûresi:6)

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Abdest îmanın yarısıdır.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:5)  

“Allâh sizin (neshedilen kıbleye doğru kıldığınız namazları ve bu hükümlere karşı taşıdığınız) imanınızı asla zâyi edecek değildir.” (Bakara Sûresi:143)  

Burada geçen “Îman” namaz mânâsındadır. Namaz da abdestsiz olmayacağına göre demek ki, abdest îmandır. 

ŞEHADET RÜTBESİ VERİLİR

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem), hizmetçisi Enes (Radıyallâhu Anh) a hitâben şöyle buyurmuştur: “Abdest üzere dâim olmaya kadir isen dâima abdest üzere ol. Zîrâ bir kimsenin rûhunu kabzetmek için Azrâîl (Aleyhisselâm) geldiğinde o kimse abdest üzere ise, kendisine şehadet rütbesi verilir.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:5)  

ABDEST NURLARI

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Ümmetimin her birini kıyamet gününde tanırım” buyurduklarında: “Yâ Rasûlallah! O kadar kalabalık içinde onları nasıl tanırsın?” demişler.  

O da: “Yüzlerinin aklığından ve ellerinin ve ayaklarının aklığından tanırım. Zîrâ abdest nurlarından ümmetimin yüzleri ak, elleri ve ayakları beyaz ve berraktır. Artık yüzünün aklığını artırmak isteyen onu (abdest nurları ile) artırsın.” buyurmuşlar. (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:5-6) 

YARATICININ ZİKRİYLE YIKAYIN

Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim ki abdest alır, (tertip) ve (âdâbına riâyet ile) abdestini güzelce alırsa Allâh-u Azîmuşşân’ın rızvân-ı ekberi (en büyük rızâsı) ona vâcib olur.” Yâni Allâh-u Teâlâ ondan râzı ve hoşnut olur. (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:6)  

Yahyâ ibni Mu‘âz-ı Râzî (Rahmetüllâhi Aleyh) insanlara hitap edip: “Yüzlerinizi gözlerinizin suyuyla yıkayınız, dillerinizi yaratıcınızın zikriyle yıkayınız, kalplerinizi Rabbinizin korkusuyla yıkayınız ve günahlarınızı da yaratıcınıza tövbe ve rucû ile yıkayınız. Ondan sonra âzâlarınızı pak su ile yıkayınız ki size fayda hâsıl olsun.” buyurdu.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi