Bush: Haçlı Savaşı Putin: Kutsal Savaş
Russya Suriye'de doğrudan savaşa girdi. Artık örgütler üzerinden yürütülen savaş devletler düzeyine taşındı. İki gündür Rusya havadan, Şam yönetimi ve İran ile Hizbullah karadan Suriyeli muhalifleri vuruyor. Ilımlı muhalefet ağır saldırı altında. Aslında Suriye halkı ağır saldırı altında.
Şam yönetimini yeniden ayağa kaldırmayı, İran-Suriye aksını sağlamlaştırmayı, Suriye'nin dönüşümünü durdurmayı, Rusya'nın Akdeniz'deki tek kalesini daha da güçlendirmeyi hedefleyen son müdahale, bütün bölgede denklemi değiştirecek güçtedir. Doğu ile Batı arasındaki güç hesaplaşmasını bundan sonra yeni cümlelerle tartışacağız.
Rusya kimlere meydan okudu?
Çünkü Soğuk Savaş'ın bitişinden bu yana Rusya'yı Ortadoğu'da hiç bu kadar meydan okur pozisyonda görmemiştik. Moskova, daha çok kendi çevresini, nüfuz alanının dış sınırlarına yönelikAtlantik tazyiklerini savuşturur durumdaydı.
Gürcistan'a müdahale gözünü açtı. Batı'nın hiçbir şey yapamadığını gördü. Kırım'ı ilhak etti, Batı'nın elinde hiçbir kart olmadığını gördü. Kaynak ülkesi Rusya, ekonomik ambargo ile dize getirilecek bir ülke hiçbir zaman olmadı, olmaz da.
Rusya üçüncü müdahaleyi Suriye'ye yaptı. Bu durum Rus milliyetçiliğinin, yeniden emperyal kimliğe dönüşün ilanıdır. Ukrayna ve Kırım'dan sonra Rusya'nın küresel düzeyde meydanokumasıdır. ABD-İran ne kadar anlaşırsa anlaşsın, Rusya-İran aksını kıramayacak demektir bu.
ABD'nin Irak'a saldırısıyla aynı
Savaşın bölgeselleşmesi hatta küreselleşmesi tehdidiyle karşı karşıyayız. Kaosun bölgeselleşmesi, örgütlerin devletler yerine ikame edilmesi, örgütler üzerinden güç hesaplaşmasının yaşanması ve ardından doğrudan devletlerin müdahalesine tanık oluyoruz.
Rusya ve İran'ın Suriye'ye bu şekilde müdahalesi, ABD'nin Irak'a müdahalesinden hiç de farklı değil. Afganistan'da Taliban'ı öne sürdüler, işgal ettiler. Irak'ta Saddam Hüseyin'i öne sürdüler, işgal ettiler. Bu sefer aynı yöntemi Rusya kullanıyor. ABD'nin, Avrupa'nın ürettiği IŞİD'i gerekçe gösterip o da Suriye'ye müdahale ediyor. ABD'nin yanındaki S. Arabistan gibi, o da İran'ı yanına alıp bir Müslüman ülkeye müdahale ediyor.
Cihatçı kötü, kutsal savaşçı iyi
Irak işgal edilirken ABD Başkanı Geoge Bush, “Bu bir Haçlı Savaşı” demişti. Şimdi Rus Ortodoks kilisesi “Bu bir kutsal savaş” diyor. “Cihatçı tehdidi”ne karşı duyarlılığa çağıranlar, yirmi yıldır bütün dünyayı İslam ve terörizm korkusuyla oyalayanlar “kutsal savaş” çağrıları ile Müslüman yurduna giriyorlar. Dün ABD bunu yapıyordu bugün Rusya bunu yapıyor.
İslam ve Müslüman kimliği, İslam yurdu söz konusu ise Rusya ile ABD arasında hiçbir şey farketmiyor, hemen aynı cephe oluveriyorlar. İkisi de yanına birkaç Müslüman ülke alıp, adım adım coğrafyayı işgal ediyorlar, yıkıma götürüyorlar.
Mezhep kimliği üzerinden bütün bölgeyi iki büyük kampa ayırdılar. Bir yandan bu cepheleri kendi aralarında savaştırırken diğer yanda her işgalde bir tarafı yanlarına alıp yeni yeni cepheler açıyorlar. Diğer ülkeler de Moğollar karşısında işgal sırasının kendilerine gelmesi için bekleşiyor.
Bu coğrafyanın kendi beyinsizlerinden daha büyük düşmanı hiçbir zaman olmadı!
Bizi böyle kandırdılar
Ölmek üzere olan Şam yönetimine hayat kaynağı olmak değil asıl hedef. Ortadoğu'daki harita taslaklarına müdahaledir. Yeni paylaşımda payını isteyen her ülke, bunu elde etmek için gözlerini karartmış durumda.
Amaç, Suriye'de güç kazanan İslami çevreyi yok etmektir. Çünkü gelecekte bu İslami çevrenin örgütler düzeyinden devletler düzeyine geçeceğini ve büyük bir meydan okumanın temellerini atacağını çok iyi biliyorlar.
“Cihatçı” tehdidi gerekçeli bu savaşları daha önce Afganistan'da gördük, Irak'ta gördük, Afrika'nın bir çok bölgesinde gördük, Soğuk Savaş'ın bitişinin hemen ardında bütün Müslüman ülkelerde kurulan anti terör merkezleri üzerinden yürütülürken gördük. Son olarak Suriye'de görüyoruz.
PKK ve YPG'ye neden yatırım yapılır?
ABD de, Avrupa da, Rusya da bölgedeki İslami kimliği hedef alıyor. Batı'nın YPG'yi neden desteklediğine bir de bu açıdan bakalım. Çünkü PKK'yı bölgedeki tek seküler güç olarak görüyorlar. Bu yüzden ona yatırım yapıyorlar. Bunu yaparken de onu vekalet savaşlarında etkin biçimde kullanıyorlar. Son dönemde PKK ve YPG'ninTürkiye'ye yönelik saldırılarının arkasında Suriye'ye yönelik müdahalede Türkiye'nin elini zayıflatma düşüncesi de olabilir.
ABD, Avrupa ülkeleri, Türkiye ve Suudi Arabistan, yani Rusya-İran Cephesi'nin dışında kalan ülkeler nasıl tavır alacak? Suriye meselesinin aktif tarafları olan bu ülkeler, bir adım atmak, bir duruş belirlemek, pozisyon almak zorunda. En azından böyle bir ahlaki sorumlulukları var. Suriye Muhalefeti yalnız mı bırakılacak? Bugüne kadarki kazanımlar boşa mı gidecek?
İşin püf noktası ABD ile Rusya arasındaki son görüşmede neler konuşulduğudur. Moskova'nın müdahalesinin bu görüşmelerin hemen arkasından başlatılması oldukça dikkat çekici.
Bir önceki yazımda, çözümün artık daha zor olacağını, devletler müdahalesinin Suriye'yi bir kangrene çevireceğini, bu ülkelerin önceliğinin çözümü ertelemek olacağını, çünkü “başka şeyler” için bölgesel şartların oluşmasını bekleyeceklerini yazdım.
Rusya'nın müdahalesi bu “erteleme”nin ilk adımı olabilir.
Ülkelerimiz, şehirlerimiz..
Kim ne savaşı verirse versin, bu coğrafyada yaşayan bizler için gerçek kapalı kapılar ardından devam eden çözüm manevralarında değil. Ülkelerimiz, şehirlerimiz yok ediliyor. İnsanlarımız birbirine boğazlatılıyor. 21. yüzyıl hepimiz için bir felaket yüzyılına dönüştürülüyor.
Bu yüzden Suriye'ye kim müdahale ederse etsin bizler o savaşı İslam yurduna saldırı olarak algılarız. Atlantik'ten Pasifik kıyılarına uzanan geniş İslam coğrafyasına yerleştirilmek istenen kaosu hepimize yapılan bir saldırı olarak görürüz.
İşte biz Rusya'nın tavrına, Amerika'nın tavrına göre değil bu temel gerçek üzerinden hareket edeceğiz. Kendi cümlelerimizle konuşup, kendi gözlerimizle göreceğiz. Onların dayattığı gerçeklerle değil, ülkelerimizin ve bölgemizin gerçekleriyle pozisyon alacağız.
Evet, Suriye savaşı bölgeselleşti hatta küreselleşti. Rusya'dan İran'a, Türkiye'den Suudi Arabistan'a, Avrupa'dan Amerika'ya kadar genişledi. Artık bu gerçeklerle yüzleşeceğiz. Bölgemizde olan,Türkiye'yi hedef alan her hareketi, her saldırıyı bu çerçevede değerlendireceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.