Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Al sana skandal!

Al sana skandal!

"Ahmet Kekeç’ten skandal yazı” başlığıyla karşılaşınca şaşırmadım. 
Apartta bekleyen “gazeteci” görünüşlü serseri takımının bu nevi saldırılarına alıştım çünkü. (Ahmet Hakan Coşkun’a yapılan saldırıyı “kabul edilemez” bulan arkadaşlar, Ahmet Kekeç’e uygulanacak işkenceli ölümü tartışıyorlar. Demek ki “işkenceli ölüm” kabul edilebilir bir saldırı biçimi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz Uluç Gürkan Bey?)

Ben ırkçı Sözcü gazetesinden bekliyordum ama saldırı bu kez Maocu Kemalistlerin internet sitesiyle, “gazetecilik” etiketi altında iş çeviren Gürsel Tekin’in “dostları”ndan geldi.

Neymiş?

“Bu kadar abartmayın. Alt tarafı iki yumruk yedi” demişim.

Doğrudur...

Böyle yazdım.

Hatta az bile yazdığımı, kimi hususları eksik bıraktığımı düşünüyorum.

Çünkü öyle bir yaygara kopardılar, öyle rezil bir ağlama tutturdular ki, saldırganları bile saldırdıklarına saldıracaklarına pişman ettirdiler. Uğur Mumcu ve Çetin Emeç öldürüldüğünde bile bu kadar gürültülü koparılmamıştı.

Saldırganları lanetliyorum.

En ağır cezaya çarptırılmalarını istiyorum.

Varsa (ki, olduğuna inanıyorum), arkalarındaki güç merkezinin ya da organizasyonun ortaya çıkarılmasını istiyorum.

Bununla birlikte, koparılan yaygarayı da lanetliyorum.

Çünkü amaç, saldırının faillerini ortaya çıkarmak değil... Saldırı üzerinden siyasi manipülasyon yapmak... Erdoğan’a, AK Parti’ye, şuna buna vurmak. Kaç gündür bunu yapıyorlar...

Bir yazımdaki ifadeyi cımbızla çekip “skandal” yorumu yapan arkadaşlara soruyorum:

Bir gazete bombalandı... Bir basın patronunun aracı kurşunlandı... Hiç kimse, hiçbiriniz ilgilenmedi. İlgilenmediniz... Hiçbir meslektaş üzüntülerini paylaşmadı. Hiçbir basın kuruluşu harekete geçmedi. Hiçbir büyükelçilik geçmiş olsun ziyaretinde bulunmadı. Üstelik bu iki saldırı, gürültücü yaygaracılar tarafından “mizansen” olarak yorumlandı.

Skandal değil mi?

Selahattin Demirtaş, jiletçi saldırısına uğrayan gazeteciyi ziyarete gidiyor. Elinde 52 insanın kanı bulunan 
Selahattin Demirtaş... Yasin Börü’nün katillerini cesaretlendiren Demirtaş... Terörü meşrulaştırmak dışında hiçbir görünür icraat sergilememiş Demirtaş... Ziyaret çıkışında, utanmadan ve büyük bir pişkinlikle, “özgür basın” nutukları atıyor. 

Skandal değil mi?

Duayen geçinen gazeteci Hasan Cemal, bir dediği bir dediğini tutmayan iki serserinin ifadesine dayanarak, “Bu işi Saray’a bağlı Yeni Susurluk ve Yeni Ergenekon örgütleri yapmıştır” türünden ipe sapa gelmez yazılar yazıyor... “Reis” diye kodlanan kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu ima eden ahlaksız göndermelerde bulunuyor... “Yeni Ergenekon” ve “Yeni Susurluk” kurgusu iki saat bile geçmeden yer ile yeksan oluyor ama çıkıp “Ben yanlış yaptım. Özür dilerim, böyle gazetecilik olmaz!” demiyor. Pişkince yazılarına devam ediyor.

Skandal değil mi?

Kurulu ve kurgulu medya, saldırganların “AK Parti üyesi” olduğuna ilişkin binlerce haber yaptı, yüz binlerce yorum paylaştı... Siyasetçilerden demeçler aldı. Ama aynı saldırganların, AK Parti üyeliklerini müteakip HDP saflarına koştuğunu, bazılarının da soluğu dağda aldığını hiç yazmadı. Resmen “karartma” uyguladı

Skandal değil mi?

Hadi “Bu kadar abartmayın” ifadesini “skandal” olarak değerlendiriyorsunuz. Değerlendirin. Vurmak için fırsat bekliyorsunuz... Peki, kurulu ve kurgulu medyanızın “Reis” başlıklı rezil haberlerini nereye koyacaksınız?

Efendim, “indirin” emrini Reis vermiş. Reis de Erdoğan’ın lakabıymış... O halde, saldırganları özendiren ve 100 bin lirayla ödüllendiren kişi 
Erdoğan’dır... 

Kaç gündür bunları yazıyorsunuz.

Hadi yazın da, bir de bu zevzeklikleri “gazetecilik” diye pazarlıyorsunuz.

Skandal değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi