Dokunacaklar... Hem de çok kötü
Bu yazının başlığı ‘Sigarama dokunma’ olacaktı aslında... Düşündüm de, yanlış, haksız, bir o kadar da ‘bencilce’ bir tavır alış olurdu. Ayıp da olurdu...
Dokunsunlar.
İyi olur.
İyi olur da, biraz fazla dokunacaklar gibi...
çünkü, AK Parti Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün ‘Tütün Mamullerinin Zararlarının önlenmesine Dair Kanun’da değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinin 5 maddesi TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiş.
Bu ne demek?
Şu demek:
Kamu hizmet binalarının koridorları dahil olmak üzere, her türlü eğitim, sağlık, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence binalarının ‘kapalı alanlar’ında sigara içilemeyecek.
Kara yolu, demir yolu, deniz yolu ve hava yolu toplu taşıma araçlarında da içilmeyecek.
Taksilerde de içilemeyecek. (Koyun postu koltuğuna kurulup sigara tellendiren şöför arkadaşların dikkatine... ‘Sigaralı elim dışarıdaydı memur bey, aha işte...’ itirazları artık işe yaramayacak, SS formülü uyarınca 5 bin YTL’yi ‘seve seve’ ödeyeceksiniz.)
Okul bahçelerinde zaten içilemiyordu da, iyice içilemeyecek.
Kültür ve sosyal hizmet binalarının açık alanlarında da içilemeyecek.
Mesela, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun önünde, trafiğe de açık alanda salak salak dikilip keyfinizce sigara yakamayacaksınız. (Benim konser izleyiciliğim an itibariyle sona ermiştir.)
Tribünlerde de içilemeyecek.
Fenerbahçe’nin maçlarını izlerken bir paket kısa Camel tüketen Cengiz çandar’la, yakın miktarda Marlboro Light’ın hakkından gelen Selahattin Sadıkoğlu ne yapacak, bilmiyorum.
Lokanta ve kahvehanelerde de içilemeyecek. (An itibariyle kahve hayatım da sona ermiştir.)
Daha da güzeli, internet kafelerde de içilemeyecek. (Yasağın bu kısmı ‘internet sapıkları’nı ilgilendiriyor. Artık denetimsiz ortamlarda oturup, fikrini beğenmediğiniz yazarlara ‘küfür maili’ yazarken orgazm sigarası tüttüremeyeceksiniz. Daha da beter olunuz...)
Evet, çok kötü dokunacaklar.
Dokunsunlar.
Bana göre hava hoş.
İçeceğim kadar içtim (bazen günde iki paket), nikotine ve katrana doydum. Hatırı sayılır ‘zifir takviyesi’ de yaptım çok şükür. Elektronik sigara imkanı da ortadan kalktığına göre, belki bu vesileyle ‘bırakma alıştırmaları’ yaparım.
Cevdet Erdöl’den ricam (çünkü bu işler onun başının altından çıkıyor), ‘sigarayı özendirme’ konusunda da caydırıcı yasaklar getirmesi...
çocuğu sigara reyonundan uzak tutmak, reşit olmayanlardan nüfus cüzdanı sormak yetmez. (çünkü, bakkal amca, tersine gelirse, delikanlıdan kimlik ibraz etmesini de isteyebilecek.) Her köşeye ‘sigara hafiyesi’ dikmek de yetmez...
Nurullah Ataç’ın fotoğraflarını yasaklasınlar.
Hemen...
Şimdi...
Derhal...
Daha doğrusu, ders kitaplarından çıkarsınlar.
İnanmayacaksınız ama, beni sigaraya Nurullah Ataç başlattı.
En güzel sigaralı fotoğraf, çünkü, Ataç’a aittir. Bu pozu verirken, onun gibi yazmak istediği Andre Gide’e özenmiştir ama, yazılarında olmasa da verdiği pozla Gide’i fersah fersah aşmıştır.
Ben de büyüdüğümde ‘yazar’ olacağıma göre, Ataç’ın yaptığı işi yapabilir, sigaraya başlayabilirdim.
Başlayış o başlayış...
Hatta dudağıma kıstırdığım o zarif ve beyaz çubukla fotoğrafçının karşısına geçip sırıtabilirdim.
Bakalım ‘yasaklar’ bırakmamı temin edebilecek mi?
Kanun zoruyla iş yapmak kanıma dokunuyor ama, en azından denemiş olurum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.