Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Demokrasinin Anka’sı

Demokrasinin Anka’sı

‘Kör ölür, badem gözlü olur’ misali Benazir’in bir suikast sonucu ölümünden sonra çokları hakkında ağıt yazmaya başladılar. Kimileri onu ‘demokrasi şehidi’ ilân etti, kimileri de demokrasinin Anka’sı... Hiç unutmam Mısır’da sık sık uğradığım kitap vitrinlerinden birisinde Sühreverdi Maktul’un hayatıyla ilgili bir kitabın başlığında ‘şehid es sufiyye’ ibaresini görmüştüm. Asrımızda her mesleğin ve meşrebin şehitleri olmaya başladı. Ahirete inanmayanlar bile ölülerine şehit demeye vardılar. Birisi söylemişti: “Mısırlılar herkese imam ve allame derler. Bu seni yanıltmasın...”

Gerçekten de öyle. ünvanlar ucuzladı. ünvanlar ucuzladığı için inkılâplar dairesinde kaldırılmıştı, ama eski alışkanlıklar devam etti. Emirle bazı alışkanlıklar yıkılmıyor. Gerçekten de Butto’nun siyasî mirası nedir? Gerçekten de siyasî bir mirası var mıdır? Yoksa diğer bazı Pakistanlı politikacılar gibi oportünist bir kişiliğe mi sahiptir?

Benazir Butto’yu üç alanda incelemek lâzım. Siyasî, malî ve güç alanlarıyla ilişkilerine baktığımızda hiçbirisinde ahlâkî bir duruş göremiyoruz. Hepsinde tutarsız. Bundan dolayı ‘Doğu’nun kızı’ tabiri çok tartışıldı ve Tarık Ali gibilerine göre o ne Doğu’nun, ne de Batı’nın kızı. Arafta siyaset yapan kötü bir siyasî melez. Siyaseten baktığımız zaman görüyoruz ki, ABD’nin itmesiyle Müşerref’le mutabakata varması onun demokrasiden ne anladığını apaçık ortaya koyuyor. Dolayısıyla onun demokratik duruşu ilkesel değil, pragmatik. Başka bir ifadeyle, kendisine hizmet ettiği sürece demokrasiden yanadır. Yani kendisine demokrattır. Halka değil. Nitekim Amy Goodman’ın da yazdığı gibi, Bush yönetiminin amacı zayıflayan statükoya Butto aşısı yapmaktı. Statükoyu Benazir’le pekiştirmekti.

Pakistanlı profesörlerden Pervez Hoodbhoy bunu daha açık ve yalın bir şekilde ifade ediyor: “Pakistan’a avdetinden sonra siyaset sofrasının kırıntılarının taliplisi olduğunu ortaya koymuştur. Askeri yönetime sivil bir görüntü kazandırmak ve yüz vermek için umutsuz bir biçimde Amerikan planlarına alet oldu ve bu doğrultuda Müşerref’le çalışmaya hazır olduğunu belli etmiştir...” Sürekli askeri diktatörlükten bahsediyor ama onunla masaya oturmaktan da imtina etmiyordu. Onun sivil bir görüntüsü olmayı içine sindiriyordu. Rezil bir pazarlığın tarafıydı.

***

Samimi dostlarından Kenize Murad onun akçeli ilişkilerde de kirli olduğunu ortaya koyuyor. Sadece askerlere değil, aynı zamanda kocasının yolsuzluklarına da alet olmuş ve ikinci hükümetinde onu komisyon alabileceği koltuğa taşımıştı. Güçle ilişkisine baktığımızda kardeşi olduğu halde Murtaza Butto’nun gözünün yaşına bakmamıştır. Dolayısıyla onun kardeşiyle ilişkisi, Ziyaü’l Hak’ın babasını, muhaliflerini öldürtmek suçlamasıyla veya bahanesiyle idam ettirmesinden daha ehven değildir. Benazir Butto’nun kardeşine bile acımaması ve eli kanlı partili yandaşlarına ilişmemesi kirliliğin hangi boyutlarda olduğunu ortaya koyuyor. Bundan dolayı Benazir Butto yozlaşmanın dışında geride hiçbir siyasî miras bırakmamıştır. Geride bıraktığı miras; koltuğunu hak edilmemiş bir şekilde oğluna ve kocasına devretmekten ibarettir. ülkesini adeta ateşe atmıştır.

Cesaretine gelince; tehevvür ve ihtiras bir kahramanlıksa; o halde Butto da bir kahramandır. Ama onu yakından tanıyanlar kendisinin son derece kararsız, ikircikli olduğunu söylüyorlar. Zafer Atay, Ziya döneminde ve Richard Novak (Ağustos 2007) Müşerref döneminde kendisiyle görüşmüşler, ama bu görüşmelerde onlardan sarf ettiği bazı cümlelerin yazılmamasını istemiş. Velhasıl bütün bu yönleriyle muvazaaya açık; ilkeleri için değil, ama çıkarları için pazarlıkçı kişiliğini ortaya koyuyor. Sürgünde kaldığı yıllarda neredeyse halkıyla arasındaki tek bağı Urducasını bile unutmuştu. Böyle bir siyasetçi halkına çileden başka ne verebilirdi ?

***

Kanaatime göre, gelmiş geçmiş liderler arasında Pakistan’a en fazla zarar veren ve kötülük eden Müşerref olmuştur. ülkenin tarihî kazanımlarını tehlikeye atmıştır. Ama gelinen noktada o da ihtirasları sebebiyle ABD’nin taşeronu ve hamalı iken yükü haline gelmiştir. Richard Armitage, 11 Eylül’den sonra kendisinden 7 talepte bulunmuş idi. Bunlardan birisi de nükleer silahların akibetiyle alakalıydı. Şimdi Müşerref yüzünden bu silahların akibeti de tehlikede. Glasgow Herald gazetesine göre, ABD’nin ‘Snatch Squads’ adlı özel birlikleri hükümetin çökmesi halinde nükleer başlıkların muhafazası (ele geçirilmesi) için hazır bekliyorlarmış (Musharraf Still Stands, Amy Goodman, Truth Dig.com, 2 Ocak 2008).

ülkelerinin çıkarı ve güvenliği için ortaya çıkan askerî diktatörlükler işte bu şekilde ülkelerini yıkıma sürüklüyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi