Yüzyılın Buluşması...
Birinci Dünya Savaşı’nın uzun yüzyılı devam ediyor...
Çanakkale ve Gelibolu bu büyük şavaşın en kritik cephesidir desek yanlış olmaz. Çanakkale ve Gelibolu’yu ayrı zikrettik, çünkü Çanakkale Boğazı’na geçmek bu harekatın ilk amacı idi. Bu amaca ulaşmak için esas olarak İngiltere ve Fransa’nın büyük deniz gücüne güvenilmişti. Dünyanın en büyük iki armadası Çanakkale Boğazı’nın önüne yığıldı. 18 Mart deniz taarruzu ile hedeflenen Çanakkale’yi kolayca geçip Marmara’ya açılmak ve Türklerin hakanı, Osmanlıların sultanı ve Müslümanların halifesinin başkentini, İstanbul’u işgal etmekti...
Bu, savaşın daha başlangıcında tayin edici bir hamle idi. Sonuç alınsa idi, dünya tarihi farklı yazılacaktı. Savaş bu kadar uzamayacak, Çarlık Rusya’sı devrime maruz kalmayacaktı...
Çanakkale Zaferi işte bu deniz taarruzunun olağan olmayan, eskiler “fevkalbeşer” derler, püskürtülmesidir...
Düşman donanması öylesine bir hezimete maruz kalmıştır ki, bir daha toparlanıp taarruza teşebbüs dahi edememiştir...
Ardından çıkarma ve kara harekatı gelmiştir. Harbin bu safhasının İngiltere’nin deniz hezimetinin kötü tesirlerini silmek üzere planlandığını düşünebiliriz. Madem ki denizden sonuç alınamamıştır, büyük kara gücünü harekete geçirerek ve üstün savaş teknolojisini kullanarak karadan İstanbul’a ulaşılacak ve böylece deniz hezimeti önemsizleştirilebilecektir...
Kara harekatını planlayanlar Balkan hezimetinin akabinde Osmanlı ordusunu kısa sürede tarumar edeceklerini hesaplamış olmalıdır. Balkan harbinin meydana getirdiği haysiyet kırıcı hava, ordumuzun kendini ispat etme ihtiyacını kamçılamıştır. Bunun hem komutanların, hem de askerin tavırlarına yansıması görülebilmektedir.
İngiliz kibiri 18 Mart’ta denizde kırılmışken, bu sefer karada da tarumar olmuştur. Esas olarak mayıs ayında yoğunlaşan taarruzlar püskürtülmüş, arada bir bekleme döneminden sonra son hamle ağustosta yapılmış ve askerimizin insanüstü azmi ve Allah’ın keremiyle akim bırakılmıştır... İşte bu Çanakkale deniz zaferini teyid eden Gelibolu zaferidir. Ne yazık ki, daha uzun süren ve büyük fedakârlık ve feragatla sonuca ulaşılan bu zaferi kutlamıyoruz
Çanakkale’den sonra olup bitenler bu zaferi hükümsüz mü kılmıştır?
Bir kere, savaş sona ermeden Rus Çarlığı yıkılmıştır... Eğer İngilizler Ruslarla birlikte zafere ulaşsa idi, dünya haritası farklı çizilecekti.
Ordumuzun azmi ve kararlılığı, halkımızın sabır ve sebatı sonucu kazanılan zafer, daha sonra yaşananları etkilememiştir denilemez. Çanakkale savaşı olmasa idi, bir Milli Mücadele söz konusu olmazdı. İngilizler ve müttefikleri Türklerin, Anadolu’nun işgali karşısında teslimiyetçi bir tavır takınacağını düşünmemiş olamazlar.
1. Dünya Savaşı’nın sonucuna bakılırsa, Avrupa haritasında ciddi bir değişiklik söz konusu olmamıştır. Asıl yıkıcı sonuçların İngilizlerin o sırada “yakın şark”, daha sonra “ortadoğu” olarak adlandırdıkları coğrafyada meydana getirildiği görülebilmektedir. İngilizler yakın şark meselesini kendi açılarından Lozan’da çözmüşlerdir. Zaten Lozan Konferansı’nın resmî adı Yakın Şark İşler Konferansı’dır.
Asıl operasyon bu bölgede yapılmıştır. İngilizler sürekli karışıklıklara yol açan bir coğrafya olarak gördükleri Yakınşark’da barışı bu anlaşma ile tesis ettiklerini düşünmüşlerdir. Bu şöyle anlaşılabilir: Ortadoğu’nun zengin kaynaklarına el konulmuş, kısmen Fransa ile paylaşılmıştır. Bunlar iki güçlü devletin elinde oldukça ihtilaf olmaz. Batılı emperyalistler, esas olarak İngiltere bölgedeki varlığını İsrail devletini oluşturacak unsurların Filistin’e yerleştirilmesiyle doğru orantılı olarak görmüştür. Hiçbir Müslüman halk kitlesi son tahlilde güvenilir değildir. Müslüman olmayan unsurlar yüzyıllardır Müslümanlarla iç içe yaşamaktadır. Dışarıdan getirilen Yahudiler burada var olmak için her türlü zorluğu göğüslemek zorundadır.
İngiliz aklı İsrail’in kuruluşunu bu çerçevede uzun bir sürece yayarak gerçekleştirmiştir.
Uzun yüzyılın sonundayız... Bu yüzyıl bölge için barış yüzyılı değil, çatışma, ayrışma ve savaş yüzyılı olmuştur. Şimdi dünyanın bugünkü şartlarında stratejik bakış ortadoğuyu yüzyıl önceki konuma getirmiştir. Burada varolamayan bir güç, dünyaya hükmetme gücünü elde edemez. ABD’nin ve arka planında İngiltere’nin zımnen de Avrupa’nın Ortadoğu’daki varlığını yeniden tanımlamak bugünün meselesidir ve Irak’a yapılan müdahaleden beri böyle bir tanımlama sürecinin işletildiği anlaşılmaktadır.
*
100 yıl önce Çanakkale’de savaş hali sürerken, Suriye, Lübnan ve Filistin bölgesinden ilim adamları, yazarlar ve gazeteciler “İlmi Heyet” adı altında davet edildiler, cepheyi ve cephe gerisini gezdiler, burada kendi bölgelerinden gelen askerlerle görüştüler, savaşın muzaffer kumandanları ile buluştular ve memleketlerine dönünce de intibalarını yazdılar. Bu o zaman kitap halinde yayınlandı. Şimdi 100 yıl sonra benzer bir heyet Çanakkale’yi gezecek. Savaş sahasını yakından görecek, 22 Ekim’de başlayacak program 25 Ekim Pazar günü sona erecek. Son ortak savaşımızın bölge ülkelerinde hatırlanması için bu programın ciddi faydaları olacağını düşünüyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.