Başlıktaki ifade Kızılay Başkan Vekili ve Yeryüzü Doktorları Başkanı Dr. Kerem Kınık’a âit. Bu tespiti yaptıktan sonra “Acıları hafifletelim!” diyerek insani yardım çağrısında bulunuyor Dr. Kınık. 

Türkiye, hükümetinden sivil toplum kuruluşlarına kadar tüm kesimleriyle, içerde ve dışarda yapılan onca kafa karıştırıcı kampanyaya rağmen Suriyelilerin acılarını hafifletmek için âdeta beş yıldır seferberlik halinde. 

Bugün bütün dünya, Avrupa’nın yaşadığı mülteci krizine odaklanmış durumda. Üst üste yapılan zirveler, güncellenen sınır koruma programları, liderlerin ziyaret ve açıklamaları hep Avrupa’ya mültecilerin ulaşmasını önlemek için. Yoksa mültecilerin insani ihtiyaçlarını karşılamak için yahut krizi yerinde çözmek üretmek için ciddi ve samimi bir gayret mevcut değil. Dün değerlendirdiğim Merkel’in Türkiye ziyareti de nihayetinde Avrupa’nın tehdit algılamasının zorlamasıyla gerçekleşebildi. 

Oysa bugün Suriye krizi sebebiyle yer değiştiren, mağdur olan, muhacir ve mülteci konumuna düşen Suriyelileri hesap ettiğimizde Avrupa’ya ulaşan insan sayısı toplam mülteci sayısının sadece yüzde beşine tekabül ediyor. (BM rakamlarına göre Avrupa’ya gidebilen sığınmacı sayısı 487 bin. Bunun 200 bini Suriye’den. Akdeniz’de hayatını kaybeden mülteci sayısı ise üç bine yaklaştı.) 

Mültecilerin asıl çaresizlik ve zorluk içinde kalanları Suriye içinde olanlar. Defalarca yer değiştiren, sağlık, barınma, ısınma ve beslenme ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamayan; bunlara ilaveten varil bombalarına, Rusya’nın, İran’ın, Hizbullah’ın, DAEŞ’in, PYD’nin kurşun ve bombalarına, şantaj ve ambargolarına hedef olan milyonlarca Suriyeli acılarının hafifletilmesini istiyor; insanlığın ölmediğini umuyor. 

Kış, Suriye’nin bazı bölgelerinde Türkiye’den daha şiddetli geçiyor. Bu yaz geçmişe oranla bulaşıcı hastalıklar az görüldü Suriye’de ama yaklaşan soğuk havalar geçtiğimiz yıllarda donarak yahut soğuktan ölen Suriyelilerin eğer tedbir alınmazsa bu sene de olacağını gösteriyor. Her kış olduğu gibi bu kış da battaniye, vitamin desteği, kışa uygun giysi, uyku tulumu, yakıt, soğuğa dayanıklı çadır gibi temel ihtiyaçların Suriyelilere ulaştırılması şart. 

Sahadan aldığımız bilgiler, içerde asıl sorunun Rusya müdahalesiyle birlikte güvenlik risklerinin daha da arttığı ve muhtaç durumda olan Suriyelilere ulaşmanın zorlaştığı şeklinde. 

Öncelikle, Türkiye sınırında zaten fiilen oluşmuş olan nispeten ‘güvenli bölge’ şeklinde olan yerlerde yaşayan mültecilere ulaşmak, ardından da ülkenin içlerindeki özellikle rejimin kuşatma uygulayarak tarafına çekmeye çalıştığı (Yermuk, Doğu Guta gibi) bölgelere insani yardım koridorları açabilmek. 

Bugüne kadar Kızılay ve AFAD başta olmak üzere, İHH, Deniz Feneri, Sadakataşı Derneği, Hayrat İnsani Yardım, Yeryüzü Doktorları ve daha pek çok sivil toplum kuruluşumuz Suriye’nin içlerine yardımlarını ulaştırdı. Bunun yanında Suriyeli STK’lar ve onlar üzerinden yardım yapan Körfez ülkeleri insani yardım kuruluşları ciddi yardımlar yaptılar. Krizin beşinci yılında, Suriyeli mültecilerden sorumlu Başbakan Başdanışmanı Dr. Murtaza Yetiş’in geçmişle kıyaslandığında çok ciddi ve sonuç odaklı adımlar atılmasına vesile olduğuna şahit oluyoruz. Bu sevindirici ve ümit verici bir gelişme.    

Kışın kapıda olduğu bu günlerde Suriyeli mültecilerle ilgili çalışmalar yapan insani yardım kuruluşlarının etkili bir koordinasyon içinde bulunmaları, inisiyatiflerini artırmaları, Türkiye’nin içinde bulunduğu hassas şartlar sebebiyle bu konudaki motivasyonun ve farkındalığın azaldığını da hesaba katarsak, oldukça önemli.   

Suriyeli mültecilerin acılarını hafifletmek için bu kış geçtiğimiz senelere göre çok daha tedbirli ve hassas davranmamız gerekiyor. 

Soğuktan donan bebeklerle ilgili haberler almamak için yeni bir ‘merhamet seferberliği’ne ihtiyacımız var.