Gemi Batırıcı Muhalefet
SİYASET, çare ve çözüm bulmak ve iyi idare etmek sanatıdır. Bir ülkede siyaset şiddetli kavga ve bir tür savaş haline gelmişse bitmiş demektir.
Çoğulcu sistemde iktidar kadar muhalefetin de önemi ve hizmeti vardır. Mutlaka muhalefet olması lazımdır. Nasıl bir muhalefet?
1- Kesinlikle vatansever olması gerekir.
2- Vasıflı olması gerekir.
3- Olumlu olması gerekir.
4- Âdil ve insaflı olması gerekir.
5- Sırf muhalefet yapmak için muhalefet yapmaması gerekir.
Muhalefet şu üç şeyi korumakla mükelleftir (yükümlüdür): Devleti, halkı ve ülkeyi…
Bu üçüne zarar veren muhalefet muzır bir muhalefettir.
Bir gemide gidiyorsunuz ve geminin sevkini, idaresini, nizamını beğenmiyor, kaptandan ve mürettebattan hoşlanmıyorsunuz. Siz kaptana kızıp gemiyi batıracak işler yaparsanız muhalefet değil, yıkıcılık ve batırıcılık yapmış olur ve korkunç bir felakete yol açarsınız.
Uçaktasınız, pilota kızıyorsunuz ve uçağa zarar verecek, düşürecek aşırı bir düşmanlık ve muhalefet yapıyorsunuz, bu da iyi değildir.
Bütün muhalifler için söylemiyorum ama bugün Türkiye’de çok aşırı, çok ölçüsüz, çok olumsuz, çok yıkıcı muhalefet yapanlar vardır.
Onların bir kısmı devlet ile rejimi (sistem veya düzeni) özdeşleştirmektedir. Bu, büyük bir yanılgı ve sapıtmadır. Devlet başkadır, rejim başka. Devlet devamlıdır, rejimler değişir, birbirini takip eder.
Türkiye’de yakın zamanlara kadar amansız bir egemen azınlık, vesayet, iç sömürge sistemi vardı. Bunlar şimdi gidiyor, aşırı muhalifler feryat ediyor, tehditler savuruyor.
1930’lu yılların rejimine dönmeliymişiz. Yani tek parti sistemi olmalı, muhalifler sindirilmeli, vatandaşlar inanç ve fikirlerinden dolayı asılmalı… Bu adamlara 2015 yılında yaşadığımızı nasıl anlatacağız?
Muhalefet sert olabilir ama asla kavgacı, şiddete dönük ve savaşçı olmamalıdır.
Kavga edildiğini farz etsek bile, kavganın kalitelisi vardır, bayağısı ve aşağısı.
Hüseyin Rahmi’nin Tesadüf isimli romanının ilk sayfalarındaki mahalle kavgasına benzer seviyesiz politik kavgalar ülkeye, devlete, halka faydalı olmaz, çok zararlı olur.
Muhaliflerin mutlaka kültürlü, ahlaklı, faziletli, centilmen, ruhen soylu olması vazgeçilmez bir şarttır.
Türkiye’nin 1930’lu karanlık ve kanlı tek parti yıllarına dönmesini istemek; akılla, mantıkla, kültürle, adaletle, insafla, sağduyu ile bağdaşmaz.
Yakın tarihte dünyada iki ülkede GEZİ kalkışması oldu.
Türkiye’de Taksim GEZİ kalkışması başarılı olmadı, ülkenin bütünlüğü korundu.
Ukrayna’nın GEZİSİ başarılı oldu, sonunda Kırım elden gitti ve doğusunda iki özerk bölge kuruldu, iç savaş başladı.
GEZİ zihniyetli, yıkıcı, tahrip edici, egemen azınlıkçı, vesayetçi, kavgacı; devlet ile sistemi birbirinden ayırt edemeyen, gözünü kin ve intikam duyguları kör etmiş aşırı bir muhalefet gemiyi batırır.
Bendeniz yukarıdaki satırları muvafık bir vatandaş olarak değil, muhalif bir Türkiyeli olarak kaleme aldım. Devleti (rejimi değil), vatanı, halkı koruyan ve gözeten bir zihniyete sahibim. Zaten benim politika konusundaki özelliğim, Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) “Siz nasılsanız öyle idare olunursunuz” hadisini bilmem ve anlamamdır.
Allah Türkiye’yi gemi batırıcı çılgın muhaliflerden korusun.