Müslüman, Sivil PKK’yı ve Terörü Destekleyebilir mi?
BİR kısım militan, aşırı, fanatik, dengesiz muhaliflerin PKK’yı ve onun sivil temsilcilerini desteklemelerine şaşılmaz ama İslamî kesimden birilerinin bu kanlı, yıkıcı, bölücü terör örgütünü el altından dolaylı şekilde desteklemelerine doğrusu şaşılır.
Bir ülkede namaz kılan, oruç tutan, Kur’an okuyan, dindarlık taslayan bazı Müslümanların; siyasî ihtiraslar ve holiganlıklar yüzünden İslam karşıtlarını, azılı din düşmanlarını desteklemesi çok vahim bir sapmadır.
Müslümanlar arasında anlaşmazlıklar olabilir ama bu kadarı çok fazladır, çok zararlıdır.
Hiçbir Müslüman şahsın ve cemaatin sivil darbe taraftarı olması düşünülemez, kabul edilemez.
Hiçbir Müslümanın gemiyi batıracak çılgınlıklar yapmasına izin verilmemelidir.
Politika süflîdir, kirlidir, kirletir. Din paktır, ulvîdir, temizdir. Kirli ile temiz birbirine karıştırılmamalıdır.
Dini politikaya, siyasî ihtiraslara alet etmek cinayettir. Politikayı dine alet edebilecek gücü, ilmi, kültürü, zekası, ahlakı varsa etsin.
Bediüzzaman aktif politika yapmış olsaydı, bunca mânevî fütuhata nail olabilir miydi?
Şeytandan ve politikadan Allah’a sığınırım dedi ve nice büyük hizmetler etti.
Camilere ve kışlalara politika sokulmamalıdır.
Din ve mukaddesat politikanın içinde değil, üzerinde tutulmalıdır.
Politika (istisnaî kimseler dışında) ihlası bozar.
Politika ateşten gömlektir, giyeni yakar.
Kötü politikacıların verdiği zararı dış düşmanlar veremez.
Kötü politikacı muslih görünen bir canavardır.
İslam’da elbette din dünya, din devlet ayırımı yoktur… Lakin…
Vasıfsız Müslümanlar aktif politika yaparlarsa ne olur? Gördüklerimiz, yaşadıklarımız olur.
Hilafet’in kaldırılması, başta Halife Abdülmecid bin Abdülaziz Han hazretleri olmak üzere Hanedan-ı Âl-i Osman’ın; erkek kadın, çoluk çocuk apar topar yurt dışına sürülmesi bir sivil darbe değil miydi?
Türkiye Müslümanları ne acı darbeler yaşadılar.
1960’ta o menhus 27 Mayıs askerî darbesi… 12 Mart 1971’de yeni bir askerî darbe… 12 Eylül 1980 darbesi… 28 Şubat post-modern darbe… Ne büyük zulümler gördük, ne korkunç acılar çektik, ne dehşetli kayıplar verdik…
Bazı Müslümanların sivil darbe yapmaya teşebbüs etmeleri, siyasî emellerine ulaşmak için PKK’yı ve terörü bile desteklemeleri ne ibretli bir manzaradır.
1924’te İslam Cumhuriyeti kaldırıldı, zorla devlet terörü ile İslam düşmanı bir düzen ve sistem getirildi. Nihayet son on beş sene içinde biraz din hürriyetine, insan haklarına kavuştuk, bu sefer içimizden çıkan birileri sivil darbe yapmaya kalkıştılar.
Olacak iş değil!
Ümmet birliği olmazsa, Ümmetin başında âdil, râşid, kâmil bir İmam bulunmazsa işte böyle acayiplikler olur.