İkinci İsrail İdrak Gecikmesinin Yeni Mahsulü Olabilir
Osmanlı’dan sonra “Türkiye”, İsrail öncesi idi... Osmanlı Devleti yıkılmasa, İsrail Devleti asla kurulamazdı... Türkiye bütün coğrafyasından ve tarihinden yalıtılarak kuruldu. Bırakın dünya devleti olması, bölge devleti olması bile istenmedi. Türkiye’nin bölgesel politikaları, Balkan Paktı, Bağdat Paktı ancak İngiliz siyasetine ayarlı dönemlik kurgulardı.
Türkiye’nin denklemden uzak tutulduğu dönemde İsrail’in temelleri İngilizler tarafından usuletle atıldı. 2. Dünya Savaşı’nın akabinde de İsrail Devleti ilan edildi. Halen dünya devletlerinin yaklaşık yüzde yirmisi İsrail diye bir devleti tanımıyor. İsrail devletinin 14 Mayıs 1948’de ilan edilen bağımsızlık beyannamesi ile kurulduğu kabul edilir.
Fakat bazı devletler İsrail’i fiilen bu tarihten önce tanımıştır. Hemen aklınıza bu devletin iki büyük hâmisi, İngiltere ve ABD geliyor değil mi? ABD İsrail’i bağımsızlık beyannamesinin ilan edildiği gün tanıyor. İngiltere ise bir gün önce... Ya Türkiye? 28 Mart 1948’de!
Yani beyannameden bir buçuk ay önce!
Bu ne acele, bu ne telaş! Neden ABD’den ve İngiltere’den daha önce?
Bu telaş boşuna değil: Türkiye’nin Lozan’da çizilen çerçevede olduğunu göstermesi gerekiyor. Eğer Türkiye İsrail’i tanımakta ayak sürerse, dünya hükümranlarının yaptırdığı zoraki doğumun gayri meşruluğu kolaylıkla iddia edilebilecekti.
Türkiye kuzu kuzu Lozan’da aldığı ev ödevini yapıyor. Böylece İngiltere ve ABD’ye bulunduğu konumu teyid ediyor. O yüzden, bugün Türkiye İsrail ilişkilerinin ikinci kâtiplik seviyesine düşürülmesi bir had bilmemeden başka bir şey değil.
Evet! İsrail kuruldu... İsrail’in kuruluşuna Şerif Hüseyin’in İngiliz himayeli “Arap” krallığı yolları açtı, ama bir süre resmen tanımaktan kaçındı, bunun İslâm dünyasında nasıl bir sonuç doğuracağını tahmin ettiği için.
İsrail, ABD ve Avrupa’nın bölgedeki ajan devleti, terminal ülkesi. Bütün kendileri için yaptıkları dahi, bu efendilerin hanesine yazılacak bir devlet. Bunu şöyle düşünerek anlamlandırabiliriz: İsrail olmasa bölge nasıl bir manzara arzeder? Elbette yine ihtilaflar, çatışmalar olur ama, bütün dünyayı etkileyecek ölçekte bir karmaşa olmaz.
İsrail batının kontrollü, fakat bazen kontrolden çıkan kaos planının bir parçası. Bölgedeki her istikrar arayışı, her bütünleşme hamlesi İsrail kullanılarak bertaraf edilir. Bölgedeki bütün yakınlaşma gayretleri İsrail eliyle zehirlenir.
Türkiye’nin İsrail’i ilk tanıyan devlet olmaktan çıkması, batılılar açısından kabul edilemez bir durumdur. Bu yüzden Türkiye’yi etkisizleştirerek ve bölgeyi daha küçük parçalara bölerek tamamen istikrarsızlaştırmak yolu seçilmiştir. Bu Irak için olduğu kadar Suriye ve Lübnan için de sözkonusudur.
ABD’nin artık bunu da yeterli görmediği, Türkiye’yi tekrar bölgeden yalıtılmış bir ülke haline getirmek için yüz yıldır her fırsatta oynanan Kürt kartını masaya koyduğu apaçık ortada. Şu anda Suriye’de ve Irak’ta Kürt oluşumları ile Türklerle Arapları ayırarak zihni ve maddî bir yakınlaşma imkânsızlaştırılmak isteniyor. Bunun geniş ölçüde başarıldığı söylenebilir.
Kürtlerin en azından bir kesimi ABD himayesine can atıyor. Bu hava içinde değil 10 yıl, 20 yıl sonrası, bir yıl, beş yıl sonrası bile düşünülmüyor.
Türkiye ikinci İsrail olmaya direndikçe bölgede ikinci bir İsrail’in oluşumuna gidiş hızlandırılıyor. İkinci İsrail bölgedeki idrak gecikmesinin yeni mahsulü olabilir. Filistin’in, Suriye’nin, Lübnan’ın, Irak’ın yaşadığı acılardan daha fazlası İkinci israil olacak “Kürdistan”da yaşanacak. On yıllarca sonra oyunun mahiyeti bazı kafalara dank edecek ama iş işten geçecek!
Diyarbakır baro başkanı üzerinden hukuk tartışması... Elbette Diyarbakır baro başkanı şahsi olarak terör örgütü hakkında bir kanaat sahibi olabilir ve bunu da açıklayabilir. Fakat artık o baro başkanı sıfatını kaybeder. Şahsi açıklaması hukuku bağlamaz, fakat baro gibi hukuk zemininde olması gereken bir kurumu bağlar.
Evet, bu zat-ı şerif bugün Türkiye’de bu görüşü dile getirebilir. Fakat eğer PKK bölgeye hakim olursa (Allah saklasın) bu görüşü savunabilir mi? Bu elbette mümkün değildir!
Birinci İsrail’i terörün en önde gelenleri yönetmişti. En çok eli kana bulaşanlar cumhurbaşkanı, başbakan veya bakan oldular. Eğer PKK amacına ulaşırsa, sanmayın ki kalem efendileri, hukuk taslayıcıları, tatlı su siyasetçileri ülkeyi yönetecek! Kandil hükümeti neyse o!
O zaman baro başkanı da, adı değmez eş başkan da, Türkiye’nin kucağına sığınmak için can atacaklar!
Kitap hattı:
2. Yahudi Devleti. İsrail’in Kürt Stratejisi. Yüce Katırcıoğlu ülkemizde masonluk ve Siyonizm konusunda yazı ve yayınlarıyla tanınmış bir yazarımız. Onun 2. Yahudi Devleti kitabı bugünlerde bilhassa dikkatle okunmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.