Halfan İle Kamalak’ın Ortak Dili!
30 Ekim 2015 günü TV 5’te Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak ile birlikteydik. Benim için talihsiz bir gün oldu. Orada yaşadıklarım soğuk duş etkisi yaşattı. Zira pişkinlik dışında ifade edilemeyecek bir biçimde gerçekler tersyüz edildi. Program tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Bazen iyi niyet veya kıramama inceliği yüzünden kırılıyor ve bu tarz vartalara düşüyorsunuz. Program her şeyiyle yanlıştı. Kendi adıma söyleyecek olursam; adeta konu mankeni gibi seçilmiştik. Program boyunca Kamalak, Esat takıntısını aşamadı. Kendisini Esat gölgesine hapsetti. Kurtulmak istedikçe, çırpındıkça Esat bataklığına daha fazla battı. Zira kendisini muhasebeye çekmek yerine önüne geleni hesaba çekti. Herhalde ona göre kainatın tek masum adamı Esat olmalı! Hama’da halk katili Esat gitmiş yarine batılılara meydan okuyan kainatın kurtarıcısı bir başka Esat gelmişti!
Ralph Peters’in Haziran 2006 yılında neşrettiği haritasını tozlu raflardan indirdi ve seçim malzemesi yaptı. Sanki bunu Ralph Peters özel olarak Kamalak için hazırlamıştı! Haritayı elinden düşürmedi. Yerli yersiz çıkardı, ekrana tuttu. Bütün sermayesi buydu! Oysa ki, ben kendisine tarihin saklı çekmecelerinden bu tarz onlarca harita hediye edebilirdim. Bunun üzerinden alakasız bağlantılar kurarak, hükümeti vurmak istedi. BOP ile harita arasında harita ile Erdoğan ile zımni bağlantılar kurdu. Mesele ördek Ahmet fıkrasına, buluttan nem kapma hikayesine döndü.
***
Bu haritalar ben doğmadan da vardı. Haritaların kıdemiyle alakalı Roger Garaudy’nin Siyonizm Dosyasına veya Muhammed İmare’nin ilgili kitaplarına bakılabilir. Bunlardan bir kısmı Bernard Lewis’in muhayyilesinin ürünü. İmkanı varsa Kamalak haritaların efendisi Bernard Lewis veya Kissinger’e, himayegerdeleri (protégé) Esat’ı sorabilir. Birbirlerine ne kadar meftun olduklarını görecektir! Zaten kendisi de çekincesiz bir biçimde dünyanın kendi tutumlarına geldiğini ifade ediyor. O zaman niye Erdoğan’ı Batı ile birlikte hareket etmekle suçluyor ki? Birlikte hareket eden İran ile birlikte kendisi! Esatçılar arasında Obama, Putin, Kissinger ve Brzezinski gibi kimi ararsanız var. Buti de Brzezinski’yi çarpıta çarpıta çarpılmıştı. Kamalak’ın bahsettiği BOP eş başkanları arasında Zapatero ile Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih de bulunuyordu. Salih de BOP eş başkanı olmasına rağmen Arap Baharını Kamalak gibi Amerikan tezgahı olarak yutturmaya çalıştı, durdu. Halk tarafından yıkılmayı sindiremedi. Burada Kamalak’ın yaptığı gibi iğreti bir bağlantı üzerinden pekala Salih gibi Kamalak’ın da BOP’çu olduğunu çıkartabiliriz! Gerçekten de Ali Abdullah Salih ve Esat BOP’un görünmez ortaklarıdır (Hata! Köprü başvurusu geçerli değil.). Hakiki BOP’çular ne hikmetse Kamalak ile aynı dili ve üslubu paylaşıyorlar. Gerçeklerden koparsanız heva ve hevesine düşürseniz, sizi mantığınız bile yanıltır! Ali Abdullah Salih, Arap Baharının katillerinden birisi oldu ve BOP eş başkanları olarak Erdoğan ile ters köşeye düştüler. Demek ki ezberleriniz işe yaramıyor.
***
Program boyunca Kamalak, ‘yarası olan gocunur’ misali, Esat’ı yere göğe koyamadı. Özür dilemek yerine Esat’a nasihat ederek ona doğru istikameti ve yolu gösterdiklerini savundu. Esat da kendilerini dinleyerek alicenaplık yapmış ve 5 bin mahkumu salıvermiş! Muhtemelen ve ötesinde salıverdiklerinin arasında sonrasının IŞİD liderleri de bulunuyordu. Demektir ki, istemeden IŞİD’in kurulmasında Kamalak’ın da mütevazı bir katkısı olmuştur. Esat’a tutunarak kalkmak isteyen Kamalak seçimlerde neredeyse sıfır çekti. Dünyanın kendi çizgilerine geldiğini, yörüngelerinde seyrettiğini söylemişti. Ama kendileri neredeyse Türkiye yörüngesinden fırladılar! Demirel yine bunlara göre mütevazıydı ve şöyle söylüyordu: Dünya ile birlikte hareket etmeliyiz! Demirel dünya ile dünya ise Kamalak ile birlikte hareket ediyor! Haberimiz yok; Türkiye’nin değil dünyanın merkezine oturmuşlar! Bir de dünya ile birlikte dönerken kendilerine ‘Allah rızası bunun neresinde?’ diye sormuşlar mıdır acaba? Dünya bizim bulunduğumuz noktaya geldi derken demek ki dünya AK Partinin bulunduğu noktadan uzaklaştı. Değeri yalnızlık ifadesini hatırlamalı! Ama hala Erdoğan’ı savaş çığırtkanlığı yapmakla suçluyor. Baştan beri NATO çığırtkanı kendileri değil miydi? Aslında NATO Suriye’ye müdahale etmeyerek Erdoğan ile birlikte değil; seyirci kalarak kendileriyle birlikte hareket etmiştir! NATO’ya Esat namına teşekkür borçları var! Erdoğan’a değil kendilerine kulak vermiştir. Karadavi gibilerinin çağrısına aldırmadı, Kamalak gibilerinin çağrısına ise kulak verdi.
Bir diğer mesele de yalancı şahit durumuna düşmemiz oldu. Mehmet Talu hocanın sözleri çarpıtıldı. Hoca Davutoğlu’na oy verin derken Kamalak onun fetvasını çarpıtarak; AK Parti’ye oy vermeyi haram kıldı. Blair’in 2003 Irak işgali öncesi yaptığı gibi metni çekici hale getirdi! O gece böyle bir rezalet de yaşandı. Dubai Polis Şefi Dahi Halfan da AK Parti’nin seçimleri kazanmasından sonra Kamalak gibi konuşmuş ve Erdoğan’ın zaferinin yıkım habercisi olduğunu; Arap Dünyasını parçalama projesine hız vereceğini söylemiş. Dilin kemiği yok! (http://www.youm7.com/story/2015/11/1 )! Acaba Kamalak’tan mı kopya çekti?
Ne diyelim: Ya değerlerine yabancılaştı ya da adresini şaşırdı! Yoksa, Cumhuriyet gazetemiz, ‘ateistimiz’ gibi ifadeler kurar mı?
Not: Cuma günkü yazının son satırındaki Şerif Hüseyin ifadesi, Şerif Ahmet olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.