Bizi Allah Kurtarır
SİZİ bizi hepimizi ancak Allah kurtarır.
Allah’ı bırakıp da birtakım İslam düşmanı Deccalların peşine düşen beyinsiz sözde Müslümanlar tokat ve sille yer.
Allah’ı Rab olarak kabul edip O’nun rızasına uygun yola girmedikçe salah, felah ve necat olmaz.
Allah’ı Rab olarak kabul edenler, Kelamullah olan Kur’an’ı kitap ve düstur olarak kabul etmelidir.
Kur’an’ı Kitab olarak kabul edenler onun emirlerini yerine getirmeli, yasaklarından kaçınmalı, öğütlerini tutmalıdır.
Allah’ı Rab olarak kabul edenler, O’nun Resulü Muhammed Mustafa’yı (Salat ve selam olsun ona) nebi, seyyid, örnek olarak kabul etmeli, onun Sünnetine uymalıdır.
Allah’ı Rab olarak kabul edenler, O’nun bize göndermiş olduğu İslam’ı din olarak kabul etmeli, hak din olmakta ona ortak koşmamalıdır.
Allah’ı Rab olarak kabul edenler, Kur’an ve Sünnet ahlakını benimsemelidir.
Allah’ı Rab olarak kabul edenler, âhiret inancını bir an bile unutmamalı, dünyada yaptıklarımızın hesabını âhirette Mahkeme-i Kübra’da vereceğimizi, hesaba çekileceğimizi iyi bilmelidir.
Allah’ın insanları, kendisine ibadet ve kulluk etsinler diye yarattığını kesin şekilde bilmelidir.
İbadetin başının da beş vakit namazı dosdoğru kılmak olduğunu bilmelidir.
AIlah’a, Kitabullaha, Resulullaha iman edenler Şeriatı kanun olarak kabul etmeli ve ona uymaya çalışmalıdır.
Müslümanın kriterleri Kur’an, Sünnet, Şeriat kriterleridir.
Allah’a iman eden Müslüman, Kur’an’a, Sünnete, Şeriata aykırı ve zıt hükümlerin ve görüşlerin sapıklık olduğunu iyi bilecektir.
Rab olarak Allah’tan razı olmayanlar.
Kitab ve düstur olarak Kur’an’dan razı olmayanlar.
Din olarak İslam’dan razı olmayanlar.
Nebi ve seyyid olarak Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi ve sellemden) razı olmayanlar.
Hukuk, nizam, düzen olarak Şeriat’tan razı olmayanlar.
Topluluk olarak Ümmet-i Muhammed’den razı olmayanlar.
İşte bu râzısızlar necat ve felah bulamaz.
Onların dünyada elde ettikleri servetler, lüks ve konforlu hayatları, şeytanî keyif ve sefaları keramet değil, istidractır.
Gerçek Müslümanlar sakın onlara gıbta etmesinler, özenmesinler.
O rızasızlar büyük zarara, hüsrana uğramışlardır.
Dünyanın bir sivrisineğin kanadı kadar kıymeti yoktur.
Dünya hayatı bir imtihandır ve bu imtihanın en çetin sorusu rıza meselesidir.
Öncelikle, işin başı Rabb olarak Allah’tan razı olmaktır.
Allah’tan razı olmak ne demektir?
Rabb, Haliq, Râzık olarak O’nu bilmektir.
Kur’an’ın ve Resulün anlattığı şekilde O’na iman etmektir.
Onu kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh bilmektir.
O’nun ilminin, iradesinin, kaderinin ve kudretinin bütün alemleri, yaratıkları kuşatmış olduğuna iman etmektir.
O’nun insanlığa göndermiş olduğu Hak Din İslam’ı, din olarak kabul etmek ve hak din olmakta ona başka dinleri ortak etmemektir.
Allah’a asla ortak koşmamaktır. O şerikten, nazirden, benzerden, ortaktan, oğuldan, kızdan, eşten münezzehtir, vahdaniyet sıfatıyla sıfatlıdır.
Allah’ı Rab olarak kabul eden mü’min, Allah düşmanı Deccalları, Kezzabları, Süfyanları, habisleri sevmez, onları desteklemez.
Allah’ı Rab olarak kabul eden kişi, ibadetlerin en önemlisi olan beş vakit namazı dosdoğru kılar.
Müstaqim (doğru ve dürüst) insan olur.
Allah’a karşı ihlaslı, yaratıklara karşı adaletli ve insaflı olur.
Allah’ı Rab olarak kabul eden kişi, Müslümanları aldatmaz.
Kur’an’ın, Sünnetin, İslam ahlakının ve İslam bilgeliğinin azgınlık dediği günahları, suçları işlemez.
Allah’tan razı olmak, Allah’a dosdoğru iman etmek, Allah’a tevekkül etmek, işlerini Allah’a tefviz etmek… Bunları yapan necat bulur, felaha erenlerden olur. İnşaallah akıbeti hayr olur.