Süslü Câmi Değil Güçlü İslam Mektebi
İSLAMÎ eğitim meselesinin, süslü kubbeli uzun minareli cami binası dikmekten daha önemli olduğunu milyonlarca Müslümana nasıl anlatacağız?
Söylemekle, yazmakla öğretilebilir sananlara şaşarım.
Bu konuda laf anlatmak çok zordur.
Cami yapmak kolaydır ama İslam mektebi açmak çok zordur.
Niyet edilmeye görsün, cami için arsa da bulunur, para da.
İslamî eğitim, İslam mektebi sadece parayla, niyetle olmaz.
Dünya çapında uzman Müslüman eğitimciler lazımdır bunu hayata geçirmek için.
Müslümanlar yakın tarihimizde hayli doktor ve mühendis yetiştirdiler ama büyük ve güçlü eğitimciler yetiştiremediler.
Eğitimcilik, İslamî hizmet açısından, doktorluktan ve mühendislikten bin kere önemlidir.
Cami sayısının yüz bine yaklaştığını sanıyorum ama ülkede bir tek gerçek İslam mektebi yok.
Türkiye Müslümanlarının kendi Eton College’leri yok.
Hem yok, hem de bu yokluğun ne büyük bir eksiklik, kültür fakirliği ve felaket olduğunun farkında değiller.
Vasıflı Müslüman eleman yetiştirme konusunda durumumuz hiç parlak değil.
Geçen gün bir vakfın idare kurulu üyesi bir dostum, bizim çocuklarımız elmas değil, pırlanta hepsi dedi. Acaba öyle mi?
Senelerden beri gerçek ve güçlü bir İslam mektebi açılsın diye yazıyorum. Hiç yankı yok, soru yok, ilgi yok.
İslam mektebi öyle gümrük antreposu, hal binası gibi sıradan mekanlarda barınamaz. Binasının şahane olması gerekir.
Bu mektebin müdürünün dünya çapında bir şahsiyet olması gerekir.
Eğitimci olacak… Onun yanında tarih edebiyat felsefe ve İslamî ilimlerden birinde icazetli uzmanlık. Osmanlıca, Arapça, İngilizce kitaplar, ilmî makaleler yazmış olacak.
Öğretmenleri süper olacak.
Eğitim program ve planı, hem İslam’a uygun olacak, hem de çağ kültürüne.
Okul bilgi ve kültürün yanında ahlak ve karakter terbiyesi verecek. Bu da yetmez, estetik sanat güzellik boyutu kazandıracak.
Bunlar da yetmez… Çok kaliteli, çok zeki, çok istidatlı, çok kabiliyetli, çok ehliyetli, çok liyakatli (kaç sıfat saydım?) öğrencileri olacak.
Artık böyle bir okul açmak için hürriyet var, para var, üzerine şahane binalar yaptıracak arsalar var ama bunun için olması gereken yüksek kültür yok. Olsaydı, anlattığım gibi bir okulumuz olurdu.
Böyle bir okula dışarıdan da çok ehliyetli ve liyakatli idareciler ve öğretmenler getirilecektir.
Bütün şirk, küfür, nifak, fısk ve fücur güçleri bu okulu batırmak, başarısızlığa mahkum etmek için seferber olacaktır. Onlara karşı, gereken bütün tedbirler alınacaktır.
Müslümanlar, cemaatsiz müzeyyen camilerle değil, bu anlattığım gibi okullarla kurtulur.
Yazık, bin kere yazık ki, avaz avaz bağırtılan hoparlörlere ve cami WC’lerine verdiğimiz önem ve harcadığımız para kadar İslamî eğitime önem vermiyoruz, masraf yapmıyoruz.
İslam maarifinin, eğitiminin, mekteplerinin, vasıflı Müslüman elemanlar yetiştirmenin, bu elemanlarla güçlü kadrolar kurmanın; bizim için bir ölüm kalım meselesi olduğunu ne zaman anlayıp idrak edeceğiz?