D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Gerçek Kürt ve Sentetik Kürt!

Gerçek Kürt ve Sentetik Kürt!

Türklerle Kürtlerin soy kardeşliği var mı? Bunu iddia edenler de az değil. Kestirme bir örnek: Meşhur İdris-i Bitlisî Heşt Behişt (Sekiz Cennet) isimli kitabında Türklerle Kürtlerin Oğuz soyundan olduğunu yazıyor!

Soy bahsini bir tarafa bırakalım. Bin yıllık toprak, vatan kardeşliğimiz, tarih kardeşliğimiz var. Daha öncekileri bir yana, beş asırlık devlet kardeşliğimiz de önemli. Bütün bunların temelinde İslâm kardeşliği var. 

Türkiye Kürtleri ne İran, ne Irak ve ne de Suriye Kürtleri ile Türkiye Türkleri ile olduğu kadar ortak kültüre sahip. Türkiye Türkleri de Türkistan Türklerinden daha fazla Kürtlerle müşterek kültüre sahip. Bütün Türkiye’yi şâmil Türklük kavramının muhtevasında Kürtlerin önemli yeri var. 

Bu müştereklik tabiî bir haldir. Tabiî halin dışına çıkınca, zıtlıklar, ayrılıklar, düşmanlıklar üretilir. Nitekim öyle olmuştur. 

İnancın, tarihin, coğrafyanın doğuda ve batıda benzer bir irfan oluşturduğunu, insanımızın bu irfanın kılavuzluğunda dünyayı yorumladığını söylemek yanlış olmaz.  

Silvan’da, Cizre’de, Nusaybin’de ve Diyarbakır’ın Sur bölgesinde yaşananlar bu ülke halkının tabiatına aykırı bir şiddet hikâyesi. Silah üzerinden konuşmak, korku ile yönetmek bu hikâyenin arkaplanını teşkil ediyor. Eğer bu çukur kazan, tahkimat yapan ve silah kullanan unsurlar kendi hallerine bırakılsalar ne yapacaklar? 

Bunları “öz yönetim” için yapıyorlarmış. Peki, öz yönetim nedir? Stalinsit bir toplum uygulaması. Bunun üzerine dökülen etniklik salçası bu yenilmez yemeği yenilir yutulur yapmaya yarıyor. Bu zavallı çocuklar normal hayatı bilmiyor, insanlar arasındaki olağan ilişkilerden haberdar değil. Konuşarak anlaşarak sonuca varmak gibi bir imkân umurlarında değiller. 

Kontrol altında tuttukları bölgelerde sokakları, evleri tahrib ediyorlar; camileri, okulları yakıyorlar. Bu kültür katliamına halkın zihnini yok etmek, ortak hafızayı silmek için başvuruluyor. Diyarbakır’da beş asırlık Kurşunlu Camii’ni yakılması ve tahrib edilmesi asla hatırdan çıkmayacak bir vandallık örneği. 

Bu Müslümanlıktan olduğu gibi Kürtlükten de çıkmış zavallılar mabedlerimizi, tarihimizi yok ederek yeni bir zihin oluşturmayı hedefliyor olabilirler. Fakat halkın zihni yerinde kaldıkça, sonuca ulaşmaları mümkün değil. 

Bu şuursuzların hareketini destekleyen, devletin şehir içinde silahlı ve hendek kazan unsurlarla uğraşmaması gerektiğini iddia eden siyasi uzantılar var. Onların önünde müşterek halk irfanını temsil eden bir kadıncağızın sözleri hafızalardan asla silinmeyecek. O kadın müşterek vicdanımız olarak konuşuyor. Görünüşünden doğru dürüst tahsili olmadığı anlaşılabiliyor, fakat yüzlerce yıllık halk irfanının, hikmetinin varisi. Onun karşı çıktıkları ise, yüzlerce yıllık ortak değerleri tepip sentetik bir Kürtlük uğruna her türlü şenaati icrayı tabiatlarına uygun bulanlar. 

“Niye birbirimizi vuruyoruz. Kimiz biz, birbirimizi öldürüyoruz. Biz Müslümanız nasıl Kur’an yakıyoruz, cami yıkıyoruz.”

Malûm partinin önde gelenleri huzurunda söylenen bu sözün tepelerine balyoz şiddeti ile indiğinden şüphe yok ki, kadıncağızı alel acele oradan uzaklaştırıyorlar. 

Temsil gücü olmadığı herkesce bilinen bu sentetik vekillerin gerçek milletvekili olması bu kadının tam bir tabiilik içinde ifade ettiği hissiyatını kavrayarak tavır geliştirmeleri halinde mümkün olabilir. 

Diyarbakır’da sadece bu hanım değil, baş üzerinde taşınması gereken analar halk vicdanını dosdoğru yansıtmaktan geri kalmıyorlar. İşte bir tanesi daha: Güzelim Kurşunlu Camii’nin harap halini görenlerden yaşlı bir kadın,”Evim yanaydı da camiye bir şey olmasaydı” diye feryat ediyor.

Türkiye’de Kürtçülüğün zemini ortadan kalkıyor. Sentetik Kürtlük meşruiyetini sentetik Türklükten alıyordu. Türkiye sentetik Türklük dönemini geride bıraktı. Etnik afra tafralar çöp sepetine atıldı. Türkle Kürdü zıtlaştıran muhteva terk edildi. Şimdi sentetik Kütçülerin bütün hedefi sentetik Türkçülüğü diriltmek olabilir. 

Onu başarırlarsa, eski mağduriyet konumuna kavuşabilirler ancak!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi