İslam’ı Öğretmek Öğrenmek Anlamak
* SADECE kendi kendine kitap okumakla ilim öğrenilir mi?
CEVAP: Kendi kendine evinde kitap okumak suretiyle ilim öğrenebilseydi, okullara ve üniversitelere lüzum kalmazdı. İsteyen herkes genel kültür kitapları okur lise tahsili elde eder; uzmanlık kitapları okur doktor, mühendis, avukat vs. olabilirdi.
* İlim nasıl tahsil edilir, nasıl uzman olunur?
CEVAP: Okullarda, üniversitelerde, ehliyetli öğretmenlerin ve akademisyenlerin derslerini dinleyerek, öğrettiklerini öğrenerek, öğrenmiş olduklarını sınavlarda ispat ederek, diploma alarak…
* İslam dini nasıl öğrenilir?
CEVAP: Ehliyetli, icazetli, liyakatli din hocalarından, muteber kitapları okumak ve ders almak suretiyle…
* Bir İslam ülkesinde okullarda doğru dürüst din dersi okutulmalı mıdır?
CEVAP: Mutlaka doğru dürüst okutulmalıdır.
* Müslüman aileler çocuklarına dini kendileri öğretse olmaz mı?
CEVAP: Olmaz, çünkü doğru dürüst öğretemezler.
* İslamın iki ana kaynağı Kur’an ile Sünnettir. Her çocuğa, gence Kur’an meali ve yanında bir de hadîs kitabı verseler, o bunlarla dinini öğrenebilir mi?
CEVAP: Öğrenemez. İki rekat namazı doğru kılmayı bile öğrenemez.
* Müslüman küçük çocuklara din konusunda neler öğretilmelidir?
CEVAP: İnanç, ilmihal ve ahlak bilgileri Kur’ana Sünnete Şeriata göre doğru olarak öğretilmelidir.
* Lise öğrencilerine neler öğretilmelidir?
CEVAP: Akaid, fıkıh, kelam, siyer, usûl-i fıkıh, usûl-i tefsir, usûl-i hadîs, ahlak-ı islamiyye, İslam medeniyeti kültürü ve sanatı vs. öğretilmelidir.
* İlköğretim okullarında, liselerde din derslerini kimler vermelidir?
CEVAP: Hem İslamı iyi bilen, hem de genel kültüre sahip olan icazetli, vasıflı ve karizmatik din hocaları vermelidir.
* Müslümanın evinde 500 din kitabından oluşan şahsî bir kütüphanesi var ama bu kitapları okumuyor…
CEVAP: Okumadığı bu kitapların ona ilim bakımından faydası olmaz…
* Bugünkü çağdaş, laik, Kemalist eğitim düzenindeki mecburî din dersleri yeterli midir?
CEVAP: Bugünkü din dersleri bir aldatmacadan ibarettir. Yetersizdir.
* Ne yapılmalı?
CEVAP: Alternatif doğru dürüst din dersleri verilmelidir.
* Türkiye Müslümanları bugünkü halleri ile bunu yapabilir mi?
CEVAP: Yapamaz. Bu hizmeti görebilmek için Ümmet birliği ve teşkilatı olması, Ümmet çapında plan, program bulunması, bunu hayata geçirecek yeterli miktarda medenî Müslüman bulunması gerekir.
* Türkiye’nin dindar Müslümanları, bilinmesi farz olan ilmihallerini biliyorlar mı?
CEVAP: Maalesef yüzde biri bile yeteri kadar bilmiyor.
*İ slam ahlakı, görgüsü konusunda iyi niyetli, temiz Müslümanlara yeterli miktarda eğitim verilebiliyor mu?
CEVAP: Verilemiyor. Ahlak konusunda İslam toplumunda büyük zafiyet vardır.
* Biraz abartmıyor musun? Müslümanlar ahlaklı değil midir?
CEVAP: Gıybet eden bir Müslümana siz iyi ve ahlaklı Müslüman diyebiliyorsanız, soru ve cevaplarımızı burada sonlandıralım… İslam, Kur’an, Sünnet ahlakı bakımından nice gayr-i müslim ülke, İslam ülkelerinden ileridedir. Onlar inanmıyorlar ama birçok konuda İslam ahlakına sahipler. Biz iman etmişiz, lakin İslam ahlakına uymuyoruz. Kendimizi Japonlarla mukayese edelim…
(İkinci yazı)
İstanbul Düzelir mi?
SORU: İstanbul bundan sonra düzelir mi?
CEVAP: Düzelmez.
SORU: Niçin?
CEVAP: Bu şehrin coğrafî ve topografik durumu ancak 4-5 milyon insanı kaldırabilir. Şu anda nüfus 30 milyonu geçmiştir.
SORU: İstanbul’u bu hale kimler getirdi?
CEVAP: Rantçılar getirdi.
SORU: Hiç ümit yok mu?
CEVAP: Merhum mimar ve düşünür Turgut Cansever beye sormuştum: “İstanbul nasıl düzelir?”, biraz durmuş acı bir tebessümle “Büyük bir depremden sonra” demişti. Artık depremle de düzelmez. Turgut bey o sözü söylediğinde İstanbul’un nüfusu 10 milyonu geçmemişti.
SORU: Büyük depremden sonra ne olur?
CEVAP: Çok sayıda bina yıkılır, büyük can kaybı olur… Ölüler gömüldükten, enkaz kaldırıldıktan sonra rantçılar tekrar imar faaliyetine başlar. Kısır döngü, rant azgınlığı devam eder.
SORU: Hiç çare, çözüm yok mudur?
CEVAP: Âhir zamanda büyük savaşlar olacağı, Beni Asfar’ın İstanbul’u alacağı söyleniyor. Bunca ahali o zaman ne yapar? Beni Asfar İstanbul’u işgal edince güneyimizde Suriye, Şam taraflarında Melhame-i Kübralar, yani büyük, korkunç kanlı savaşlar olur. Mehdi zuhur eder, İsa Aleyhisselam nüzul eder. Deccalla savaşılır, o mel’un tepelenir. Bazı savaşlara katılan yüz kişiden biri sağ döner. O zaman sanırım ne rant kalır, ne rantçı…
SORU: Rantçılar oldukça İstanbul kurtulmaz mı diyorsun?
CEVAP: Evet aynen öyle diyorum.
SORU: İmkânı olanlara, fırsat bulanlara İstanbul’u terk edin mi diyorsun?
CEVAP: Evet yine aynen öyle diyorum… Buna yüzde yüz imkân bulamayanlar bir ayaklarıyla İstanbul dışına çıksınlar, köyde, taşrada evleri varsa arada bir oralarda kalsınlar.
SORU: Muhterem ağabey biraz abartmıyor musunuz?.. Heh, heh, heh…
CEVAP: Heh, heh, heh…
SORU: 1999 büyük Gölcük Yalova depreminde bir takım manevi hadiseler cereyan etti mi?
CEVAP: Bu konuda hayli rivayetler duydum. Deprem 17 ağustos gecesi saat 3’ten sonra olmuştu. Birilerine Eyüp Sultan Camiinde nurani hayaletler görünmüş. Bursa’da da böyle şeyler olmuş. Bunları kalp gözü açık bazı kimseler görmüş, herkes görmemiş. O depremden sonra Kültür Bakanlığı çok enteresan bir kitap çıkartmıştı. Bu kitapta halktan bazı kimselerin el yazılı beyanları, şahitlikleri yer alıyordu. Mesela, depremden kısa bir müddet önce saksılardaki dipdiri bitkiler solmuş, bazı saatler intizamını kaybedip saçma sapan çalışmaya başlamış. Bazı sahillerde sığ suyun altındaki kumlar ısınmış, kediler köpekler kafeslerdeki kuşlar ehli ve vahşi hayvanlar huzurlarını kaybetmişler, çırpınmışlar…
SORU: Zelzele Allah’ın emri midir, O’nun yaratmasıyla mı olur?
CEVAP: Kesinlikle Allah’ın İlmi, İradesi, Kaderi ve Kudreti ile ilgilidir. Bunu inkâr eden kâfir olur.
SORU: Deprem ile gökyüzü hadiselerinin ilgisi var mıdır?
CEVAP: Vardır.
SORU: Bu konuda bir tavsiyen var mı?
CEVAP: Allah’a sığınmak gerekir. Sahih bir imana sahip olmalı… Beş vakit namaz kılmalı, her türlü azgınlıktan, dinsizlikten, densizlikten vazgeçmeli, günahlarına pişman olup tevbe etmeli, çok sadaka vermeli, Allah’ın Rızasını kazandıracak bütün iyi ve güzel şeyleri yapmaya çalışmalı.