Silahlı Propagandadan Hendekli Propagandaya
Ülkemizin bazı şehirlerinde olup bitenleri nasıl anlamlandırmalı?
Cizre, Silopi, Diyarbakır Sur vs.
Bu kışta kıyamette şehrin bazı kesimlerini işgal eden silahlı unsurlar hendek kazıyor, barikat kuruyor, bomba tuzaklıyor ve bulundukları yerlerden çıkarılmak istenildiklerinde ateşle karşılık veriyor...
Bu bir isyan mı, “serhildan” mı, iç savaş mı?
Hendek eylemleri bölge halkını terör örgütüne yaklaştırdı mı, uzaklaştırdı mı? Bu sorunun cevabını vermektense şunu söyleyelim: Bu iç savaş değil, içi boş, pis bir savaş!
Çoluk çocuğun kullanıldığı, şehrin bir kesiminin enkaz haline çevrildiği, mabedlerin, hastanelerin, okulların, kütüphanelerin bile yakılıp yıkıldığı mülevves eylemler.
Bu savaştan bir şey çıkacağı yok. Bölge halkının tedirginliği, mağduriyeti dışında.
Buna rağmen neden bu aptalca eylemlerden vazgeçilmiyor?
Propaganda için buna ihtiyaçları var!
Tesir sahaları daralıyor, güçleri tükeniyor, buna rağmen “varız” demek zorundalar. “Pes ettik” demelerini mi bekliyordunuz yani?
Propagandanın bin bir çeşidi var. Silahlı propaganda en etkililerinden biri. Zayıf bir silahlı gücün siyasî tesir uyandıracak şekilde kullanılması ihtiyacı terör örgütünü bu yola sevketti.
Şehri tedirgin etmek... Dağda olup bitenler herkesin gözü önünde değil. Şehir öyle mi ya? Düzenli hayatın düzenini bozmak. İnsanların psikolojisini alt üst etmek. Hayatı felç etmek... Bunlardan daha da önemlisi, sürekli kendinden bahsettirmek.
Elbette terör örgütünün de bir medyası var. Fakat çok tesirli olduğu söylenemez. Onların söyledikleri de etkileyici olmaz, çünkü neyi neden söyledikleri herkesçe bilinir. Haberleri çarpıtma katsayısının anormalliği dünyanın malûmu.
Ya diğerleri?
Bakın bir silahlı propaganda “uzmanı” ne diyor: “Kendimizi duyurmada en etkin araç burjuva basınıydı. Evet bu basın, bize söverdi, aleyhimizde haber verir, yazılar yazardı, ama yaptıklarımızı da duyururdu.”
Engin Erkiner söylüyor bunu. THKP-C ve TKEP gibi örgütlerin kurucu veya yöneticilerinden...
“Hendek eylemlerini yazmak mı, yazmamak mı?” sorusunun cevabı burada saklı.
Ne zamanki büyütülmez, hatta görmezden gelinir o zaman iş biter. Bunu başarabilirsek, o çukurları kazanları kazdıkları yere gömmüş oluruz.
Silahlı propagandaya karşı silahımız yok saymaktır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.