Elif Nisa

Elif Nisa

Ümitsizliğe Kapılmayın

Ümitsizliğe Kapılmayın

Yeryüzünde yaşanan karmaşanın son bulmak bir yana giderek şiddetlenmesi, insanları ümitsizliğe düşürüyor. Kimi Müslümanlar bile Allah’ın vaadini unutuyor, barış, huzur ve kurtuluşun hiç gerçekleşmeyeceğine inanıyor. Oysa Allah uyarıyor; “Allah’ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma” ifadesiyle, vaadinin kesin olduğunu bildiriyor. Kur’an ahlâkının galip geleceğini, tüm dünyaya fikren hâkim olacağını müjdeliyor.

Tarih boyunca müminler hep aynı zorlukla sınanır, ancak sonunda Allah kesin yardımıyla karşılık verir. Her dönem adetullah böyle tecelli eder. İnananların eğitimi için bu gereklidir. Ki Deccal'in şeytanî fikir sistemi ve kurduğu tuzaklar, insanları Allah'ın yolundan engellemek için kurulmuş özel yöntemlerdir ve tümü mağlubâne kurulmuştur.

Dünyayı, olayları, insanları, yaşananları kendi bilgimizle değerlendiremeyiz. Allah bizim bilmediklerimizi bilendir. Zulmetmekte olanlar da yakında bileceklerdir;

“Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah’ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” (Şuara Suresi, 227)

Zulmedenlerin hakimiyeti ne kadar güçlü görünürse görünsün, yıkılmak üzere yaratılmıştır. Onların gücü, “dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah Katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir karşılık) vardır. (İbrahim Suresi, 46)

Bu imtihan ortamında Allah kullarından her durumda vicdan kullanıp haktan yana olmalarını ister. Çoğunluk her zaman bâtıldan yanadır, ancak güzel sonuç kesinlikle haktan yana olanlarındır.

Hakkın üstünü örtmek adına mücadele verenlerin zafer umut etmeleri yanılgıdır, zafer onlar için ütopik bir hayal, inananlar için ise haktır, gerçektir. Geçici başarılar değildir önemli olan, sondur. Ve sonunda Allah nurunu tamamlayacaktır.

“Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz’afları) mirasçılar kıldık...” (Araf Suresi, 137) ayeti gereği baskı, zulüm, işkence ve eziyetlere maruz kalan, yurtlarından sürülen, mallarına el konulan, insani hakları ellerinden alınan, tutsak edilen mazlumların acı ve sıkıntıları mutlaka son bulacaktır. Allah vaadinden asla dönmez.

Bugüne kadar çözüm hep yanlış sistem ve inançlarda arandı. Bu sebeple sorunlar hallolmak bir yana katlanarak ve şiddetlenerek arttı. Oysa asıl çözüm Kur’an ahlakını yaşamaktı. Allah’ın, kullarının en rahat edecekleri, refah, huzur ve güven duygusu içinde yaşayacakları sistemdi bu.

Tüm Deccalî sapkın görüşler, fikir ve ideolojiler, tahrif olmuş hak dinler, müşrik bağnaz düşünceler ortadan kalkacak, var güçleriyle karşı koymalarına rağmen hak hâkim olacaktır. Samimi inananlar buna inanırlar.

Bu konuda ümitsiz ve şevksiz olmak hata olur. Ümitsizlik, insanın din ahlâkını şevk içinde yaşamasını engelleyen en önemli unsurlardan biri. Bediüzzaman, "Yeis en dehşetli bir hastalıktır ki, âlem-i İslâmın kalbine girmiş” ifadesiyle, ümitsizliğin Müslümanlar üzerinde adeta öldürücü etkiye sahip olduğuna dikkat çekiyor.

Zahirinde bakarsak olayların altından kalkamayız. Tek taraflı değerlendirmemeli, yaşananlardaki hayrı ve hikmeti aramalı, batını görmeye çalışmalıyız. Allah, hiçbir olay karşısında ümitsizliğe kapılmamamızı, Kendisine dayanıp güvenmemizi emrediyor. Ve Kendisi’nden korkup sakınan kullarına, Katından bir

lütuf ve nimet olarak müjde veriyor. Sonunda manevi fetih gerçekleşecek, zalimlerin hükümranlığı sona erecektir.

“Sonra Biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü’minleri kurtarmamız Bizim üzerimize bir haktır.” (Yunus Suresi, 103)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Elif Nisa Arşivi