9. dalga!
Sırada daha kaç dalga var?
Kaba bir hesap, 40.000 kişiye ulaşmak için, her biri ortalama 40 kişiden deseniz 1000 dalga gerek.
Siz 10 dalga deyin, 2 yılda gerçekleştiğine göre, 200 yıl sonra bu dalgalar biter herhalde..
Serdar Saçan elinizde, eğer özel arşivini ele geçirdi iseniz, herhalde bir bu kadar daha adamın gözaltına alınması gerek.
İddianame 5000 sayfaya, eldeki belgeler 10 milyona çıkacak.
Her geçen gün, belge havuzu bir çığ gibi büyüyecek.
Bu kadar belge arasında sorgulamayı nasıl yapacaksınız, olayları, kişileri, zaman ve mekan koordinatlarında ilişkilendirip yargılama yapabilmeniz için herhalde özel bir teknik kullanmanız gerek..
Peki böyle bir şeye mevzuat müsait mi?
Böyle bir yargılamanın geleneği yok. Eğer Adalet Bakanlığı bu yönde bir kapı aralarsa, dünya hukuk tarihinde yeni bir dönem başlayacak demektir.
Mahkemede bilgisayarı sadece daktilo gibi kullanmak değil, sorgulama açısından ve belgelerin sanıklara gösterilmesi, dinletilmesi açısından da yeni bir kapı aralanmış olacak..
Aynı zamanda, yargıç, savcı, sanık, savunma, her kimse ne söylerse, ne yaparsa, ne sunarsa, hemen bu veritabanına kaydedilebilecek. İstenirse, gizlilik kararı olmayan davalarda bu yargılama internetten realtime olarak da yayınlanabilir..
İlişkilendirilmiş, uzaysal ve uzamsal bir veritabanı üzerinden çok sanıklı davalarda, adil yargılamaya ilişkin yeni bir yöntem geliştirilebilir. Aslında sadece yargıçlar değil, savcılar, emniyet de, bu altyapıyı kullanarak, çok sanıklı, suç örgütleri ile ilgili zaman, mekan, kişi ve konu temeli arama/taramalar, optimizasyon, oryantasyon çalışmaları yapabilirler..
Benim gazeteciliğe birlikte başladığım bir arkadaşın oğlu önce Boğaziçi’nde bilgisayar okudu, şimdi hukuk fakültesinden mezun oldu, masterini yapıyor.. Amca savcı, anne avukat. Anne başörtülü olduğu için avukatlık yapamıyor..
Devlet, kamu, toplumun beklentileri bu yönde olmasa da, yani arz ve talep oluşmasa da, bizim ülkemizin insanları, kendi dünyalarında geleceği kurgulayıp, belki de tarihin, coğrafyanın insanımıza verdiği bir sevki tabii ile bu yöne doğru kayıyorlar..
Bu insanlar elbette verimli bir ortamda hayallerini, umutlarını, bilgi ve becerilerini hayata geçiremezlerse, başka vadilere uçacaklardır.. Yani “Beyin Göçü” denen şey gerçekleşecek.
Bir bilgisayar mühendisi, ABD’den ülkesine dönmüş. Burada yaptığı iş başvurularına olumlu cevap alamamış, bazısının ücreti, bazısının iş ortamı tatmin etmemiş. Çocuklarını şimdiden ABD’ye göndermiş, kendine yıl sonuna kadar süre vermiş.
Bürokrasi bizden çok geriden geliyor. Birileri ithal ederek, ihale açarak bu işlerin yapılacağını sanıyorum. Geleceği fethedecek beyinler başkaları tarafından avlanıyor..
Hani, şu “Ergenekon davasından biz yeni projeler üretebilir miyiz” diye hayal kuruyorum.
Bu konuda hizmet verebilecek yerli firmalar var ve bir takım girişimler de söz konusu, ama daha da önemlisi, elimizde bir yazılım envanteri, bunları iç ve dış pazara sunacağımız bir market, simulasyon merkezimiz yok. Bu konuda Eskişehir Valiliği’nin başlattığı bir proje var, bakalım eğer hayata geçerse belki bir şeyler olabilir.. Mesela Türkiye’de 1000 yazılımcıyı, kendi evinde ortak bir platformda entegre bir projenin yazılımında koşturacak bir oryantasyon merkezine de dönüşebilecek bu altyapı çalışması. Yani hiç bir şey olmuyor değil, ama yetersiz..
Hala bir ‘milli database’imiz olmadığı için hostingler büyük ölçüde dışarıya kaçıyor.. Birçok kurum kendi serverini kendi kuruyor, yığınla software, hardware parası ödüyoruz..
Bu konuda milli bir stratejik plana ihtiyaç var.
Herhalde ilk kabine değişikliğinde bir bilim, teknoloji bakanlığı da kurulup bu e-devlet işi de oraya bağlanacakmış. Dilerim doğru bir isim, doğru bir kadro, doğru bir plan, hedef belirlenir de, bir de başımıza bu bakanlık iş açmaz. Aslında bunun için mevzuatı da ciddi bir şekilde yeniden gözden geçirmek gerek.. Bu işin bir hukuki standardı olmalı, bir de ahlaki standardı.. Yanlış bir yapılanma ülkeyi Orwel’in büyük gözaltısına çevirebilir..
Türkiye hala, 1. kuşak interneti doğru kullanamadı. Şimdi Internet 2 dönemi başlıyor. Internet 2’de, dakikada data transferi 10 Gb seviyesinde. Şimdiden test edilmeye başlanan Int.3’deki data transferi 1 Tb olacak.. Yani Int 2’nin 1000 katı..
Bütün yazılı, sesli, görsel media değişecek. Telefon ve her türlü iletişim ve bilişim yeniden şekillenecek.. 2009’da navigasyon hizmetleri yaygınlaşmaya başlıyor.. Coğrafi bilgi sistemleri devreye girecek.. 3G cep telefonlarında GPS antenleri olacak..
Bu konuda hiçbir şey yapılmıyor değil elbet. Biraz geç bile kalınsa, fiber optik kablolama çalışmaları başladı bile.. 2009’a varmadan Int tv dönemi başlayacak. Buna dönük internet bağlantılı tv’ler gelmeye başladı bile.. Mesela böyle bir tv ile isterseniz, eviniz ve işyerinizde, eğer izin verilirse Ergenekon davasını canlı bir şekilde hiçbir tv kanalına gerek olmadan izleyebilecek, legal kaynakları, iddianame ve belge datalarını tarayabileceksiniz..
Tabii hepsinin ötesinde insan var.. Onu kullanacak adam düğmeye basmazsa, bir şey olmaz. Bilgisayarın kendi başına yapacağı iş yok. Tabii eğer “dürüst gazeteci” olarak “kaset kolleksiyoncusu media tetikçileri” bu konuların tartışılacağı programa sunucu yaparsanız, sizin sunucunuz böyle çalışırsa, o zaman ipin ucunu siz “emin eller”e teslim etmişsiniz demektir..
Unutmadan, bu arada Tolon paşamız da “revire çıkmış”.. Tuncay da kalp hastası biliyorsunuz. Doğu Perinçek’ten ve bir de Küçük Paşa’dan başka başka sağlam kimse yok anlaşılan Ergenekon’da.. Ne de olsa hastahane koğuşu hapishane koğuşundan daha iyidir. Zaten Eruygur Paşa da beyin travması geçirmiş. Geçici bir felç hali var, belki geçmişi hiç hatırlamayacaktır.. İşin bu boyutunu takip için bilgisayara ihtiyaç yok..
Ha! Bu iş sarpa da sarsa, bilmem kaç tane yolsuzluk dosyası da getirseniz masaya, halkla inatlaşırsanız, halkın inancını, tarihi, dini, dili, kılık kıyafeti, kültürü ile uğraşırsanız, bu halk size iktidar vermez. Gelen gideni aratır size..
Şecaat arzederken sirkatin söyleyen adam gibisiniz! Artık irtica ve terör yalanlarınıza inanmıyor kimse! Suçüstü oldunuz..
Bakalım bundan sonra işler nasıl gelişecek. Ergenekon, savaş tehdidi, borsa krizi, rejim tartışmaları, darbe söylentilerine rağmen hayat devam ediyor.. Eğer biz bilgi teknolojilerini doğru kullanacak olursak, bu sivil toplumun elini güçlendirebilir, global bir dünyaya yelken açabiliriz. Değilse, çetelerin elinde bu güç, katmerli bir diktatörlüğe dönüşebilir..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.