Serdar Arseven

Serdar Arseven

Ha gayret, Al-a-manya!..

Ha gayret, Al-a-manya!..

Alman devleti, CHP’nin Alman Vakfı’ndan “maddi destek aldığına” dair belgeyi apar topar yalanlamış!.
Bu ne gayret böyle!..
Dur bak neler olacak, VAKİT daha ne belgeler basacak!..
Bakalım, Almanya “Avukatlık işini” ne zamana kadar sürdürebilecek!..
Bakın, şimdi ne geldi aklıma:
“Almanya-CHP işbirliği” ile kotarılan Deniz Feneri yaygarasına ilişkin bir yazı…
Prof.Dr. Erol Manisalı; hem Almanya hem de CHP ile “yakın bağlantıları” bulunan “malûm medya grubunu” da işin içine katarak…
“AK Parti üzerinden Amerika-Almanya çatışması mı?” sorusunu ele alıyordu geçenlerde!..
Manisalı;
AK Parti’nin özellikle son zamanlarda ABD’nin her arzusunu yerine getirdiği iddiasında…
Almanya ile Rusya’nın bu durumdan ziyadesiyle rahatsızlık duyduklarının altını çizen Yazar;
“Rus-Alman dostluğu”nun son yıllarda hızla geliştiğine…
Bu iki ülkenin çıkarlarının, Balkanlar-Kafkasya- Körfez-Doğu Akdeniz dörtgeninde örtüşmeye başladığına dikkat çekiyor…
Ve de;
“Almanya-Rusya ittifakı”nın,
ABD’nin İsrail’le birlikte bölgeye tamamen el koyma çabalarına “destek veren” AK Parti’ye cephe aldığını öne sürüyor!..
***
Doğrusu, Deniz Feneri meselesinde “alışıldık usullerinin dışına” çıkarak “Yargısını politikleştiren” Almanya’nın,
Başsavcılık incelemesinin başladığı gün apar topar “CHP’nin avukatlığına” soyunması ve böylece bu partinin “Bir kapatma davasıyla karşı karşıya kalmasına” mani olmaya çalışması…
AK Parti’nin “Almanya’nın hedefinde” olduğuna dair değerlendirmelere kuvvet kazandıran bir gelişme oldu!..
HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ, ERGENEKON VE ALMANYA!..
Konu üzerinde düşündükçe, “farklı ayrıntılar” da takılıyor kafamıza…
Mesela; 18 Aralık 2002 tarihli “Hablemitoğlu cinayeti”ni hatırlıyoruz!..
Malûm;
Hablemitoğlu, Alman Vakıflarının “terör örgütleri” ile münasebetlerine ilişkin çalışmalarında “sona” yaklaşmıştı!..
Ve de;
Alman istihbaratının “cinayet”ten beş buçuk ay önce hazırladığı raporda; “Hablemitoğlu’nun Alman Vakıfları ve şirketleriyle ilgili olarak ‘sakıncalı’ çalışmalar yürüttüğüne” dikkat çekiliyordu!..
Aradan 6 yıl geçtikten sonra, mahkemeye teslim edilen Ergenekon İddianamesi’nde ise, Hablemitoğlu cinayetinin “Ergenekon terör örgütünün görevlendirdiği” O.G. adlı bir tetikçi tarafından gerçekleştirildiği ortaya konuluyordu!..
Almanya, Alman Vakıfları, Alman İstihbaratının Raporu, Şeriatçılara mal edilmek istenen Hablemitoğlu cinayeti ve cinayette Ergenekon bağlantısı!..
Ne dersiniz?
“Tesadüfler zinciri” mi?..
***
Bu sürecin bir yerlerinde, “tanıdık” bir ses “Birilerinin avukatlığına” mı soyunmuştu ne?..
Bu “ilan” da önemsiz “ayrıntı” olarak bir kenarda dururken…
Ben…
“Deniz Feneri yaygarası”ndaki “Almanya-CHP-Kartel işbirliği”nden devam edeyim…
Bu “yaygara” esas olarak AK Parti'yi hedef alıyor, değil mi?..
Zekeriya Karaman’mış, Mustafa Çelik’miş, Zahid Akman’mış…
Bu kadar tozu, bu isimleri vurmak için kaldırmış olamazlar…
Öyle değil mi?..
Çok açık; hedefte R. Tayyip Erdoğan var!..
Bu basit tespiti, “AK Parti’nin, ABD politikalarıyla uyumlu bir seyir takip etmesinden dolayı hedefe yerleştirildiğine” dair değerlendirmeyle birleştirelim!..
“Ergenekon çekişmesi”nin aslında “ABD-İsrail / Rusya -Almanya savaşının” yansıması olduğuna ilişkin “değerlendirmeler” de bir kenarda durabilir…
Ben bütün bunların üstüne…
Vakit gazetesinin “CHP’nin hayatiyetini tehdit eden” haberinden sonra, Almanya’nın apar topar “CHP Avukatlığına” soyunmuş olmasını yerleştireyim…
Nasıl bir tablo çıktı ortaya?..
Karmakarışık mı?..
Hayır değil…
Bir adım geriye gidin, göreceksiniz!..
BAŞSAVCILIK MAKAMINA GELİNCE!..
“Al-a-manya” meselesini şimdilik bırakalım ve elimizin altındaki “ilginç” açıklamaya bakalım…
Y. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın CHP ile “Alman Ebert Vakfı” arasındaki “ilişkiye” dair “haberimiz üzerine” inceleme başlattığını duyurmuştuk ya…
Amma iş;
Başsavcılık makamı; “Aslında Vakit’in haberi üzerine harekete geçmiş değiliz!” yollu bir açıklamada bulunma “ihtiyacını” hissetmiş!..
“Bir gazete”nin yani VAKİT’in, “Başsavcılık, haberimiz üzerine CHP hakkında inceleme başlattı” şeklindeki duyurusunu hedef alan Makam;
“Bütün siyasi partilerin faaliyetleri başsavcılığımız tarafından RUTİN olarak Anayasa ve yasaların verdiği görev ve yetki çerçevesinde izlenmektedir!..” diyor.
“Rutin”, yani her zaman yapılan!..
Bir başka deyişle;
“Vakit’in haberi üzerine yapılmayan” bir incelemeymiş bu!..
“Çıkış yerini sıkıntıya sokacak” bir açıklama!..
Nasıl mı?
Olan biteni özetlemek gerekirse;
VAKİT o belgeyi basınca…
Ve dahi;
Hukukçuların “Bakalım şimdi ne yapacaksınız?” çağrısını birinci sayfasına taşıyınca…
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan arandık…
Muhterem Savcı, “Sayın Yalçınkaya’nın VAKİT’in haberi üzerine inceleme talimatı verdiğini” belirtti!..
Ve…
Elimizdeki belgeleri “talep” etti!..
Bu görüşmenin ardından, muhabirimiz Hasan Tosun, gerekli belge ve bilgileri alarak Başsavcılığa gitti, teslimâtı gerçekleştirdi.
Ve tutanağını aldı!..
O “Savcılık Tutanağı” da dünkü VAKİT’in sürmanşetindeydi!..
Olay Başsavcılığın iddia ettiği gibi “rutin” değil yani!..
“Sıra dışı!..”
Ve de…
“VAKİT işi!..”
Diyeceğim o ki;
Kimsenin zoruna gitmesin VAKİT’in peşine takılmak!..
VAKİT’i okumak şifadır, VAKİT’i “tâkip etmek” şifadır!..
VAKİT’in haberi üzerine inceleme başlatmak “hayırlı” bir girişimdir!..
Bunu görmezden gelerek; “ayağı yere basmayan açıklamalar” yapmak…
Yargımıza zarar veren “rutin” işlerdendir!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi