Can sıkıntısı modern çağın hastalığı mı?
Çevrenizde kiminle karşılaşsanız laf dönüp dolaşıyor, can sıkıntısına geliyor. Baktığınızda her şey yolunda görünüyor. İnsanlar çalışıp para kazanıyor, evleniyor, çoluk çocuk sahibi oluyor, iş kuruyor mevki ediniyorlar. Her gün onlarca insan ebediyete uğurlanırken onlarcası dünyaya adım atıyor. Görünürde hiçbir terslik yok gibi. Fakat yaşlı, genç çocuk hemen herkesin dilinden aynı ifadeler dökülüyor: Canım sıkılıyor, sebepsiz bir sıkıntı var içimde… Hiçbir şey sebepsiz değildir oysa.
Rabbimizin bizlere kurtuluş reçetesi olarak gönderdiği, Kur’an’ın canlıya değil sadece ölüye hitap eden bir kitap olarak anlaşılması hayatımıza sebebini göremediğimiz sıkıntılar getirdi. Her şeye sahip olurken hiçbir şeye sahip değilmişiz gibi hüzünlenir, şikâyet eder duruma geldik. Hakikat minvalinde huzur bulabilen ruhumuz, bu çizgiden çıkınca anlamsızlık ve boşluk duygusu gibi sıkıntılarla mücadele eder olduk.
Uzmanlar günümüz insanının sık sık yakındığı can sıkıntısının insan ömrünü etkilediğini söylüyorlar. Can sıkıntısı insanı ruhsal ve bedensel rahatsızlıklara yatkın hale getiriyor. Kanadalı Sosyal bilinci Eastwood bu konuyla ilgili bir araştırma yapmış ve can sıkıntısı yaşayan insanları iki gruba ayırmıştır: Bunlardan biri, sahip oldukları ile iktifa edemeyen ve sürekli yeniliklere ihtiyaç duyan kesim. İkincisi ise alıştıkları durumun dışına çıkmayan, yeniliklere uyum sağlayamayan kesim. Oysa her iki durumda da, Rabbimiz kendisine güvenmemizi ve sabırla ayakta kalmamızı tavsiye ediyor.
Can sıkıntısından şikâyet eden gençlere sorduğumda, hayatlarında bir şeylerin yolunda gitmediğini fakat bunun ne olduğunu kendilerinin de bilmedikleri söylediler. Bu ifadeye bakarsanız can sıkıntısı kişinin sahip olduğu ya da olmadığı ile ilgili değil. Aksine kişinin durduğu koordinat ve olaylara verdiği anlam bütünlüğüyle alakalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.