ASHAB-I KEHF MÛCİZESİ
ASHAB-I KEHF adıyla Kur’an’da yer alan gençler; baskıya karşı haktan yana dik duruşlarıyla sembolleşen bir mu’cize olarak, asırlardır insanlık âlemine örnek olmuşlardır. Kur’an-ı Kerim’de Kehf sûresi 9-16. Ayetlerde ifade edilen ve sayıları üç, beş veya yedi kişi oldukları bildirilen bu mü’min gençlerin kıssaları ibret vericidir.
Hayatın sadece dünyadan ibaret olmayıp, öldükten sonra tekrar diriltilerek hesap verileceğine ve ebedî hayatın başlayacağına canlı delil teşkil eden ASHAB-I KEHF, Şam civarında bir bölgede, Hz.İsa’nın dinine göre Müslüman olarak yaşayan her birisi asilzade yiğitlerdi.
İsimleri; Yemlîha, Mislînâ, Mekselinâ, Mernûş, Debernuş, Şâzenûş, Kefeştetayyûş olan bu gençler, Allah’ın lütfuyla hidayete ermiş, kalpleri rabıtalı olduğundan (Kehf 14.Ayet) sarsılmaz şekilde sağlam bir imana sahiptiler. Arkadaşça bir araya gelip sohbet ederlerdi.
Dönemin Rum Bizans Kralı Dekyanus, putperest idi ve putperestliği yaymaya çalışıyor, halkı bu yönde zorluyordu. Bu gençleri duyunca haber gönderip huzuruna getirtti ve dinlerinden dönmeye zorladı. Gençlere verdiği süre içinde, dinlerinden dönmedikleri takdirde öldürüleceklerini belirtti. Onlar da üzüntüden ağlamışlar, ama dinden dönmeyeceklerini söylemişlerdi.
Verilen mühlet dolunca zorla dinden çıkarılacakları ya da öldürülecekleri korkusuyla, gençler geceleyin şehre 3 saat uzaklıkta bir dağın eteğindeki mağaraya saklanmışlardı. Sadık köpekleri KITMÎR de ayrılmayıp mağaraya girmişti. Putperest hükümdar durumu haber alıp yerlerini tespit ederek, içeride kalıp ölmeleri için mağaranın kapısını taşlarla kapattırmıştı.
Mağara arkadaşları anlamında ASHAB-I KEHF denilen bu mü’min genlerin kulakları, Allah tarafından dış dünyaya kapatılarak tam 309 sene mağarada uyumuşlar, ama sağa sola dönüyorlardı. Köpekleri de mağara girişinde iki kolunu uzatmış yatmaktaydı. Aradan asırlar geçmiş, devir değişmiş, yönetim değişmiş, Allah’a inanan TENDÛVİS isminde iyi bir hükümdar gelmişti. Halkın bir kısmı Allah’a ve âhirete inanıyor, diğer bazıları ise inkâr ediyordu. Hükümdar, inkârcıların imana gelmesine vesile olacak kuvvetli bir delil mucize göstermesi için, Her gün sık sık Allah’a dua ve niyazda bulunuyordu.
İşte tam bu günlerde, mağaranın önünde koyunları için ağıl kuran bir çoban, kapıdaki taşları kaldırmış ve mağara girişini açmıştı. İçerideki gençler uyanmış, girdikleri gün uyuyakaldıklarını sanmışlardı. Yemlîha’yı yiyecek almak, hem de haber edinmek için gizlice gümüş para ile şehre gönderdiler. Bu genç şehre girince her şeyin değişmiş olduğunu görerek şaşırdı. Elindeki çok eski gümüş akçeyi gören halk, bu gencin değerli bir hazine bulmuş olabileceğini zannettiler.
Şehir halkı, genci alıp Hükümdar TENDÛVİS’in huzuruna çıkarıp işin esrarını çözmeye çalıştılar; anlatılanlar ilginçti. Halktan bazıları, atalarından duyageldikleri zâlim DEKYÂNUS’un şerrinden kaçan gençlerin mağaraya saklandıklarına dair rivayetleri aktarınca, olayın esrarı çözülmeye başlamıştı. Hükümdar bir heyetle birlikte mağaraya kadar gidip ESHAB-I KEHFİ gördü ve onlarla görüştü. BU APAÇIK MÛCİZE sonrasında gençler öldüler ve aynı mağaraya defnedilerek, üzerlerine mescid yapıldı.
Hükümdar TENDÛVİS duasının kabul edilmiş olmasından dolayı, Cenab-ı hakka şükretti. Çünkü ölümden sonra tekrar dirilmenin mümkün olduğuna kuvvetli ve canlı bir delil, mûcizevî şekilde kendisi ve heyet tarafından görülmüştü. Tabii ki, bu ESHAB-I KEHF olayını duyan halk, büyük ölçüde itikadını düzeltmiş oldu.
Baskıya boyun eğmeyip, haktan yana hayatlarını ortaya koyan bu gençlerin kendileri şöyle dursun, köpekleri KITMÎR dahî çok övülmüştür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.