Memleketimde huzur ve barış içinde yaşamak istemez miyim?.. Elbette isterim ama gerçekçi bir göz ile bakıyorum ve bu şartlar altında huzurun sükûnun rahatın gelmeyeceğini, aksine huzursuzluğun ve fitnenin daha da artacağını görüyorum.

Zenginlik, hürriyet, refah büyük bir kesime yaramadı. Azgınlıklar korkunç boyutlara ulaştı.

Çoğunluktaki Sünnî Müslümanların ellerine çok fırsatlar, imkanlar geçti ama bunları değerlendiremediler.

Bu ülkede fitne ve fesat var mı, yok mu? Şu manzara karşısında yok diyenlerin akılları pek hafiftir, onlarla tartışmanın faydası olmaz.

Fitne fesat nedir? Bunun kriterleri dinlere, zihniyetlere, medeniyet ve kültürlere göre değişir.

Bendeniz bir Müslüman olarak islamî kriterlere göre değerlendiririm.

Laiklerin, Kemalistlerin, çağdaşların aykırı kriterleri beni bağlamaz.

İslam, Kur’an, Sünnet kriterlerine göre Türkiye bir azgınlıklar tufanı içinde boğulmaktadır.

Beş vakit namaz kılanların oranı yüzde ona (bilemediniz on beşe) düşmüş. Oruç tutanlar da azınlıkta… Şeriat elden gitmiş, din elden gidiyor. Bunlar büyük fesatlar ve fitnelerdir.

Cahillik almış yürümüş. İçki, kumar, zina, fuhuş, riba, ahlaksızlığın her türlüsü yaygın halde.

Karısı zina yapan adam polise müracaat ediyor, polis zina artık suç değil, bir şey yapamayız cevabını veriyor.

Uyuşturucu ilkokullara kadar girmiş.

Haram yeme yaygın…

Lüks ve israf deliliği… Günde beş milyon ekmeğin çöpe atılması fitne ve fesat değil de nedir?

Şu politikanın, büyük medyanın haline bakınız.

Cemaat-İktidar savaşı fitne değilse nedir?

Dün, dünyanın sayılı tahıl ambarlarından biri olan ülke, şimdi ekmek için her yıl dışarıdan üç milyon küsur ton buğday ithal ediyor.

Birkaç yıl önceki o gezi çılgınlığı büyük fitne ve fesat değil de neydi?

Müslümanların, birbirinden kopuk bin parçaya ayrılmalarından büyük fitne mi olur?

Dine hizmet perdesi ardında yapılan korkunç ve utanç verici sömürüler.

Gerçek kâmil mürşidleri, gerçek şeyhleri tenzih ederek yazıyorum: Birtakım sahte mürşidlerin ve şeyh taslaklarının zuhur ederek saf Müslümanları aldatıp saptırmaları soymaları süper fitne değil midir.

Başlarına rengarenk eşarplar bağlayıp kırıta kırıta sürten Süslüman kadınların şeytanî tesettürüne ne demeli?

Din konusunda Fazlurrahmancılıktan daha büyük fitne olabilir mi?

Sabah namazlarında camileri dolaşınız. Birkaç istisna dışında beş on ihtiyardan başka cemaat yok. Fitne fitne fitne…

Hem uyanık, şuurlu, vasıflı, firasetli bir Müslüman olacak; hem de bunca fitne fesat dinsizlik ahlaksızlık azgınlık yangınları içinde durum çok iyidir, iyiye gitmektedir diye sayıklayacak.

Boş yaldızlı edebiyata karnım tok, islamî kriterlere vurarak konuşulmasından yanayım. Planlı programlı topyekun bir ıslah seferberliği başlatılmalıdır.

Fitne fesat azgınlık yangınlarını söndürecek İslam itfaiyesi nerededir?

Yaklaşan üçüncü dünya savaşı konusunda ne gibi hazırlıklarımız vardır.

İstanbulda büyük deprem olursa ne yapacağız?

Terör bir türlü bitirilemiyor…

Savaşı depremi ve terörü gündemin ilk maddesi yapmamak bile büyük fitnedir.

Bunca azgınlık ve fesat içinde yan gelip yatmak, oh kekâh yaşamak büyük fitnedir.

1939 Ağustosunda, savaşın patlamasına bir ay kalmış olduğu günlerde keyfine bakan bir Fransız, gafil değil miydi?

Evi azgınlık ve günah yangınının alevleri sarmış, bizimkiler üst katta umursamazca sohbet ediyor. Gafiller!..

Milattan sonra 79 yılının hangi günleriydi?.. Vezüvden yoğun dumanlar çıkıyor, yer sarsılıp duruyor, Pompeililerin umurunda değil.

Titanic batarken orkestra hâlâ çalıyordu…

Dört yüz liralık lüks gömlek giyen, 300 bin liralık lüks otomobillerle gezen, bir pahalı restorandan ötekisine koşan, tarikat veya cemaat holiganlığı yapan sahte dindarlar…

Yangın bacayı sarmış, bunlar hâlâ derin bir gaflet içinde gel keyfim gel yaşıyor.

Dindarmışlar… Sofuymuşlar… Tarikat mensubu imişler… Sevsinler onları!..

16.02.2016