Âile Konusunda Alarm Zilleri Çalıyor!
MEDYA birkaç ay önce fotoğraflarını bastı. Kırsal kesimde yaşayan, iki bastona dayanmak suretiyle ayakta zor durabilen 95 yaşında bir dede, karısına şiddet uygulamak suçundan cezaevine konuldu… Adamcağızın ahı da gitmiş vahı da gitmiş, karısına nasıl şiddet uygulayabilecek?.. Maalesef aile yapımız, kadınlara pozitif ayırımcılık yapmak bahanesiyle darbelenmektedir. Aile toplumun temelidir. Aile sarsılırsa toplum dengeli ve sağlıklı olamaz. Günümüzde boşanmalar anormal şekilde ve hızla artmaktadır. Aile konusunda alarm zilleri çalmaktadır ama büyük gürültüler içinde bunları duyamıyoruz. Kadınlarla ilgili Pozitif Ayrımcılık mevzuatı mutlaka gözden geçirilmeli ve gereken âdil değişiklikler yapılmalıdır. Sadece çocuğu korumak yetişmez, ayrıca aileyi de korumak gerekir. Değerli hukukçu dostum avukat Ali Cahit Polat beyin, konuyla ilgili, tarafıma göndermek lütfunda bulunduğu yazısını yayınlıyorum.
NAFAKA İSTİSMARI BOŞANMA
Evliliklerin azaldığını, boşanmaların arttığını istatistik verileri teyit etmektedir. Boşanmanın telâfisi imkânsız sonucu, âile koruması ve disiplininden mahrum kalan çocuklardır. Dağılan aile ortamında çocuk; sağlık ve eğitimi başta olmak üzere sosyal gelişimini tamamlayamamaktadır. Suça ve suç örgütlerine katılma, uyuşturucu bağımlılığı ile her türlü istismara uğrama ihtimalini artırmaktadır.
Kadınlar lehine yapılan yeni devrim yasaları boşanmayı kadınlar adına câzip hale getirmiştir. Anayasanın 10. maddesinde yapılan değişiklikle kadınlar lehine P0ZİTİF AYRIMCILIK ilkesi kabul edilmiştir. Böylece yasalarda yapılan düzenlemeler karşısında, eşitlik ilkesine aykırılık iddiasında bulunma hakkı da ortadan kalkmaktadır.
Medeni Kanun’da, edinilmiş mallara ortaklık rejimi, maddi-manevi tazminat kararları, velayet, nafaka, aile konutu uygulaması ile 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında erkeği/babayı evden (aileden) uzaklaştırma hakları, boşanmayı kadınlara cazip hale getirmiştir.
Yeni yasaların verdiği haklarla boşanma davası açan bir kadın; ayrı yaşama hakkını kazanırken eşini evden uzaklaştırarak (6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında, 2014 verilerine göre sadece İstanbul’da 54.000 baba/erkek hakkında evden uzaklaştırma kararı verilmiştir), tüm malların yarısını almakta, çocukların (isterse) velayetini de alarak, maddi ve manevi tazminat, nafaka kararları ile aile birliği içerisinde ulaşamadığı özgürlük ve zenginliğe kavuşmaktadır.
Boşanma davalarında elde edilen sonuçlar yazılı/sözlü medyada parlatılarak sunulduğundan, cazibesi karşısında kadınlar potansiyel olarak boşanmaya meyilli olmakta, kocasına karşı tehdit unsuru olarak kullanmaktadırlar. Sonuçları halen tespit edilmemekle beraber dul/bekar zengin bir kadın sınıfı doğmaktadır.
VELAYET
Medeni Kanun’da “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.
Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder.” (m.28) açıklanmaktadır.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun 3. maddesinde ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 6/b maddesinde 18 yaşını doldurmamış kişiyi çocuk olarak tanımlanır.
Boşanma davasının açılması ve karar ile birlikte çocuğun velayeti bedeni, fikri ve ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmuyorsa, ana şefkatine muhtaç olan küçük çocuğun velayeti anneye verilir.
Çocuğun velayetinin babaya verilmesi istisnadır. Ancak annenin çocuğun sağlığına zarar vermesi, çocuğa bakmaktan aciz olması, haysiyetsiz hayat sürmesi, sağlığının kötü durumda olması gibi sebepler halinde çocuğun velayeti anneden alınarak babaya verilebilir. Mahkeme annelik veya babalık duygularının tatmininden öte çocuğun menfaatini dikkate alarak velayeti belirler. Zira çocuğun menfaati ve geleceği bu duyguların tatmininden çok daha önemlidir.
NAFAKA
Boşanma davası ile birlikte velayet ve nafakaya hükmedilir. Nafaka öncelikle tedbir, bilahare kararın kesinleşmesiyle iştirak nafakası olarak belirlenir.
İştirak nafakası özetle; boşanma ve ayrılık durumlarında velayet kendisine verilmeyen eşin, çocuğun eğitim ve bakım giderleri için gücü oranında ödediği nafakaya denir. Her ne kadar velayet kendisine bırakılan taraf çocuğun yetişmesi, bakımı ve giderlerini karşılamak durumunda ise de, Medeni Kanunumuzun 182. maddesinde “Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.” metni gereğince, velayet kendisine bırakılmayan eş de gücü oranında çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak zorundadır. İştirak nafakasının miktarı belirlenirken ödeyecek kişinin ödeme gücü ve çocuğun ihtiyaç giderlerine bakılır.
İştirak nafakası konusu, çocukların korunması, bakımı, eğitimi, sağlıklı büyümesini gerektirdiği için kamu düzeniyle ilgilidir. Bu nedenle, velayet kendisinde bırakılan taraf çocuk için iştirak nafakası talep etmese de hakim bu durumu kendiliğinden dikkate alarak nafaka belirleyecektir. Böylece hakim velayeti vermediği eski eşin, gücü oranında iştirak nafakası ödemesi hakkında karar verir. Boşanan eşlerin birden fazla çocuğu olduğu takdirde, hakim her bir çocuğun durumunu ayrı ayrı değerlendirerek, kararını buna göre belirler. Mahkemeler asgari 500 TL’den başlayıp 5.000 TL/10.000 TL tutarında nafaka kararları verebilmektedir.
Mahkeme iştirak nafakası hakkında karar verirken çocuğun gıda, giyecek, barınma, sağlık, eğitim, harçlık, ulaşım giderlerini dikkate alır ve iştirak nafakası hakkında mahkemece karar verilmesi kaydıyla bu kararının kesinleşmesinden sonra işlemeye başlar.
Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
İştirak nafakası belirlenirken dikkate alınan birçok unsur vardır. Bunların en başında gelenler iştirak nafakasını ödeyecek olan kişinin aylık eline geçen net kazanç ve sahip olduğu mal varlıklarıdır. Tabi bunların yanında iştirak nafakası talep edenin geliri, maddi gücü de dikkate alınan konulardandır. Sonuçta iştirak nafakası çocuk için ödenir ve her iki ebeveyn de çocuklarından sorumlu olmaları gerektiği için maaşları, gelirleri oranında bu masrafa dahil olurlar.”
İstisnalar dışında çocukların velayeti anneye verilmektedir. Velayetin sonucu olarak açıklanan şartlarda NAFAKA miktarı belirlenmektedir. Ödenmeyen nafaka alacağı için icra takibi ve haciz yapılabileceği gibi nafakanın ödenmesini temin amacıyla İcra İflas yasasının 344. maddesinde “Nafakaya ilişkin kararların yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir.” ceza yaptırımı öngörülmüştür. Uygulamada ve yaşanan olaylarda nafaka kadınların elde ettikleri bir gelir olarak karşımıza çıkmaktadır. Nafakanın çocuğun eğitimi, sağlığı, harçlığı, ulaşımı, giyimi, yiyeceği göz önünde bulundurarak tayin edilmesine rağmen, herhangi bir yasal denetime tabi tutulmadığından istismara açık kalmaktadır. Nafaka hakkını kötüye kullanan kadınlar kendi şahsi harcamalarına (kozmetik, çanta, ayakkabı vb.) kullanabilmektedirler. Ayrıca nafakanın amacına aykırı harcanmasının bir yaptırımı da düzenlenmemiştir.
Velayet ve nafaka kararları ve uygulamasının sonucu olarak Ülkemizde ilk defa erkekler “BOŞANMIŞ BABALAR GRUBU” adı altında bir araya gelerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı önünde eylem yapıp çocuklarının velayetlerinin ellerinden alındığını ve tayin edilen yüksek nafaka bedellerini ödeyemediklerinden haklarında hapis kararları çıktığını açıklayarak Bakanlık önüne siyah çelenk bırakmışlardır.
Tedbir/İştirak nafakalarının denetlenmesinde Medeni Kanununun 338 ve devam eden maddelerinde açıklanan VASİNİN denetimi hükümlerine tabi tutulabilir “Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır. Vasi, yönetimle ilgili hesap tutmak ve vesayet makamının belirlediği tarihlerde ve her hâlde yılda bir defa hesabı onun incelemesine sunmakla yükümlüdür.” (madde 454) Vasinin vesayet altındaki kişinin mal varlığını yönetirken uyması gereken kurallar ve denetim mercii tayin edilmiştir. Nafaka bedelinin de kullanılmasında ve harcanmasında benzer bir yöntem uygulamak hakkaniyete ve çocuğun menfaatine uygun olacaktır. Nafakaya karar veren Mahkeme veyahut Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının İl Müdürlüklerinde oluşturulacak birimler aracılığı ile her yıl alınan nafaka bedellerinin harcama dökümlerinin sunulmasının sağlanarak denetim altına alınmalıdır. Nafaka bedelini amacına aykırı kullanan hakkında cezaî yaptırım uygulanarak çocukların istismarı engellenmelidir.
Av. Ali Cahit POLAT
08.03.2016