Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun son açıklamalarına dikkat ediyor musunuz? Bu açıklamalar sanki pek yakında savaşa girecekmişiz gibi yapılan açıklamalar!

Bir yandan, “Koalisyonla Suriye’de kara harekâtında yer almaya hazırız” mesajları verilirken bir yandan da, “Sınırımız da NATO varlığını görmek isteriz” şeklinde konuşmalar yapılıyor!

Bu konuda sanki “parti içi rekabette öncelik kapmaya” çalışılıyor gibi geliyor bize! Suriye’de daha kara harekâtında yer almadan ne tür sıkıntılara düşüldüğü aşikâr iken insan bir de böyle bir harekâtın içinde olmaya nasıl heveslenir?

Bu anlayış aslında Batılı kafanın bizlere benimsetmeye çalıştığı bir anlayış değil mi?

Sürekli olarak bize, “İşin içine gir pastadan daha büyük pay kap” tavsiyesi yapılmıyor mu?

Ama bizler pastadan daha büyük pay kapmaya uğraşırken soframızdan neler eksilebileceği hiç söylenmiyor!

Oysa bizim konuyla ilgili çok güzel atasözlerimiz var!

Mesela, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” gibi!

Evet, Batılı ülkeler bize hep kazanılması muhtemel pirinci gösteriyorlar ama kaybedilme riski olan bulgurdan hiç söz etmiyorlar!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konudaki düşüncelerini üç aşağı beş yukarı biliyoruz!

1 Mart tezkeresinden beri kendisi hep olayın içinde yer almaktan yana bir tavır koyuyor!

Biz ise aksi bir görüşü savunarak içinde Batılı kafaların bulunduğu projelerde yer almanın tehlikelerinden söz ediyoruz! Bu konuda Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun daha temkinli davranacağını sanıyorduk!

Ama görüyoruz ki yanılmışız!

Hem de çok ciddi biçimde yanılmışız! Bugün NATO varlığını sınırlarımızda görmek isteyenlerin yarın NATO varlığı sınırlarımızın içinde de görmek istemeyeceklerinden nasıl emin olabiliriz?

Zira dün sınırlarımızın dışında yaşanan olaylar bugün sınırımıza kadar geldi dayandı!

Korkarız ki yarın sınırlarımızı aşacak ve olaylar sınır içine kayacak!

Ta başından beri bu tür ilişkilerde çok tedbirli olunması gerektiğini söyleyip durduk!

Dileriz korktuklarımız başımıza gelmez!