İnsan olmak ya da beşer kalmak
İnsanın beşeri yönü fiziki özelliklerini, dünyevi isteklerini temsil ederken, insani yönü onun varlığına anlam katan fıtratını, içindeki özü ifade eder. İnsan bir yönüyle beşeriyete diğer yönüyle kemalata eğilimlidir. Hem iyiliğe meyillidir hem de zaaf sahibidir. Rabbimiz Sad süresi 71 ayetinde; “O’nun ayetlerindendir topraktan yaratması, sonra beşer olup yayıldınız” buyurmakta ve insanın toplumsal alanda kendine yer bulmasını beşeri bir özellik olarak nitelemektedir.
Beden insanın varlığını taşıyan bir kaptır. Bu kabın göbek noktasında yer alan nefis, onu sürekli iteklemekte ve kötülüğe meylettirmektedir. Bu yönüyle insan zayıftır. Nefsinin talepleri ekseriyetle onun bedeninin tatminine yöneliktir. Eğer taşıdığı o öze sadık kalamazsa nefsinin hizmetkârı olur. Belki de özgürlüğünü kaybedip nefsinin kölesi olmuştur fakat kendisini efendi zanneder.
İnsanı sadece canlı bir organizma gibi gören materyalist zihniyetler, onun sadece beşeri özelliklerini dikkate alır ve nefsani eğilimleri doğrultusunda değerlendirirler. Oysa bu durum insanın evrendeki üst konumunu yani sorumluluğunu gölgede bırakır, onu sadece yiyen içen ve üreyen bir varlığa dönüştürür.
İnsan, yiyip içme, barınma, çoğalma gibi beşeri özelliklerinin yanında inanma, inandığını savunma, değer üretme ve ürettiği değeri içselleştirme istidadına da sahiptir. İnsanın varoluş mahiyeti bütünüyle bundan ibarettir. Beden ise içindeki bu değerli özü taşıyan bir araçtır. Beden sonludur, dünya ile akrabadır onun göbeğinde yaşayan özün vatanı ise ahirettir. O bu dünyada sadece bir misafirdir, misafir olduğu mekânda gurbeti yaşamaktadır. Başını hangi yana çevirse misafir olduğunu hatırlatan bir işaretle karşılaşmaktadır. O çünkü bu dünyaya ait değildir.
Kendisini kararlı ve mücadeleci bir kişi olarak tanımlayan bir kardeşinize insan olmakla beşer kalmak arasında bir tercih yapması gerektiğini söyleseniz büyük bir tepki ile karşılaşırsınız. Fakat insan olmak, yüksek ilim tahsil etmekten, makam mevki sahibi olmaktan, çevre edinmekten, para kazanmaktan çok daha zor bir iştir. İnsan olmak, yaşamın bütün safhalarında vicdanla rabıta halinde olmayı ve olaylara Allah’ın gör dediği noktadan görebilmeyi gerektirir. Bunun için sürekli uyanık olmak gerekir. En ufak bir ihmaliniz dahi sizi beşeri zaaflarınıza çekebilir.
Rabbimiz ayetinde şöyle buyurur: “Sizi yarattık sonra size şekil verdik, sonra da meleklere “Adem’e secde edin” dedik” Rabbimiz ayetinde meleklerin secde ettiği varlığa beşer değil Adem diyor. Yani insanın bilgi ve bilinç yönüne dikkat çekiyor. Yani adem insanı kamildir, insani kamil olmak, kişinin yaşamını İslam üzere kurmasıdır. Yaşamını bu çizgi üzerinde sürdüremeyenler ise insan gibi görünseler de beşer olarak kalmaya devam ederler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.