Ana omurga direnir, hepsinin defteri dürülür
Bu terör değil, çokuluslu bir saldırıdır.
Bilinen bütün örgütlerini tek çatı altında birleştirip Türkiye'ye saldırtan bir irade vardır.
Ülkenin bütünlüğü, ana omurgası hedef alınmaktadır. Milletimiz, vatanımız, ortak irademiz, coşkumuz, hayallerimiz hedef alınmaktadır. Sabrımız zorlanmakta, öfkemiz provoke edilmekte, direncimize kurşun sıkılmaktadır.
Artık hiçbir örgütün kendine özgü meselesi yoktur. Etnik savaş yürütenlerin, mezhep savaşı yürütenlerin, terör ihalesi peşinde koşanların, onlarla ortaklık yapanların, para verenlerin, istihbarat verenlerin, medya desteği verenlerin tek ve ortak bir hedefi vardır. O da bütün Türkiye'dir.
O harita için yapıyorlar
Bir Pazar günü, tamamen sivillerin bulunduğu bir yeri, gencecik kardeşlerimizi vuran saldırı, Türkiye'yi çözmeyi amaçlamaktadır. İnfial oluşturmaya, ülkeye ve devlete güveni sarsmaya, toplumsal psikolojiyi çökertmeye ve bu çöküşün üzerinden kirli senaryoları uygulamaya dönük çokuluslu bir proje vardır.
Evlerimizi, sokaklarımızı, köylerimizi, şehirlerimizi bölmeyi, yüreklerimizi soğutmayı, zihnimizi karıştırmayı amaçlayanların bu ülke için, Birinci Dünya Savaşı kadar büyük bir hesabı vardır. Bütün bu bölünmelerden sonra, en sonra Anadolu'yu bölmeye ayarlı bir harita vardır.
Bu terör değil, bir savaştır. Türkiye ya diz çökecek ya kontrol edemeyecekleri bir güce ulaşacaktır. İşte bu yüzden, terör üzerinden aslında açık saldırılar yapılmaktadır. Bilinen bütün farklılıkları çatışma alanlarına dönüştürmeye ve Türkiye'yi içeriden çökertmeye dönük sistematik bir çalışma yürütülmektedir.
İhale sadece terör örgütlerine verilmedi!
PKK'nın Kürt meselesiyle, DHKP-C'nin Alevi meselesiyle, yeni kurulan örgütlerin siyasi kimliklerle hiçbir alakası kalmamış, hepsi bu çalışma için seferber edilmişlerdir. Bu yüzden hangi örgüt yapmış, tetikçi kimmiş sorularının cevabı hiçbir şeyi yeterince açıklamamakta, ikinci derece önemli konu haline gelmektedir. Ölümcül gerçek, savaşın niteliği, mahiyeti ve bu amaçla oluşturulan konsorsiyumda kimlerin, hangi ülkelerin yer aldığı meselesidir.
Terör örgütlerine ihale dağıtıldıysa başkalarına da dağıtılmıştır. Örgütler bombalarla, kurşunlarla sokaklara salındıysa sermaye çevrelerine, medya kuruluşlarına, kalem erbaplarına da ihaleler dağıtılmıştır. Ortada bir büyük hesap varsa bu hesap sadece örgütler üzerinden görülemeyecektir.
Bu yüzden kimlerin şirket merkezlerini işgal karargahlarına dönüştürdüğüne, kimlerin medya organlarını bu amaçla görevlendirdiğine, hangi yazarlara ihaleler dağıtıldığına dikkat edilmesi lazımdır. Gezi olaylarıyla başlatılan süreç nasıl 17 Aralık'ta bir başka iktidar çevresi ile yeniden servis edildiyse, ardından nasıl örgütler biraraya getirildiyse bunların hepsi o cephenin içindedir ve Türkiye ile hesaplaşmaya kilitlenmiştir.
Siz de katilsiniz!
Gezi olaylarını yönetenlerle paralel örgütlenme arasındaki bağ, bu çevrelerle yeniden harekete geçirilen terör ve örgütler arasındaki bağ çözülürse bütün cephe çözülecektir.
Bir paralelci ile bir PKK'lı arasında tavır ve söz olarak fark kalmadıysa, bir köşe yazarı ile bir terör mensubu aynı cümleleri kullanabiliyorsa, hepsi birlikte terörü aklamaya çalışıyorsa, hepsi başka başka gerekçeleri öne sürüp Türkiye'den intikam almaya çalışıyorsa bunların hepsi o canların katilleridir.
Hepsinin eli en az o bombayı patlatan kadar, o kararı veren kadar kanlıdır. Biri bombayı patlatır, diğeri bunun üzerinden darbe çağrıları yapar, bir diğeri darbe olmasa terör ile Türkiye'nin terbiye edilmesini savunur. Bu, nasıl bir iğrençlik, nasıl bir hastalık, nasıl bir ülke düşmanlığı böyle!
Hedef ana omurgayı aşındırmak!
Paralel isimler de Haziran çağrısı yapıyor, terör örgütü mensubu da Haziran çağrısı yapıyor. Bomba patladıktan hemen sonra paralel mensubu da intikam naraları, sevinç naraları atıyor, örgüt mensupları da kutlama yapıyor! Bu kadarla da kalmıyor; sosyal medya hesapları organize kampanya yürütüyor. Aynı cümleleri, aynı ifadeleri kullanıyor. Gezi ile, paralel darbe planıyla, yeni terör dalgasıyla bağlantıyı sadece bu sözlerden bile kurmanız mümkündür!
Hiç kimse, Erdoğan'ı, hükümeti hedef gösterip bu kirli senaryoya gerekçe üretmesin. Gerçekten bu yolu seçenler terörün ortaklarıdır. Elleri kanlıdır. En az terör grupları kadar, onları bu kanlı saldırılara sevkedenler kadar suçludur, kirlidir.
Onların amaçları başkadır. Bu söylem üzerinden Türkiye'nin ana omurgasını aşındırmaya, zayıflatmaya çalışıyorlar. Bugüne kadar uyguladıkları bütün senaryolar çöktü, başarısız oldu. Amaçları bu ana omurgayı zayıflatmak, direncini düşürmek, diz çöktürmekti. Ama omurga sağlam çıktı. Onların tahminlerinin çok ötesinde direnç gösterdi. Aşındıramadılar, zayıflatamadılar, etkileyemediler. Kudurdular!
Projenin medya ayağı da var
Şimdi terörle bu toplumsal kaos psikolojisi uyguluyorlar. Milletimizin moralini çökertmek, birbirine düşürmek, bu ana omurgaya güveni sarsmak istiyorlar. Biliyorlar ki, o omurga sağlam durdukça Türkiye'ye hiçbir şey yamayacaklar. Hiçbir planları işe yaramayacak. İşte bu yüzden doğrudan sivilleri hedef almaya başladılar.
Çocukları, gençleri, lise öğrencilerini, aileleri, hastaları toplumun her kesiminde insan olabilecek hedef alanlarını vurmaya başladılar.
“Terör kötüdür ama Erdoğan olmasaydı” türünden söz söyleyen herkes bu projenin parçasıdır. Terör örgütlere ihale edilirken bu söylem de medya üzerinden onlara ihale edilmektedir. Siyaset üzerinden bir başka çevreye ihale edilmektedir. Bu çokuluslu projenin bir parçası terörse onu tamamlayan unsurlar da onlardır.
Acziyet, düşmüşlük, sefillik..
Adam yıllarca dokunulmaz yaşamış, en üst düzeyde ilgi görmüş, kısmeti kesilmiş, küsmüş, sinirlenmiş, kendini dışlanmış hissetmiş tam bir paranoyaya yakalanıp alabildiğine saldırıyor. Kandil'e gidip terör mesajı taşımasına toz kondurmuyor, Ankara saldırısı üzerinden histerik sözlerle intikam almaya çalışıyor.
Elli yıllık yazarlık kariyeriniz terör ihalesi ile mi sonuçlanacaktı? Bu nasıl bir acziyet, düşmüşlük, sefillik halidir. Bu nasıl bir öfke ve hastalıklı haldir? Türkiye'ye saldıran kim varsa yanında yer alan adamlar nasıl bir kimliğe sahiptir? Yuh olsun size!
Tehdit sadece terör ya da terör örgütleri değil, onları tamamlayan, onların medya ayağını, finans ayağını, siyaset ayağını yürütenler hep birlikte bir tehdittir. Tetiği çekenlere odaklanmak gözümüzü kör edecektir. O konsorsiyumun tamamı dikkate alınmalı, herkesten aldığı proje ihalesinin bedeli sorulmalıdır.
Çünkü mesele Türkiye meselesidir. Vatan, millet, ülke bütünlüğü ve gelecek meselesidir. Her ne gerekçe ile olursa olsun, bu üst kavramlara savaş açanlar bu ülkenin düşmanıdır.
Biliyoruz ki yine başaramayacaklar. Rezillikleriyle, ihanetleriyle, alçaklıklarıyla, ellerindeki kanla ortada kalacaklar. Bu ana omurgayı sarsamayacaklar, sarmayınca daha da kuduracaklar, kudurdukça daha da batacaklar.
Anadolu hesapların bozulduğu topraktır
Gezi'den bu yana bütün senaryoları başarısız olduğu gibi, bin yıldır bu topraklarda benzer bütün senaryolar başarısız olduğu gibi yine başarısız olacaklar. Milletimizin öfkesini büyütecekler ama bu öfkeyi yönetemeyecekler. Tarih yapıcı ana omurga bu yolda yürümeye devam edecek. Anadolu hesapların bozulduğu bir coğrafyadır. Haçlı Savaşları'ndan bu yana bütün hesaplar bu topraklarda bozulmuştur. Yine bozulacak, savrulan, tarihin yanlış sayfasında yer alan kendileri olacaktır.
Onlar bu ana omurgayı parçaladıkları anda Anadolu parçalanacaktır. Topyekün terör varsa topyekün direniş, mücadele de vardır. Bu büyük yola gönül verenler, emek verenler, acısını çekenler asla yılmasın.
Ülkemiz direnecek, acımasız direnişine devam edecek, kalpten kalbe güçlü bağlarını koruyacak ve asla ayrışmayacaktır. Evlerimiz, sokaklarımız, köylerimiz, şehirlerimiz birer kale olacak, direniş merkezleri olacak ve bu hesapları yapanların defteri dürülecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.