Minare Diye Gösterdiler, Kuyu Çıktı!
Bir zamanlar “insan hakları” moda idi... Bu amaçla kurulmuş dernekler filan vardı. Bir kısmı uluslararası bağlantıları ile baskı oluşturmaya çalışırdı. Şu sıralar bu derneklerin pek sesi çıkmıyor...
İnsanın en öncelikli hakkı olan “yaşama hakkı”nı savunmak için tam zamanı, neden susuyorsunuz efendiler?
Bu derneklerin bir de “İslâmî”si türemişti... Onların tüm mazlumların hakkını korumak iddiasındaydı.
“Mazlum” kavramı, elbette önemli. Mazlumlarla dayanışmak, zulme maruz kalanları savunmak övülmüş bir davranış.
Hakkı bir zâlime ihtâr, o ne şâhâne cihâd!
“En büyüktür” dedi Peygamber-i pâkîze-nihâd.
“Hakkı bir zalime ihtar şahane bir cihad; bunun en büyük cihad olduğunu temiz yaradılışlı Peygamber söyledi…” diyor Mehmed Âkif.
Bu zaviyeden bakınca bu “Mazlum dostları” en büyük mücahid konumunda idi. “Zulmü alkışlamamak, zalimi asla sevmemek” tabiatımız olmalı değil mi?
Biz de mazlumların yanında olmak iddiasında olan bu dernek yöneticilerini öyle gördük. Zaman zaman toplantılarına katıldık, davetlerine icabet ettik. Müslümanlıkta herkesi geride bırakıyorlar, ağızlarından İslâm kadeşliğinden başka söz çıkmıyor ve kavmiyetçiliği şiddetle lânetliyorlar. (E tabii zulme maruz kaldığı için Kürtlerin haklarını koruma toplantıları da yapıyorlar!)
Meğer bunlar bize minare göstermişler, kılıfları da hazırmış!
Resmen çukur çıktılar!
Gel zaman git zaman, bunların içinden öyleleri çıktı ki, bırakın kavmiyetçiliği, ırkçılığın dibine vurdular. Yetmedi, etnikçilik üzerinden şiddet üreten parti/partilere girdiler, içlerinden vekil yapılanlar filan oldu.
Epey zamandır Mazlum-Der’in bildirilerine hasret kalmıştık!
Türkiye’de yer yerinden oynuyor, terör halkın canına kastediyor, bu yavrular ortalıkta görünmüyorlardı. Terör örgütü insanları öldürme imtiyazına sahip, Devlet fiske vursa feryat figan!
Terör örgütü küçük çocukları dağa kaldırıyor, terörist yetiştirmek için; mazlum analar ağlıyor, bunlar duymazdan geliyorlardı.
Yasin Börü adlı çocuk, hunharca katlediliyor, bir Allah’ın mazlumu sesini çıkarmıyordu. Camiler yakılıyor, ezanlar susturuluyor… Bunlarda ölümcül sükut!
Ülkemizin barışa hasret şehirlerinde teröristler hendekler kazıyor, halkı rehin alıyor, bombalar tuzaklıyor, keskin nişancılara asker-sivil ayırmadan adam öldürtüyor…
Bunlardan yine tık yok.
Bu arada artık bu derneğin adını Zâlim-Der (Zalimlerle dayanışma derneği) yapması teklifleri yaygınlaşmaya başladı.
İşte tam da bugünlerde bir açıklama yayınladılar.
Ne kadar hoş değil mi? Tabii siz, bunların mazlumların yanında saf tutmasını bekliyorsunuz hâlâ. Yok öyle şey! Onların dayanışacağı odak belli! Zalim-Der olmak kolay mı?
Açıklama “Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında” genelge ile ilgili…
Devlete insan hakları dersi veriyorlar. “Halkın yaşam hakkı ile birlikte eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik birçok hakkın askıya alındığını” öne sürüyorlar.
Sanki siperleri devlet kazıyor, teröristleri onların arkasına devlet yerleştiriyor ve bombalı tuzakların malzemesi devlet tarafından karşılanıyor…
Okulları yakan devlet, ambulansları hedef alan devlet, hastane elemanlarını tehdit eden devlet, halkı canlı kalkan olarak kullanmak için evlerini işgal eden yine devlet!
Bu en hafifinden ahlâksızlıktır, üstüne üstlük şerefsizliktir, haysiyetsizliktir.
Böyle bir bildiri ancak kafasına keleş dayanmış birileri tarafından yazılabilir.
Gerçekten böyle olmuşsa, bunlar hâlâ mazlum statüsündedir!
Değilse, ne olduklarını izaha gerek yok!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.