Çareleri ve Çözümleri Kur’an’da ve Sünnette Aramak
BİR İslam toplumu içinde problemler, krizler, ihtilaflar, nizalar, çekişmeler çıktığı zaman ne yapmak lazım gelir?
Bu sorunun cevabını Kur’an-ı Kerim veriyor:
“Onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 65)
Türkiye halkının ezici çoğunluğu Müslümandır ama yukarıdaki temel kurala uyuyor mu?
Çözümleri Peygamberi (Salat ve selam olsun ona), Sünnetini hakem yaparak arıyor muyuz?
Biz, Kur’an kutsal kitabımızdır diyoruz ama çareleri, çözümleri onda aramıyoruz.
Kur’ana iman ettik diyoruz, lakin Kitabullah’ın kesin emirlerini yerine getirmiyoruz, kesin yasaklarını işlemekten geri durmuyoruz, kurtarıcı öğütlerine kulak vermiyoruz.
Sıkıntılarımızdan kurtulmak için Allahın Kitabına, Resulün (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine uymamız gerekmez mi?
Allah bize, Peygambere uymamızı, ihtilaflı ve çekişmeli meselelerde onu hakem yapmamızı emr ediyor.
Müslüman elbette aklını geliştirecek, ilim öğrenecek, kültürlü olacaktır ama sadece akılla, dünya ilmiyle, kültürle çözüm olmaz, çare bulunmaz.
Aklın işe yaraması, doğru çareler ve çözümler bulabilmesi için vahyin ışığı gerekir.
Peygamberin sahih hadisleri ve Sünneti de vahiydir, vahy-i gayr-i metluvdür.
Bu dünya işleri sırf akılla çözülebilseydi, insanlığın hali bugünkü gibi olmazdı.
Batı dünyasında süper akıllar var, pozitif ve sosyal ilimler var, yüksek kültür var; bir yığın da çözümsüzlük var. Her kafadan ayrı ses çıkıyor.
Akıl elbette olacak… Dünya ilimleri olacak, kültür olacak ve bunların yanında çok sağlam, çok doğru din bilgisi ve kültürü olacak ve akıllar dinin ışığında çözüm arayacak.
Yıllardır devam eden, müzmin hale gelen bir ekmek israfı var. Bu ülkede günde dört beş milyon ekmek çöpe atılıyor. Aklımızla çözebiliyor muyuz bu vahim problemi? Maalesef… Kur’ana ve Sünnete sormamız gerekir. Bu iki temel kaynak, israftır, haramdır, nehy-i münker yapılarak önlenmesi gerekir çözümünü veriyor.
Yaygınlaşan haram yeme işi akılla çözülebilir mi? Bunu ancak din çözebilir.
Seks azgınlıkları, bin türlü fuhşiyyat akılla çözülebilir mi?
Ya korkunç boyutlara ulaşan hırsızlıklar, tecavüzler, tacizler… Akıl bunu çözebiliyor mu?
Kadın konusundaki problemleri, sıkıntıları akılla çözebilir miyiz?
Dine müracaat edeceksin, Kur’ana ve Sünnete soracaksın, Şeriat hükümlerini öğreneceksin, çözüm ondan sonra gelir.
Şimdi bize yaman bir soru yöneltecekler:
Kur’an edebiyatı yapan Müslümanlar problemleri, krizleri niçin çözemiyor?
Onlar sağlam, vasıflı, doğru dürüst, gerçek Müslümanlar olsaydılar, çözebilirlerdi.
Eskiden, ellerinde imkan yok iken, bu düzen bozuktur, bu sistem tuh kakadır diyen; ellerine imkan ve fırsat geçince vaktiyle bozuk ve necis, hattâ küfür dedikleri düzenin haram nimet ve rantlarına aç köpekler gibi saldırıp yağmacılık yapan birtakım yarı Müslümanlar elbette çare ve çözüm bulamaz.
Çareleri çözümleri vasıflı gerçek Müslümanlar bulur, hayata geçirir.
İktisadın ve ticaretin düzelmesi için ribanın kalkması gerekir.
Kadın sömürüsünün, seks azgınlıklarının, fuhuş sektörünün bitmesi için İslamın tesettür ve hicab hükümlerine uyulması gerekir.
Bugünkü akılcı hukuk sistemiyle hırsızlığın önüne geçmek bir tarafa, hırsızlık hızla artmaktadır.
Hırsızlığın kökünü din keser.
Dünya sıkıntılarında Resulullahı, Sünnetini hakem yapmayanların imanları tehlikededir.
Kur’an ve Sünnet… Bunlara uyulmazsa barış, huzur, selamet, necat, felah olmaz.
22.03.2016